11724 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Zeyd b. Eslem, ona da babası (Eslem) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), seferlerinden birinde geceleyin, yanında Ömer b. Hattâb da varken yürüyordu. Bu sırada Ömer b. Hattâb, Rasulullah'a bir şey sordu. Fakat Rasulullah (sav) Ömer'e cevap vermedi. Ömer sonra yine sordu. Rasulullah (sav) yine cevap vermedi. Sonra Ömer bir daha sordu. Rasulullah (sav) yine cevap vermedi. Bunun üzerine Ömer b. Hattâb kendi kendine “anası Ömer'i kaybetsin, üç kere üst üste Rasulullah'a soru sordun da Rasulullah (sav) hiçbirinde sana cevap vermedi” dedi.
Ömer der ki: Bunun üzerine ben devemi hareket ettirip sürdüm. Sonra hakkımda ayet inmesinden korkarak insanların önüne geçtim. Ancak çok geçmeden beni çağıran birisinin sesini duydum, kendi kendime “şimdi hakkımda Kur'an inmiş olmasından hakikaten korkmaktayım” diyerek Rasulullah'ın huzuruna geldim ve kendisine selâm verdim. Rasulullah (sav) "bu gece bana bir sure indirildi ki o sure bana, üstüne güneş doğan her şeyden daha çok sevimlidir" buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) "Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik" (Fetih, 1) ayetini okudu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa'saa, ona babası (Abdullah b. Abdurrahman), ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
Bir kişi, bir diğerini gece boyunca sürekli "Kul huvellahu ehad" (ihlas) Suresi'ni okurken dinledi. Sabah olunca Peygamber'e (sav) geldi ve durumu küçümser bir eda ile ona arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, bu Sure Kur'an'ın üçte birine denktir" buyurdu.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona İbrahim ve Dahhâk el- Meşrikî, onlara da Ebu Saîd Hudrî (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) ashabına "sizden biriniz bir gecede Kur'an'ın üçte birini okuyamaz mı?" dedi. Bu söz sahâbeye zor geldi. ve “ey Allah'ın Rasulü hangimizin gücü buna yeter ki?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Allâhu'l-vâhidu's-samed (ihlas) Suresi, Kur'an'ın üçte biridir" buyurdu
Ebu Abdullah der ki: Bu hadisin, İbrahim tarikiyle gelen rivayeti mürsel, Dahhâk el-Meşrikî tarikiyle ile gelen rivayeti ise Müsneddir.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona da Abdülaziz b. Rufey şöyle demiştir:
Şeddâd b. Ma'kil ile birlikte İbn Abbâs'ın yanına girdim. Şeddâd b. Ma'kil, İbn Abbâs'a “Peygamber (sav) bir şey bıraktı mı?” diye sordu. İbn Abbâs “Mushaf'ın iki kapağı arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı” dedi. Biz yine beraberce Muhammed b. Hanefiyye'nin yanına girdik ve ona da aynı soruyu sorduk. Muhammed b. Hanefiyye de “iki kapak arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı” dedi.
Bize Leys, ona Yezid b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Üseyd b. Hudayr şöyle söylemiştir: O, bir gece atı da yanında bağlı iken Bakara suresini okuyordu. At aniden huysuzlaşmaya başladı. Üseyd sustu, at da sakinleşti. Üseyd yeniden Kur'an okumaya başladı, at yine huysuzlandı. Üseyd sustu, at sakinleşti. Sonra Üseyd Kur'an okumaya başladı at yine huysuzlaştı. Bunun üzerine Üseyd de Kur'an okumayı bıraktı.
Useyd'in oğlu Yahya ise ata yakın bir yerde (yatmakta) idi. Atın çocuğa bir zarar vermesinden endişe ederek, çocuğu geriye çekti. Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında (parlayan bir şeyler gördü) hatta onu göremez oldu. Sabah olduğunda Üseyd Hz. Peygamber'e (sav) bunu söyledi. Hz. Peygamber (sav) ona: "Okusaydın ey Hudayr'ın oğlu, okusaydın ey Hudayr'ın oğlu!" dedi. Üseyd, 'Ey Allah'ın Resulü, atın Yahya'yı çiğnemesinden endişe ettim. Çünkü o ata yakın bir yerde idi. Başımı kaldırıp çocuğa gittim. Göğe baktığımda bulut içinde kandiller gibi parlayan şeyler gördüm. Daha sonra o şeyler göğe doğru çekilip çıktı ve ben onları göremez oldum' dedi.
Hz. Peygamber (sav) "Bunların ne olduğunu bilir misin?" dedi. Üseyd, hayır diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Onlar meleklerdi, senin sesini (dinlemek için) yaklaşmışlardı. Kur'an okumaya devam etseydin, sabaha kadar dururlardı. İnsanlar da onları görür, onlar insanlardan gizlenmezdi"
Ravi İbn Hâd 'bu hadisi bana Abdulah b. Habbâb ona Ebu Said el-Hudrî ona da Useyd b. Hudayr nakletti' demiştir.