11724 Kayıt Bulundu.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah, ona Yahya b. Eyyûb, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım Ebu Abdurrahman, ona da Ebu Ümame (ra) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hasta ziyaretinin tam olarak yapılmasını sağlayan şey, elinizi hastanın alnına veya eline koyup halini hatırını sormanızdır. Aranızdaki selamlaşmayı tamamlayan husus ise el sıkışmanızdır."
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ubeydullah b. Zahr'ın güvenilir bir râvi olduğunu, Ali b. Yezid'in ise zayıf bir râvi olduğunu söylemiştir. Kasım b. Abdurrahman'ın da Ebu Abdurrahman diye künyelendiğini ve Şamlı güvenilir râvi olup, Abdurrahman b. Halid b. Yezid b. Muaviye’nin azadlı kölesi olduğunu belirtmiştir.
Bize Ali b. Hucr, ona Hikl b. Ziyâd, ona Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu İbrahim el-Eşhelî, ona da babası şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) cenaze namazı kıldığı zaman şöyle dua ederdi: Allah’ım! Dirimizi ölümüzü, burada olanımızı olmayanımızı, küçüğümüzü büyüğümüzü, erkeğimizi dişimizi, hepsini affet."
Hadisin râvilerinden Yahya şöyle demiştir: Bu hadisi bana Ebu Seleme b. Abdurrahman, Ebu Hureyre’den, o da Nebî'den (sav) şu ilave lafızlarla nakletmiştir: 'Allah’ım! Bizden yaşamasını dilediğin kimseleri İslam üzere yaşat, ölmesini dilediğin kimseyi de imanla öldür.' Tirmizî, bu konuda Abdurrahman b. Avf, Âişe, Ebu Katâde, Avf b. Malik ve Câbir’den de hadis rivayet edildiğini söylemiştir. Tirmizî ayrıca Ebu İbrahim’in babasından rivayet ettiği hadisin hasen sahih olduğunu belirtmiştir. Hişâm ed-Destüvâî ve Ali b. Mübarek bu hadisi, Yahya b. Ebu Kesir’den, o Ebu Seleme b. Abdurrahman’dan, o da Hz. Peygamber'den (sav) mürsel olarak rivayet etmişlerdir. İkrime b. Ammâr da Yahya b. Ebu Kesir’den, o Ebu Seleme’den, o Âişe’den aynı hadisi (müsned olarak) rivayet etmiştir. Ancak İkrime b. Ammâr'ın hadisi şâzdır (güvenilir râvilerin hadislerine muhaliftir). Zira İkrime, Yahya'dan naklettiği hadislerde bazen vehme kapılarak yanılırdı. Bu hadis aynı şekilde Yahya b. Ebu Kesir'den, o Abdullah b. Ebu Katâde'den, o babasından, o da Nebî'den (sav) rivayet edilmiştir. Tirmizî, Muhammed (Buhârî)'den duyduğuma göre o 'Bu konudaki rivayetlerin en sahihi, Yahya b. Ebu Kesir’in, Ebu İbrahim el-Eşhelî’den onun da babasından yaptığı rivayettir demiştir. Buhârî'ye Ebu İbrahim’in isminin ne olduğunu sordum, ama bilemedi.
Bize Muhammed b. Beşşâar, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası (Cübeyr b. Nüfeyr), ona da Avf b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
"Bir cenazenin namazını kıldırırken, Rasulullah'ın (sav) dua ettiğini duydum. O duasından aklımda kalanlar şunlardır: 'Allah’ım onu affet, ona merhamet et. Elbisenin kirden temizlendiği gibi onu dolu (yağmur, kar) ile günahlarından arındır'."
Tirmizî, bu hadisin hasen sahih olduğunu belirtmiştir. Muhammed b. İsmail (Buhârî) de bu konudaki en sahih hadisin bu olduğunu söylemiştir.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona da Enes b. Sîrîn, şöyle demiştir:
İbn Ömer karısını hayızlı iken boşadı, Ömer de bunu Peygamber'e (sav) söyledi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Abdullah karısına dönsün!" buyurdu. Ben İbn Ömer'e “bu bir boşama sayılır mı?” dedim. İbn Ömer “sorman bile gereksiz (elbette sayılır)” dedi.
Katâde bu hadisi Yunus b. Cubeyr'den, o İbn Umer'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. peygamber (sav) Ömer'e "Abdullah'a söyle de karısına dönsün" buyurdu. Yunus b. Cubeyr der ki: Ben İbn Ömer'e “Bu bir boşama sayılır mı?” diye sordum. İbn ömer “Söyle bakalım, adam acziyet göstermiş ve ahmakça davranmışsa bu boşamanın geçerli olmasına engel midir?” dedi.
Bize Muhammed b. Velîd, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Seyyâr, ona Şa'bî, ona da Câbir b. Abdullah (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav), Tebûk seferinden döndüğü zaman "Geceleyin Medine'ye girdiğin zaman hemen ailenin yanına girme ki kocasından ayrı düşen kadın kasıklarını traş etsin ve dağınık saçlarını tarasın" buyurdu. Cabir der ki: Rasulullah (sav) bana "eşinle ilişkiye girmeye bak, eşinle ilişkiye" dedi.
Ubeydullah'ın, Vehb'den, onun Cabir'den onun da Hz. Peygamer'den (sav) rivayetinde, Übeydullah "الْكَيْسِ" ifadesinde Şa'bî'ye mutâbaat etmiştir.
Bize Übeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir) şöyle demiştir:
Mekke'nin fethi yılında Hz. Peygamber (sav) sefere çıkınca, bu haber Mekke'de Kureyş'e ulaştı. Ebu Sufyân b. Harb, Hakîm b. Hızâm ve Budeyl b. Verkâ, Hz. Peygamber'in (sav) seferi hakkında bilgi toplamak üzere yola çıkıp Merru'z-Zahrân'a kadar gittiler. Orada hacıların Arafat'taki ateşlerine benzer ateşlerle karşılaştılar. Ebu Sufyân "Arafataki ateşlere benzeyen bu ateşler de neyin nesi?" dedi. Budeyl b. Verkâ "Bunlar Amroğulları'nın ateşleri" dedi. Ebu Sufyân " Hayır, Amroğulları'nın ateşi bundan daha azdır" dedi. Bu sırada Rasulullah'ın bekçilerinden bir kısım insanlar Ebu Sufyân ile arkadaşlarını gördüler, onlara yetişip yakalayarak Rasulullah'a getirdiler. Ebu Sufyân hemen Müslüman oldu. Ordu yola çıkacağı zaman Hz. Peygamber (sav) Abbâs'a "Ebu Sufyân'ı alıkoy da Müslümanların kalabalığını bir görsün" buyurdu.
Abbâs Ebu Süfyân'ı alıkoydu. Derken Arab kabileleri, Hz. Peygamber'in (sav) eşliğinde bölük bölük Ebu Süfyân'ın önünden geçti. Bir bölük geçti, Ebu Süfyân, "bunlar kim" diye sordu. Abbas "bu Gıfâr kabilesi" dedi. Ebu Sufyân "Gıfâr'ın benimle ne alıp veremediği var ki?" dedi. Sonra Cuheyne kabilesi geçti. Ebu Sufyân aynı şekilde sordu. Ardından Sa'd b. Huzeym kabilesi geçti. Ebu Sufyân yine aynı şekilde sordu. Sonrasında Suleym kabilesi geçti. Ebu Sufyân aynı şekilde sordu. En sonunda Ebu Sufyân'ın ömründe benzerini görmediği bir bölük geçti. "bunlar kim" diye sordu. Abbas "bunlar Ensâr'dır" dedi. Ensâr'ın başında elinde sancağı ile Sa'd b. Ubâde bulunuyordu. Ebu Sufyân'ın önünden geçerken: "Ey Ebu Sufyân! Bu gün cenk günü, bu günde Kâbe'de kan dökmek helâldır" dedi. Ebu Sufyân "Ey Abbas! Bu gün senin beni koruman ne güzel olurdu" dedi. Sonra bir bölük daha geldi. Bu bölük sayıca en az olanı idi. Bunların içinde Rasulullah ve ashabı bulunuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) sancağı da Zübeyir b. Avvâm'ın elindeydi. Rasulullah geçerken Ebu Sufyân "Sa'd b. Ubâde'nin dediğini öğrendin mi?" dedi. Rasulullah "ne söyledi?" diye sordu. Ebu Sufyân "şöyle şöyle dedi" cevabını verdi. Rasulullah " Sa'd yanlış söylemiştir. Bu gün Allah'ın Kâbe'yi yücelteceği bir gündür. Ve bu gün Kâbe örtüsüne bürünecektir" buyurdu.
Râvî der ki: Rasulullah bayrağının Hacûn mevkiine dikilmesini emretti.
Bize Urve, ona da Cubeyr b. Mut'im'ın oğlu Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Ben Abbas'ın (yıllar sonra) Zübeyir'e hitaben "Ey Ebu Abdullah! (hani hatırlar mısın) Hz. peygamber sana sancağı şuraya dikmeni emretmişti" dediğini işittim.
Yine Urve der ki: Rasulullah (sav) o gün Hâlid b. Velîd'e Mekke'nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini emretmiş, kendisi de Kudâ mevkiinden girmişti. Mekke'ye girerken, Hâlid b. Velîd'in birliğinden iki kişi; Hubeyş b. Eş'ar ve Kurz b. Câbir el-Fıhrî şehit olmuştur.