11724 Kayıt Bulundu.
Bana Mahmud, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, İbn Tâvus, ona babası (Tâvus b. Keysân), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Dâvûd oğlu Süleyman (as), “Bu gece yüz hanımla beraber olacağım ve hepsi de Allah yolunda cihad edecek çocuklar dünyaya getirecek” diye yemin etti. Melek ona “inşallah, de” dedi, ama o inşallah demeyi unuttu. Hanımlarının hepsini dolaştı (birlikte oldu), ama onlardan sadece bir kadın hamile kaldı, o da eksik ve kusurlu bir çocuk dünyaya getirdi." Hz. peygamber (sav) şöyle devam etti: "Eğer inşallah deseydi, yeminini bozmaz ve beklentisinin gerçekleşme umudu daha fazla olurdu."
Bize Muhammed b. Velîd, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Seyyâr, ona Şa'bî, ona da Câbir b. Abdullah (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav), Tebûk seferinden döndüğü zaman "Geceleyin Medine'ye girdiğin zaman hemen ailenin yanına girme ki kocasından ayrı düşen kadın kasıklarını traş etsin ve dağınık saçlarını tarasın" buyurdu. Cabir der ki: Rasulullah (sav) bana "eşinle ilişkiye girmeye bak, eşinle ilişkiye" dedi.
Ubeydullah'ın, Vehb'den, onun Cabir'den onun da Hz. Peygamer'den (sav) rivayetinde, Übeydullah "الْكَيْسِ" ifadesinde Şa'bî'ye mutâbaat etmiştir.
Bize Müsedded, ona Hüşeym, ona Seyyar, ona Şa'bî, ona da Cabir şöyle demiştir:
Bir gazada Rasulullah (sav) ile birlikteydik. Dönüşte ben yavaş giden bir deveye binmiş aceleyle gitmeye çalışıyordum. O sırada arkamdan bir süvari yetişti. Dönüp baktım ki bana yetişen Rasulullah (sav) imiş. Bana "neye acele ediyorsun ya Cabir" dedi. ben de “Ya Rasulullah, ben yeni evlendim” dedim. "Bakire ile mi evlendin, dul ile mi?" diye sordu. “Dul ile” dedim. "Bakire alsaydın ya! Sen onunla, o seninle oynaşırdınız" buyurdu. Rasulullah (sav) "acele etmeyin, şehre geceleyin yâni yatsı zamanı girelim ki, (eşlerinizden) saçları dağınık olan taransın, kasıklarını tıraş edecek olan etsin" buyurdu.
Râvî Huşeym der ki: Bana güvenilir bir adamın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) "ailenle ilişkiye gir" Yani çocuk yap "ey Cabir" buyurmuştur.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona da Ebu Hâzım şöyle demiştir:
Uhud günü, Rasulullah'ın (sav) yarasının hangi şeyle tedavi edildiği hususunda insanlar ihtilâfa düştü ve bunu, Medine'de, hayatta kalan son sahâbî olan, Sehl b. Sa'd es-Sâidî'ye sordular. Sehl (ra) şu cevabı verdi: Bunu insanlar arasında benden daha iyi bilen kimse kalmadı. Fâtıma (as) Rasulullah'ın yüzünden kanı yıkıyor, Ali b. Ebu Tâlib de kalkanı üzerinde su getiriyordu. Sonra bir hasır parçası alınıp yakılarak yarasına basıldı.