11690 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona et-Teymî, ona Ebu Osman şöyle demiştir:
Biz Utbe ile birlikteyken Ömer (ra), Utbe'ye yazdığı mektupta, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bu dünyada hâlis ipek giyilmez, giyilirse, ahirette ondan hiçbir şey giyilmez."
Bize Hasen b. Ömer, ona Ma'mer, ona babası (Süleyman et-Teymî), ona da Ebu Osman rivayet etmiş, işaret ve orta parmağını göstermiştir.
Bize Adem, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona Hasan b. Müslim b. Yennâk, ona Safiyye bt. Şeybe, ona da Aişe (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Ensâr'dan bir kız evlendi, ardından hastalanıp saçları döküldü. Ona saç eklemek istediler ve Nebî'ye (sav) sordular. Hz. Peygamber (sav) “Allah, saç ekleyen ve ekleten kadına lanet etmiştir” buyurdu."
İbn İshak, bu hadisi Eban b. Salih'ten, o Hasan'dan, o Safiyye'den, o da Aişe'den rivayet ederek Amr b. Mürre'ye mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbn İshak arasında inkıta vardır.
Bize İshak, ona Halid; (T) Bana Abdullah b. Muhammed, ona Amr b. Avn, ona Halid, ona Halid, ona da Ebu Kılâbe şöyle söylemiştir:
Ebu Melih bana şöyle dedi: Baban Zeyd ile birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdim, bize, şöyle anlattı: Rasulullah'a (sav) benim orucumdan bahsedilmiş, O da benim yanıma girdi, kendisine, dışı lifli deriden bir yastık sundum, ama O yere oturdu ve yastık benimle onun arasında kalıverdi. Hz. Peygamber (sav) "her aydan üç gün (oruç tutmak) sana yetmiyor mu" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. "beş gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "yedi gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. O "dokuz gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "on bir gün" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Davud orucunun üzerinde oruç yoktur. Öyleyse sen bir gün oruç tutup bir gün iftar ederek senenin yarısını oruçlu geçir" buyurdu.
Bana Yahya, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) "nazar vardır ve haktır" buyurdu ve döğme yapmayı yasakladı
Bana İbn Beşşâr, ona İbn Mehdi, ona da Süfyân şöyle demiştir:
Ben Abdurrahman b. Âbis'e, Mansur'un İbrahim'den, onun Alkame'den, onun Abdullah'tan (ra) yaptığı rivayeti dile getirdim, Abdurrahman da şöyle dedi: Ben bu hadisi, Mansûr'un hadisi gibi, ama Ümmü Yakub'un Abdullah'tan rivayeti olarak işittim.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Bukeyr, ona Busr b. Saîd, ona Zeyd b. Hâlid, ona da Rasulullah'ın sahâbîsi Ebu Talha şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) "Melekler, içinde suret bulunan bir eve girmez" buyurdu. Busr der ki: Sonra (bu hadisi bana rivayet eden) Zeyd hastalandı, biz de ziyaretine gittik. Eve girdiğimde kapısında, üzerinde suret bulunan bir perde asılı olduğunu gördüm. Hz. Peygamber'in eşi Meymune'nin elinde büyüyen Ubeydullah'a “İslâm'ın ilk günlerinde suretin yasak olduğunu bize söyleyen Zeyd değil miydi?” dedim. Ubeydullah bana “Zeyd'in rivayetinde 'elbisedeki nakış hariç' dediğini duymadın mı” diye cevap verdi.
İbn Vehb der ki: Bu hadisi bize Amr b. Hâris, Bukeyr, ona Busr, ona Zeyd, ona da Ebu Talha, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bana Yahya, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) "nazar vardır ve haktır" buyurdu ve döğme yapmayı yasakladı
Bana İbn Beşşâr, ona İbn Mehdi, ona da Süfyân şöyle demiştir:
Ben Abdurrahman b. Âbis'e, Mansur'un İbrahim'den, onun Alkame'den, onun Abdullah'tan (ra) yaptığı rivayeti dile getirdim, Abdurrahman da şöyle dedi: Ben bu hadisi, Mansûr'un hadisi gibi, ama Ümmü Yakub'un Abdullah'tan rivayeti olarak işittim.
Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Amr, Ebu’n-Nadr, ona Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi ve Tev’eme’nin azatlısı Ebu Salih, onlara da Ebu Katâde şöyle demiştir:
"Mekke ile Medine arasında Nebi (sav) ile birlikte idim. Onlar ihramlı ben ise atlı ve ihramsızdım. Dağlarda yükseklere iyice tırmanabiliyordum. Ben bu halde iken insanların bir şeylere göz dikip bakmakta olduklarını gördüm. Ben de bakmaya koyuldum. Bir yaban eşeği görüverdim. Onlara “bu nedir?” dedim. Onlar “Bilmiyoruz” dediler. Ben “O bir yaban eşeğidir” dedim. Onlar “Evet, o senin gördüğün gibidir” dediler. Kamçımı almayı unutmuştum, onlara “Kamçımı uzatın” dedim. Onlar “Onu avlamak üzere sana yardımcı olmayız” dediler. Kamçımı alıp hemen onun arkasından gitmeye koyuldum ve nihâyet onu ayaklarından yaraladım, onların yanına gittikten sonra onlara “Haydi kalkın, (onu) taşıyın” dedim. Onlar “Biz ona dokunmayız” dediler. Bu sefer onu ben taşıyarak onların önüne getirdim. Bazıları (yemeyi) kabul etmezken, bazıları (ondan) yedi. Ben “Sizin için Nebi’ye (sav) yetişip bunun hükmünü öğreneceğim” dedim. Nihâyet ona yetiştim, ona olanı biteni anlatınca, o bana “Yanınızda ondan bir şey kaldı mı?” buyurdu. Ben “Evet” dedim. “Yiyebilirsiniz, çünkü bu Allah’ın size ikram ettiği bir yiyecektir” buyurdu."
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Ya'fûr, ona da Abdullah b. Ebu Evfa şöyle demiştir:
Biz Rasulullah (sav) ile beraber yedi ya da altı savaş yaptık. Bu savaşlarda çekirge yerdik.
Bu hadisi Ebu Avâne ve İsrail, Ebu Ya'fûr'dan, o da İbn Ebu Evfâ'dan rivayet etmiş ve rivayetinde “yedi savaş" ifadesini kullanmıştır.
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Ya'fûr, ona da Abdullah b. Ebu Evfa şöyle demiştir:
Biz Rasulullah (sav) ile beraber yedi ya da altı savaş yaptık. Bu savaşlarda çekirge yerdik.
Bu hadisi Ebu Avâne ve İsrail, Ebu Ya'fûr'dan, o da İbn Ebu Evfâ'dan rivayet etmiş ve rivayetinde “yedi savaş" ifadesini kullanmıştır.
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Ya'fûr, ona da Abdullah b. Ebu Evfa şöyle demiştir:
Biz Rasulullah (sav) ile beraber yedi ya da altı savaş yaptık. Bu savaşlarda çekirge yerdik.
Bu hadisi Ebu Avâne ve İsrail, Ebu Ya'fûr'dan, o da İbn Ebu Evfâ'dan rivayet etmiş ve rivayetinde “yedi savaş" ifadesini kullanmıştır.