11724 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud, ona Ebu Üsâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle dedi:
"Zübeyr benimle evlendiğinde yeryüzünde maldan, köleden hiçbir şeyi yoktu, dünyalık olarak sadece su çekici bir deve ile bir atı vardı. Atına yemini ben bulup verirdim ve ben sulardım. Dağarcığını ben diker, hamurunu ben yoğururdum. Yalnız ekmek yapmayı beceremezdim. Onu da Ensâr'dan komşularım olan kadınlar yapıverirlerdi. Bunlar (komşuluk hakkını gözeten) sadakatli, iyi kadınlardı. Ben, Rasûlullah'ın (sav) Zübeyr'e vermiş olduğu hurmalıktan başımın üstünde hurma çekirdeği taşırdım. Bu hurmalık, benim evimden bir fersahın üçte ikisi kadar uzaklıkta idi. Bir gün, başımda hurma çekirdeği yüklü olarak evime gelirken yolda Rasûlullah'a (sav) rastladım. Yanında Ensâr'dan birtakım kimseler de vardı. Rasûlullah (sav) beni çağırdı, beni terkisine almak için deveyi çöktürmek amacıyla 'Ih, ıh' dedi. Fakat ben erkeklerle beraber yolculuk etmekten utandım. Ayrıca Zübeyr'i ve onun kıskançlığını da hatırladım. Zübeyr insanların en kıskancı idi. Rasûlullah (sav) benim utandığımı anladı ve devesini sürüp gitti. Sonra Zübeyr'in yanına geldiğimde, ona;
"— Bugün Rasûlullah (sav), başımda hurma çekirdeği taşırken bana rastladı. Yanında sahâbîlerinden bir cemâat de vardı. Beni bindirmek için devesini çökertmek istedi. Fakat ben utandım, aynı zamanda senin kıskançlığını da hatırladım" dedim. Bunun üzerine Zübeyr,
"— Vallâhi senin hurma çekirdeği taşıman, bana Rasûlullah (sav) ile birlikte deveye binmenden daha ağır geldi" dedi.
Esma dedi ki: "Ben, bu yükü, babam Ebû Bekir'in bana at seyisliği yapacak bir hizmetçiyi göndermesine kadar çektim. Babam (hizmetçi göndermekle) sanki beni cariyelikten âzâd etmişti."
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Mu'temir, ona Ubeydullah, ona Muhammed b. Munkedir, ona da Cabir b. Abdullah'ın (r.anhuma) rivayetine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben cennete girdim" yahut "cennete geldim. Orada bir köşk gördüm ve 'bu köşk kimindir?' diye sordum, 'Ömer b. Hattâb'ın' dediler. İçeriye girmek istedim, ancak senin kıskançlığını bilmem buna engel oldu." Bunun üzerine Ömer “babam, anam Sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü, Sana karşı mı kıskanç olacağım?” dedi.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:
Huzurunda oturduğumuz bir sırada Rasulullah (sav) bize "Ben uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın bir köşkün yanında abdest almakta idi. Ben 'Bu köşk kimindir?' diye sordum. 'Ömer'indir' dedi. Ben Ömer'in kıskançlığını hatırladım ve hemen yüzümü çevirdim" buyurdu. Bunun üzerine mecliste bulunan Ömer ağlade sonra da “ey Allah'ın Rasulü, sana karşı mı kıskançlık edeceğim” dedi.
Bana Ahmed b. Ebu Recâ, ona Nadr, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe şöyle demiştir:
Ben Rasulullah'ın (sav) hanımlarından hiçbirini Hatice'yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Çünkü Rasulullah (sav) sık sık onu anıp överdi. Peygamber'e (sav), Hatice'yi cennette inciden yapılmış bir ev ile müjdelemesi vahyolunmuştu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Misver b. Mahrame'nin riveyet ettiğine göre Rasulullah (sav)minber üzerinde iken şöyle buyurmuştur:
"Hişâm b. Mugîre oğulları kendi kızlarını Ebu Tâlib'in oğlu Ali'ye nikâhlamak üzere benden izin istediler. Ben onlara buna izin vermem. Sonra isteseler, yine izin vermem, sonra isteseler, yine izin vermem. Ancak Ebu Tâlib'in oğlu benim kızımı boşamak isterse, o takdirde onların kızıyla evlenebilir. Çünkü kızım Fâtıma, ancak benden bir parçadır. Onu tedirgin eden şey beni de tedirgin eder, ona sıkıntı veren şey bana da sıkıntı verir." Böyle buyurdu Hz. Peygamber.