11724 Kayıt Bulundu.
Bize Hüdbe, ona Hemmam yukarıdaki hadisin isnadını söyleyerek şöyle dedi:
"Peygamber (sav) dört defa umre yaptı; bunlardan hac ile birlikte yaptığı hariç diğerleri hep zilkade ayındadır: Hudeybiye'den dönüşteki umresi; ertesi yıldaki umresi; Huneyn ganimetlerini dağıttığı yer olan Ci'râne'den yaptığı umresi ve haccı ile beraber yaptığı bir umre."
Bize Ahmed b. Osman, ona Şureyh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yusuf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak şöyle demiştir:
"Ben, Mesruk, Atâ ve Mucahid'e sordum, bana 'Hz. Peygamber (sav), hac yapmadan önce zilkade ayında umre yaptı' dediler. Ve (Ebu İshak) der ki: Berâ b. Âzib’in şöyle dediğini işittim: Rasulullah (sav) hacdan önce zilkade ayı içinde iki defa umre yaptı."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Cüreyc, ona Ata ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav), –İbn Abbas’ın ismen zikrettiği, benimse adını unuttuğum- Ensar’dan bir kadına 'Bizimle beraber hac etmene ne engel oldu' dedi. Kadın 'Bizim su taşıyan bir devemiz vardı, ona da –kocası ve oğlunu kast ederek- filânın babası ve oğlu bindi. Bize de üzerinde de su taşıyabilmemiz için bir tek deve bıraktı' dedi. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav) 'O halde Ramazan ayı gelince, o ayda bir umre yap. Çünkü Ramazan ayında yapılan bir umre bir hac değerindedir' buyurdu veya buna benzer bir şey söyledi."
Bize Müsedded, ona Yezid b. Zürey', ona İbn Avn, ona Kasım b. Muhammed (T); Bize Müsedded, ona Yezid, ona İbn Avn, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe'nin naklettiğine göre; o, 'Ey Allah'ın Rasulü! İnsanlar hac ve umre ibadetlerinin ikisini de yapmış olarak dönüyorlar. Ben ise sadece hac ibadetini yapmış olarak dönüyorum' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ona şunu söyledi:
"Bekle, temizlendiğin zaman Tenîm'e kadar çık. Orada umre niyetiyle ihrama girip telbiye getir! Umre bitince filan yere bizim yanımıza gel. Ancak yapacağın umrenin mükafatı senin harcamana veya yorgunluğa göredir."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab b. Abdülmecid, ona Habib el-Muallim, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah şöyle söylemiştir:
Peygamber (sav) ve ashabı hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. İhrama girdiklerinde Hz. Peygamber ile Talha'dan başka kimsenin yanında kurbanı yoktu. Bir de Yemen'den gelmiş olan Ali'nin yanında kurbanı vardı. Hz. Ali, ben Hz. Peygamber'in (sav) ihrama girdiği gibi ihrama girip telbiye ettim, demişti. (Mekke'ye geldiğimizde) Hz. Peygamber (sav), ashabına
(İhrama girerken niyet ettikleri) haccı umreye çevirmelerine, Kabe'yi tavaf etmelerine, sonra saçlarını kısaltmalarına ve ihramdan çıkmalarına izin verdi. Yalnız yanlarında kurbanı olanların ihramdan çıkmamalarını emretti. (Bu duruma şaşıran sahabiler:) 'Biz, uzuvlarımız meni damlatır (yani ihramsız ve yasaksız) halde Mina'ya gideceğiz (de Peygamber ihramlı kalacak)!' dediler. Onların bu sözü Hz. Peygamber'e ulaşınca o şöyle buyurdu:
"Yaşadığımız aynı durumlarla gelecekte karşılaşsam ben hedy kurbanı getirmem. Yanımda kurbanlık bulunmasaydı ihramdan da kesinlikle çıkardım."
(Bu sırada) Hz. Aişe hayız oldu. Hac uygulamalarının hepsini yerine getirdi sadece Kabe'yi tavaf etmedi. Hayızdan temizlenince Kabe'yi de tavaf etti. Ardından, Ey Allah'ın Rasulü! Sizler bir umre ve bir hac ile döneceksiniz. Ben bir hac ile mi döneceğim? dedi. Hz. Peygamber (sav) "Abdurrahman b. Ebu Bekir'e Aişe ile birlikte Ten'îm'e kadar çıkmasını emretti." Böylece Aişe hacdan sonra zilhicce ayının içinde bir umre yaptı.
Ve Süraka b. Malik b. Cu'şum, Hz. Peygamber (sav) Akabe'de Akabe Cemresi'ne taş atarken Peygamber'e yetişti ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Hac aylarında umre yapma işi sadece sizlere mi mahsustur? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Hayır, kıyamete kadar bu böyledir."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle söylemiştir:
Bizler Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Zilhicce ayının sonun doğru Medine'den yola çıktık.
Hz. Peygamber (sav): "Kim umre niyetiyle ihrama girmek isterse ihrama girip telbiye getirsin. Hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirmek isteyen de hac niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Ben eğer kurbanlık getirmemiş olsaydım umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirirdim." buyurdu.
Bunun üzerine ashabından bazıları umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi, bazıları da hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Ben de umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirenlerdim. Ben, Mekke'ye girmeden önce hayız oldum. Hayızlıyken de arefe günü gelip çattı. Ben durumumu Hz. Peygamber'e (sav) arz edip söyledim. Peygamber: "Umreni bırak, başının saç örgülerini çöz, taran ve hac niyetiyle ihrama girip telbiye getir!" buyurdu. Ben de öyle yaptım. Nihayet (hac bitince) Muhassab'da kaldığımız gecede Hz. Peygamber (sav), (Kardeşim) Abdurrahman'ı, benimle birlikte Tenîm'e yolladı. Abdurrahman, Aişe'yi bineğinin arka tarafına bindirip götürdü. Aişe orada daha önce başladığı umresinin yerine, yeni bir umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Böylece Allah Aişe'nin haccını ve umresini kabul etti. Bu umreden dolayı kefaret olarak kurban, sadaka ve oruç da gerekmedi.
Bize Ebu Nuaym, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir:
"Biz hac ayları içinde ve hac haramları içinde hac niyetiyle ihrama girip telbiye ederek (Medine'den yola) çıktık. Nihayet Şerif bölgesinde konakladık. Peygamber (sav) ashabına 'Her kimin yanında kurbanı yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse, o böyle yapsın. Beraberinde kurbanı olan kimseye gelince, o haccını umreye çevirmesin' buyurdu. Peygamber ve ashabından maddi durumu iyi olanlardan bazılarının yanında kurbanı vardı. Bunlar umre yapamadı. Şerif'te ben hayız oldum. Hz. Peygamber (sav) yanıma girdi. Ben (haccı tamamlayamayacağım diye) ağlıyordum. Hz. Peygamber (sav) 'Seni ağlatan nedir?' diye sordu. Ben de 'Senin ashabına söylemiş olduğun sözlerini duydum. Ben ise umreden (tavaf ve say etmekten) geri kaldım' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Durumun nedir?' diye sordu. Ben 'Namaz kılamıyorum' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Bu hal sana zarar vermez. Sen de ademoğlundan bir kadınsın. Onların üzerine yazılmış olan şey, senin üzerine de yazılmıştır. Sen hac niyetinde sabit kal. Umulur ki, Allah seni umre ile de rızıklandıracaktır' buyurdu. Aişe der ki: Artık ben Peygamber'in (sav) emrettiği gibi hac niyetinde kaldım. Nihayet hac fiillerini bitirip de Mina'dan ayrıldıktan sonra Muhassab'da konakladığımız zaman, Hz. Peygamber (sav) Abdurrahman'ı çağırdı ve 'Kız kardeşin Aişe'yi Harem'den çıkar da umre niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Sonra umre tavafınızı bitirdiğinizde ben sizleri işte burada bekliyorum' dedi. Biz umremizi bitirince gecenin ortasında oraya geldik. Hz. Peygamber (sav) 'Umrenizi yapıp bitirdiniz mi?' diye sordu. Ben 'Evet' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ashabı için de hareket emrini verdi. İnsanlar ve sabah namazından evvel Kabe'yi veda tavafı edip hareket ettiler. Sonra Hz. Peygamber (sav) kendisi de Medine'ye yönelerek yola çıktı."