11722 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyan, ona Mansur ve Süleyman, onlara İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Bir Yahudi Nebi’ye (sav) gelerek: "Ey Muhammed, şüphesiz Allah gökleri bir parmak, yerleri de bir diğer parmak üzerinde, dağları bir parmak, ağaçları bir parmak üzerinde, diğer mahlûkatı da bir parmak üzerinde tutar. Sonra da '(mutlak güç ve tasarruf sahibi) melik benim' buyurur" dedi. Rasûlullah (sav) küçük azı dişleri görününceye kadar güldü, sonra da: "Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler" (En’âm, 6/91) ayetini okudu.
Yahya b. Saîd dedi ki: bu hadisi rivayetinde ayrıca Fudayl b. İyaz, ona Mansur, ona İbrahim, ona Abîde, ona Abdullah yoluyla şu fazlalığı da zikretmiştir: Rasulullah (sav) onun söylediklerine şaşırarak ve onu tasdik ederek güldü, dedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Said arasında inkıta' vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona Ömer b. Zer; (T) Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ömer b. Zer, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etti:
Rasulullah'la (sav) birlikte evine girdim. Bir kap içinde süt buldu. Dedi ki; "Ey Ebu Hirr! Suffe ehline git, onları bana çağır." Hemen onların yanına geldim ve kendilerini çağırdım. Onlar da geldiler ve Rasulullah'ın huzuruna girmek için izin istediler. O da kendilerine izin verdi, onlar da içeri girdiler.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Saîd, ona Süfyan, ona Mansur ve Süleyman, onlara İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Bir Yahudi Nebi’ye (sav) gelerek: "Ey Muhammed, şüphesiz Allah gökleri bir parmak, yerleri de bir diğer parmak üzerinde, dağları bir parmak, ağaçları bir parmak üzerinde, diğer mahlûkatı da bir parmak üzerinde tutar. Sonra da '(mutlak güç ve tasarruf sahibi) melik benim' buyurur" dedi. Rasûlullah (sav) küçük azı dişleri görününceye kadar güldü, sonra da: "Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler" (En’âm, 6/91) ayetini okudu.
Yahya b. Saîd dedi ki: bu hadisi rivayetinde ayrıca Fudayl b. İyaz, ona Mansur, ona İbrahim, ona Abîde, ona Abdullah yoluyla şu fazlalığı da zikretmiştir: Rasulullah (sav) onun söylediklerine şaşırarak ve onu tasdik ederek güldü, dedi.
Bize Abdulgaffar b. Davud, ona Yakup b. Abdurrahman (T) Bize Ahmed, ona İbn Vehb, ona Yakup b. Abdurrahman ez-Zührî, ona Muttalib'in mevlası Amr, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir:
Bizler Hayber'e geldiğimizde; Allah'ın lütfuyla Hayber kalesi fethedilince Hz. Peygamber'e (sav) Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'nin güzelliğinden bahsedildi. Kendisi daha yeni gelin iken kocası öldürülmüştü. Rasulullah (sav) (ganimetten pay olarak) Safiyye'yi kendisine ayırdı. Sonra da Safiyye ile yola çıktı. Nihayet Seddü'l-Sahbâ denilen yere ulaştık. Safiyye hayızdan temizlendi. Rasulullah (sav) Safiyye'yi orada kendine eş yaptı. Sonra orada küçük bir sofra içinde hays yemeği yaptı. Bana da "(Nikahı) etrafındakilere haber ver (onları yemeğe davet et)." dedi. İşte bu yemek, Rasulullah'ın (sav) Safiyye için verdiği düğün yemeği oldu. Sonra da Medine'ye doğru yola çıktık. Enes dedi ki: Ben Peygamber'i gördüm ki, bineğinin arka tarafına bindirmiş olduğu Safiyye'ye örtü ile oturup korunabileceği bir yer (hevdec) hazırladı. Sonra Peygamber devesinin yanında oturuyor, hareket edeceği zaman dizini koyuyor, Safiyye de ayağını Peygamber'in dizi üzerine koyarak deveye biniyordu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Ubeyd b. Umeyr rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Ebu Musa el-Eş'arî (ra), Ömer'in (ra) huzuruna girmek için üç defa izin istedi. Sanki onu meşgul buldu da o nedenle geri döndü. Ömer (ra) meşguliyeti bitince; 'Abdullah b. Kays'ın sesini duymadım mı? Kendisine izin verin.' dedi. Hemen Ebu Musa çağırıldı. Ömer (ra); 'Seni böyle davranmaya sevk eden şey neddir?' diye sordu. Ebu Musa (ra) dedi ki; 'Bizlere bu şekilde davranmamız yani izin verilmeyince geri dönmemiz emredilirdi.' Bunun üzerine Ömer (ra); 'Bu konuya dair bana bir delil getir yoksa sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Ebu Musa (ra) hemen ensarın bulunduğu bir meclise gitti ve içlerinde bu konuda bilgisi olan birinin olup olmadığını sordu. Onlar da dediler ki; 'Böylesine meşhur olan bu meseleye dair ancak en küçüğümüz şahitlik eder.' Bunun üzerine Ebu Said (ra) kalkıp gitti ve Ömer'e; 'Bizlere bu şekilde davranmamız yani izin verilmeyince geri dönmemiz emredilirdi.' dedi. Bunun üzerine Ömer (ra); 'Rasulullah'ın (sav) buyruklarından biri bana kapalı kalmış? Öyle ya! Demek çarşı pazar alış veriş, beni oyalamış!"
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
"Allah (cc), kıyamet günü yeryüzünü kavrar, gökleri de sağ eline alır, sonra “gerçek hükümdar ve melik benim, hani nerede yeryüzünün hükümdarları!” buyurur."
Bu hadisi, Şuayb, Zübeydî, İbn Müsafir ve İshak b. Yahya, onlara Zührî, ona da Ebu Seleme benzer lafızlarla nakletmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şuayb b. Ebu Hamza arasında inkıta' vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesinin üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır."
Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi.
İshak'a Cerir'in Muğire'den rivayet ettiğine göre (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım.
Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır." dedi.
Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu.
Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi.
Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu.
el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu.
Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir.
İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır.
el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir.
Ebu İshak'a Salim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir.
Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir.
Ebu Nadra'nın naklettiğine göre Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylemiştir.
Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim."
İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim."
İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Yezid b. Husayfe, ona Büsr b. Saîd, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Ensarın oturduğu meclislerden birindeydim. Birden Ebu Musa çıkageldi. Korkmuş gibiydi. Dedi ki; 'Ömer'in huzuruna girmek için üç kez izin istedim. Bana izin verilmedi. Ben de geri döndüm. Ömer; 'Seni bizden engelleyen şey nedir?' diye sordu. 'Üç kez izin istedim, bana izin verilmedi, ben de döndüm. Zira Rasulullah (sav); 'Biriniz üç kez izin ister de kendisine izin verilmezse geri dönsün.' buyurdu.' dedim. Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, bu hadisle ilgili mutlaka bir delil getireceksin.' dedi. Aranızda bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) duyan biri var mı?' Bunun üzerine Übey b. Ka'b; 'Seninle birlikte ancak bu topluluğun en küçüğü kalkıp gelebilir.' dedi. Oradaki topluluğun en küçüğü bendim. Onunla birlikte kalkıp Ömer'e gittik. Ardından Ömer'e, Hz. Peygamber'in (sav) bunu söylediğini haber verdim."
İbn Mübarek dedi ki: Bana bu hadisi, İbn Uyeyne, ona Büsr, ona da Ebu Said (ra) rivayet etmiştir.