11724 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Rivayette yer alan ve 'Allah'ın andını doğru çıkaracak az bir müddet' şeklinde tercüme ettiğimiz تَحِلَّةَ الْقَسَمِ ifadesi ile Hz. Peygamber'in (sav) Meryem suresi yetmiş birinci ayeti kastettiği kaydedilmiştir. Hadisi nakleden İmam Buhari'nin de rivayetin sonunda zikrettiği ayeti kerimede "Hepiniz muhakkak oraya (cehenneme) geleceksiniz" buyrulmakta, herkesin ahirette cehennemi göreceği haber verilmektedir. Üç çocuğu vefat eden Müslüman her ne kadar affa nail olsa da bu haberin tahakkuk edeceği kadar bir miktar cehenneme gireceği yahut orayı göreceği ifade edilmiştir. Bkz. Ayni, Umdetü'l-Kari, VIII, 33.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Amr, ona da Ebu Bahterî şöyle rivayet etmiştir:
Ben İbn Ömer'e (r.anhuma) hurma ağacının meyvesinde yapılacak selem akdini sordum. O da "yemeye elverişli hale gelinceye kadar hurmanın satışı ve basılmış gümüş paranın veresiye olarak peşin altınla satışı yasaklandı" dedi. İbn Abbâs'a da hurma ağacının meyvesinde yapılacak selem akdini sordum. O da "Hz. Peygamber (sav), meyvesi yenilecek veya sahibi yiyecek ve tartılacak hale gelinceye kadar hurmanın satışını yasakladı" dedi. Ben "tartılacak olan nedir, (ağaç üzerindeki hurma nasıl tartılır)" diye sordum. İbn Abbâs'ın yanında bulunan bir adam "korunacak (tahmin edilecek) hale gelinceye kadar" dedi.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona İbn Ebu Necîh, ona Abdullah b. Kesir, ona Ebu Minhal, ona İbn Abbas (r. anhüma) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav) Medine'ye geldi. Medine halkı meyve satışında iki-üç sene vadeli olarak selef (selem) yoluyla işlem yaparlardı. Peygamber (sav), "Meyve satışında belirli ölçekte, belirlenen vadeye kadar selem yapın" buyurdu.
Bize Abdullah b. Velid, ona Süfyân, ona İbn Uyeyne, ona İbn Ebu Necîh, "Belirli ölçekte ve belirli tartıda" diye rivayet etti.
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Süfyân, ona Süleyman eş-Şeybânî, ona da Muhammed b. Ebu Mücâlid şöyle demiştir:
Ebu Burde ve Abdullah İbn Şeddâd, beni Abdurrahman İbn Ebzâ'ya ve Abdullah ibn Ebu Evfâ'ya gönderdiler. Ben de gidip bu ikisine selem tarzı satış akdini sordum, şöyle dediler: "Biz Rasulullah (sav) ile birlikte birçok ganimet elde ettik. Şamlı çiftçilerden bazıları bize gelir, biz de onlarla belirlenmiş bir vadeye kadar buğday, arpa, kuru üzüm alım satımı hususunda selef akdi yapardık." İbn Ebu Mucâlid der ki: Ben "Şamlı çiftçilerin ekilmiş ekinleri var mıydı yok muydu?" diye sordum. Onlar da "Biz Şâmlı çiftçilere bunu sormazdık" dediler.
Bize Musa b. İsmail, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona Abdullah b. Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Cahiliye döneminde insanlar, dişi deveyi, onun doğuracağı dişi yavrusunun doğuracağı yavruya varıncaya kadar satarlardı. Peygamber (sav) bunu yasakladı.
Nafi "habel'il-habele"yi, dişi devenin kendi karnındaki yavruyu doğurması şeklinde açıklamıştır.
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Süfyân, ona Süleyman eş-Şeybânî, ona da Muhammed b. Ebu Mücâlid şöyle demiştir:
Ebu Burde ve Abdullah İbn Şeddâd, beni Abdurrahman İbn Ebzâ'ya ve Abdullah ibn Ebu Evfâ'ya gönderdiler. Ben de gidip bu ikisine selem tarzı satış akdini sordum, şöyle dediler: "Biz Rasulullah (sav) ile birlikte birçok ganimet elde ettik. Şamlı çiftçilerden bazıları bize gelir, biz de onlarla belirlenmiş bir vadeye kadar buğday, arpa, kuru üzüm alım satımı hususunda selef akdi yapardık." İbn Ebu Mucâlid der ki: Ben "Şamlı çiftçilerin ekilmiş ekinleri var mıydı yok muydu?" diye sordum. Onlar da "Biz Şâmlı çiftçilere bunu sormazdık" dediler.
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be ve Hemmâm, onlara Katâde, ona İkrime, ona da İbn Abbâs, Berîre'nin kocasını (Mugîs'i) kast ederek “ben onu bir köle olarak gördüm” demiştir.