حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَمْرٌو سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ عَلِىٍّ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهم - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْ قَدْ جَاءَ مَالُ الْبَحْرَيْنِ ، قَدْ أَعْطَيْتُكَ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا » . فَلَمْ يَجِئْ مَالُ الْبَحْرَيْنِ حَتَّى قُبِضَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا جَاءَ مَالُ الْبَحْرَيْنِ أَمَرَ أَبُو بَكْرٍ فَنَادَى مَنْ كَانَ لَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عِدَةٌ أَوْ دَيْنٌ فَلْيَأْتِنَا . فَأَتَيْتُهُ ، فَقُلْتُ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِى كَذَا وَكَذَا ، فَحَثَى لِى حَثْيَةً فَعَدَدْتُهَا فَإِذَا هِىَ خَمْسُمِائَةٍ ، وَقَالَ خُذْ مِثْلَيْهَا .
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona da Muhammed b. Ali, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhum) şöyle demiştir:
"Nebi (sav) 'Bahreyn (cizye) malı gelirse sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar veririm' buyurdu, ancak Bayreyn malı gelmeden önce Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn malı geldiği zaman Ebu Bekir emir verdi, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye ilan etti. Bunun üzerine ben Ebu Bekir'e gittim ve 'Nebi (sav) bana şu kadar ve şu kadar vadetmişti' dedim. Ebu Bekir bana bir avuç (para) verdi, saydım beş yüz kadar olduğunu gördüm. Ebu Bekir 'Bunun iki katını (daha) al' dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16372, B002296
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَمْرٌو سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ عَلِىٍّ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهم - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْ قَدْ جَاءَ مَالُ الْبَحْرَيْنِ ، قَدْ أَعْطَيْتُكَ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا » . فَلَمْ يَجِئْ مَالُ الْبَحْرَيْنِ حَتَّى قُبِضَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا جَاءَ مَالُ الْبَحْرَيْنِ أَمَرَ أَبُو بَكْرٍ فَنَادَى مَنْ كَانَ لَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عِدَةٌ أَوْ دَيْنٌ فَلْيَأْتِنَا . فَأَتَيْتُهُ ، فَقُلْتُ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِى كَذَا وَكَذَا ، فَحَثَى لِى حَثْيَةً فَعَدَدْتُهَا فَإِذَا هِىَ خَمْسُمِائَةٍ ، وَقَالَ خُذْ مِثْلَيْهَا .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona da Muhammed b. Ali, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhum) şöyle demiştir:
"Nebi (sav) 'Bahreyn (cizye) malı gelirse sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar veririm' buyurdu, ancak Bayreyn malı gelmeden önce Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn malı geldiği zaman Ebu Bekir emir verdi, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye ilan etti. Bunun üzerine ben Ebu Bekir'e gittim ve 'Nebi (sav) bana şu kadar ve şu kadar vadetmişti' dedim. Ebu Bekir bana bir avuç (para) verdi, saydım beş yüz kadar olduğunu gördüm. Ebu Bekir 'Bunun iki katını (daha) al' dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 3, 1/645
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16371, B002295
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الأَكْوَعِ - رضى الله عنه - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أُتِىَ بِجَنَازَةٍ ، لِيُصَلِّىَ عَلَيْهَا ، فَقَالَ « هَلْ عَلَيْهِ مِنْ دَيْنٍ » . قَالُوا لاَ . فَصَلَّى عَلَيْهِ ، ثُمَّ أُتِىَ بِجَنَازَةٍ أُخْرَى ، فَقَالَ « هَلْ عَلَيْهِ مَنْ دَيْنٍ » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ « صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ » . قَالَ أَبُو قَتَادَةَ عَلَىَّ دَيْنُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَصَلَّى عَلَيْهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Asım, ona Yezid b. Ebu Ubeyd (el-Eslemî), ona da Seleme b. Ekva' (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Cenaze namazını kıldırması için Hz. Peygamber'e (sav) bir cenaze getirildi. Hz. Peygamber (sav); 'Onun bir borcu var mıydı?' diye sordu. 'Hayır.' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onun cenaze namazını kıldırdı. Ardından bir başka cenaze getirildi. Hz. Peygamber (sav); 'Onun bir borcu var mıydı?' diye sordu. 'Evet.' diye cevap verdiler. 'Arkadaşınızın cenaze namazını kılınız.' buyurdu. (Durumu gören) Ebu Katade; 'Onun borcunu ben üstleniyorum ya Rasulallah!' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onun da cenaze namazını kıldırdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 3, 1/644
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Halid Yezid b. Ebu Ubeyd el-Eslemî (Yezid b. Ebu Ubeyd)
3. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
Konular:
Cenaze, borçlu olanın cenazesinin kılınmaması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16375, B005330
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ زَوَّجَ مَعْقِلٌ أُخْتَهُ فَطَلَّقَهَا تَطْلِيقَةً .
Tercemesi:
Bize Muhammed, ona Abdülvehhâb, ona Yunus, ona da Hasan şöyle demiştir: "Ma'kil b. Yesâr, kız kardeşini bir adamla evlendirdi. Sonra da bu adam onun kız kardeşini bir talâkla boşadı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 44, 2/379
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
4. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Boşanma, boşanma şekli, sünnete uygun boşama
حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ أَبِى نَجِيحٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَلِىٍّ - رضى الله عنه - قَالَ أَمَرَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ أَتَصَدَّقَ بِجِلاَلِ الْبُدْنِ الَّتِى نُحِرَتْ وَبِجُلُودِهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16377, B002299
Hadis:
حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ أَبِى نَجِيحٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَلِىٍّ - رضى الله عنه - قَالَ أَمَرَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ أَتَصَدَّقَ بِجِلاَلِ الْبُدْنِ الَّتِى نُحِرَتْ وَبِجُلُودِهَا .
Tercemesi:
Bize Kabîsa (b. Ukbe es-Süvâî), ona Süfyan (es-Sevrî), ona (Abdullah) b. Ebu Necîh (es-Sekafî), ona Mücahid (b. Cebr el-Kuraşî), ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bana, kurban olarak kestiğim develerin çullarını ve derilerini sadaka olarak vermemi emretti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vekâlet 1, 1/646
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Abdullah b. Ebu Necih es-Sekafi (Abdullah b. Yesar)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Amir Kabisa b. Ukbe es-Süvaî (Kabisa b. Ukbe b. Muhammed)
Konular:
KTB, SADAKA
Kurban, derilerinin sadaka olarak verilmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16374, B002298
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُؤْتَى بِالرَّجُلِ الْمُتَوَفَّى عَلَيْهِ الدَّيْنُ فَيَسْأَلُ « هَلْ تَرَكَ لِدَيْنِهِ فَضْلاً » . فَإِنْ حُدِّثَ أَنَّهُ تَرَكَ لِدَيْنِهِ وَفَاءً صَلَّى ، وَإِلاَّ قَالَ لِلْمُسْلِمِينَ « صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ » . فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْفُتُوحَ قَالَ « أَنَا أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ ، فَمَنْ تُوُفِّىَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فَتَرَكَ دَيْنًا فَعَلَىَّ قَضَاؤُهُ ، وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ » .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr (el-Kuraşî), ona Leys (b. Sa'd el-Fehmî), ona Ukayl (b. Halid el-Eylî), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman ez-Zuhrî), ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav), borclu olarak vefat etmiş kişi getirilir o da (sav); "Borcunu karşılayabilecek fazladan bir şey bıraktı mı?" diye sorardı. Eğer kendisine (sav), borcunu ödemeye yetecek bir şeyler bıraktığı söylenirse onun cenaze namazını kıdırır; aksi halde orada bulunan Müslümanlara; "Arkadaşınızın cenaze namazını kılınız." derdi. Nihayet Allah, kendisine fetihler nasip edince şöyle buyurdu: "Ben, mü'minlere kendi canlarından daha yakınım. Ya da; 'Ben, mü'minlere, diğer mü'min kardeşlerinden daha yakınım. Bundan böyle mü'minlerden kim vefat eder de geriye bir borç bırakırsa o borcun ödenmesi bana düşer. Kim de (borç değil de) geriye bir mal bırakırsa o mal, onun varislerine aittir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 5, 1/646
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Borç, Hz. Peygamber'in ölenin borcunu üstlenmesi
Cenaze, borçlu olanın cenazesinin kılınmaması
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يَزِيدَ عَنْ أَبِى الْخَيْرِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ - رضى الله عنه - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَعْطَاهُ غَنَمًا يَقْسِمُهَا عَلَى صَحَابَتِهِ ، فَبَقِىَ عَتُودٌ فَذَكَرَهُ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « ضَحِّ بِهِ أَنْتَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16379, B002300
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يَزِيدَ عَنْ أَبِى الْخَيْرِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ - رضى الله عنه - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَعْطَاهُ غَنَمًا يَقْسِمُهَا عَلَى صَحَابَتِهِ ، فَبَقِىَ عَتُودٌ فَذَكَرَهُ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « ضَحِّ بِهِ أَنْتَ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Halid, ona Leys (b. Sa'd el-Fehmî), ona Yezid (b. Kays el-Ezdî), ona Ebu Hayr (Mersed b. Abdullah el-Yeznî) ona da Ukbe b. Âmir'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) kendisine ashabı arasında taksim etsin diye koyun verdi. Elinde sadece bir yaşına gelmiş bir keçi oğlağı kalınca Hz. Peygamber'e (sav) durumu bildirdi. Bunun üzerine O (sav) "Onu sen kurban et." diye buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vekâlet 1, 1/646
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Hayr Mersed b. Abdullah el-Yeznî (Mersed b. Abdullah)
3. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Kurban, büyük ve küçük başlardan kurbanlık hayvanlar,
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ زَكَرِيَّاءَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ قَالَ قُلْتُ لأَنَسٍ رضى الله عنه أَبَلَغَكَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ حِلْفَ فِى الإِسْلاَمِ » . فَقَالَ قَدْ حَالَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ قُرَيْشٍ وَالأَنْصَارِ فِى دَارِى .
Bize Muhammed b. Sabbah, ona İsmail b. Zekeriya, ona da Asım şöyle demiştir:
"Enes b. Malik'e 'Rasulullah'ın (sav) 'İslam'da (cahiliye devrindeki gibi) yeminli anlaşma yoktur' dediği sana ulaşmadı mı?' diye sordum, bana 'Rasulullah (sav) benim evimde Kureyş ile Ensar arasında kardeşlik akdi yaptı' diye cevap verdi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16370, B002294
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ زَكَرِيَّاءَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ قَالَ قُلْتُ لأَنَسٍ رضى الله عنه أَبَلَغَكَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ حِلْفَ فِى الإِسْلاَمِ » . فَقَالَ قَدْ حَالَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ قُرَيْشٍ وَالأَنْصَارِ فِى دَارِى .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Sabbah, ona İsmail b. Zekeriya, ona da Asım şöyle demiştir:
"Enes b. Malik'e 'Rasulullah'ın (sav) 'İslam'da (cahiliye devrindeki gibi) yeminli anlaşma yoktur' dediği sana ulaşmadı mı?' diye sordum, bana 'Rasulullah (sav) benim evimde Kureyş ile Ensar arasında kardeşlik akdi yaptı' diye cevap verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 2, 1/644
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Abdurrahman Asım el-Ahvel (Asım b. Süleyman)
3. Ebu Ziyad İsmail b. Zekeriyya el-Hulkani (İsmail b. Zekeriyya b. Mürra)
4. Ebu Cafer Muhammed b. Sabbah ed-Dûlâbî (Muhammed b. Sabbah)
Konular:
Kardeşlik, muhacir ve ensar arasında
Bize Yahya b. Bukeyr ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir ona da Hz. Peygamber’in eşi Ayşe (ra) şöyle demiştir:
Benim aklım erdi ereli ebeveynim Müslümandı.
Ebu Salih der ki: Bana bana Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr ona da Âişe (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ebeveynlerimin (İslam) dininden başka bir dini benimsediklerini kesinlikle hatırlamam. Rasulullah (sav) her gün sabah ve akşam mutlaka bize uğrardı. Müslümanlara eziyet edilmeye başlandığında Ebubekir, Habeşistan tarafına hicret etmek üzere yola çıktı ve Berk el-Ğımâd mevkiinde, Kârra kabilesinin önderi olan İbn Dağine ile karşılaştı. İbn Dağine, “ey Ebubekir nereye gitmek istiyorsun” deyince Ebubekir “kavmim beni sürgün etti ve ben de rabbime kulluk edebileceğim bir yer bulmak için yola düştüm” dedi. İbn Dağine “senin gibi bir zat ne yurdundan çıkar ne de zorla çıkartılır, çünkü sen, darda olana yardım edersin, akrabalarını gözetirsin, acizlerin yükünü taşırsın, misafire ikram edersin, haksızlığa uğrayanlara yardım edersin. Ben artık senin haminim, geri dön ve kendi beldende rabbine kulluk et” dedi. İbn Dağine yola koyuldu ve Ebubekir'le birlikte döndü.
İbn Dağine, Kureyş kafirlerinin önderlerinin yanına giderek onlara “Ebubekir gibi bir zat ne yurdunu terk eder ne de terk etmek zorunda bırakılır, yoksa siz darda olana yardım eden, akrabalarını gözeten, acizlerin yükünü taşıyan, misafire ikram eden, haksızlığa uğrayanlara yardım eden bir adamı mı sürgün ediyorsunuz” dedi. Kureyş, İbn Dağine’nin hamiliğini yürürlüğe koyarak Ebubekir’e güvence verdiler ve İbn Dağine’ye “Ebubekir'e söyle, kendi evinde Rabbine ibadet etsin, evinde namaz kılsın ve evinde dilediğini okusun. Böylelikle bize zararı dokunmayacak ve ibadetini aleni yapmayacaktır. Zira biz, Ebubekir’in oğullarımızı ve kadınlarımızı yoldan çıkarmasından korkuyoruz” dediler. İbn Dağine bunların hepsini Ebubekir’e iletti. Böylece Ebubekir, Rabbine evinde kulluk yapmaya ve evinden başka hiçbir yerde aleni şekilde namaz kılmamaya ve Kur’an okumamaya başladı. Sonra Ebubekir’in aklına bir fikir geldi ve evinin avlusunda bir mescit inşa etti ve orada namaz kılmaya ve Kur’an okumaya başladı. Ebubekir orada ibadet yaparken müşriklerin kadınları ve çocukları onu gürültü çıkartarak rahatsız ediyorlar, yaptıklarına şaşırıyorlar ve onu izliyorlardı. Zira Ebubekir, Kur’an okurken göz yaşlarına hâkim olamayan bir adamdı. Ebubekir’in evinde ibadet etmesi Kureyş müşriklerini korkutunca İbn Dağine’ye haber gönderdiler. İbn Dağine gelince ona “biz Ebubekir’e evinde ibadet etmek kaydıyla güvence vermiştik fakat o bu şartı ihlal ederek evinin avlusunda mescit inşa etti, aleni olarak namaz kıldı ve Kur’an okudu. Bu durumun kadınlarımızı ve çocuklarımızı yoldan çıkaracağından korkuyoruz. Ona git, eğer Rabbine ibadet etmeyi sadece eviyle sınırlamayı kabul ederse, bundan sonra böyle yapsın. Eğer ibadetlerini gizli yapmayı kabul etmezse, senin ona verdiğin güvenceyi iade etmesini iste. Çünkü biz senin verdiğin güvenceyi bozmayı istemedik fakat biz Ebubekir’in ibadetlerini aleni yapmasını da kabul edecek değiliz” dediler. Ayşe’nin dediğine göre İbn Dağine Ebubekir’in yanına gelerek “senin için hangi şartlarda antlaşma yaptığımı biliyorsun. Ya bu antlaşmanın sınırlarına uyarsın, ya da sana verdiğim güvenceyi geri verirsin, çünkü ben, lehine antlaşma yaptığım bir adamın bu antlaşmaya aykırı davrandığını Arapların duymasını istemem” dedi. Ebubekir de “verdiğin güvenceyi sana iade ediyorum ve Allah’ın himayesine sığınıyorum” dedi.
O günlerde Mekke’de bulunan Rasulullah (sav) şöyle "sizin hicret edeceğiniz yurt bana gösterildi. Ben iki kara taşlık arasında, hurma bahçeleri olan çorak bir yer gördüm" buyurdu. Rasulullah (sav) bu haberi duyurunca Medine’ye doğru hicret edenler yola çıktı ve Habeşistan topraklarına hicret edenlerin bazıları da Medine’ye yöneldi. Ebubekir de hicret etmek üzere hazırlık yapınca Rasulullah (sav) ona "acele davranma, zira ben, benim için de izin verilmesini umuyorum" buyurdu. Ebubekir, “babam sana feda olsun, sen bunu umuyor musun” diye sorunca Rasulullah da "Evet" dedi. Bunun üzerine Ebubekir, Rasulullah’a yoldaş olmak üzere hicret etmedi ve yanında bulunan iki bineğini dört ay boyunca ağaç yapraklarıyla besledi.
Ebu Salih der ki: Bana bana Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr ona da Âişe (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ebeveynlerimin (İslam) dininden başka bir dini benimsediklerini kesinlikle hatırlamam. Rasulullah (sav) her gün sabah ve akşam mutlaka bize uğrardı. Müslümanlara eziyet edilmeye başlandığında Ebubekir, Habeşistan tarafına hicret etmek üzere yola çıktı ve Berk el-Ğımâd mevkiinde, Kârra kabilesinin önderi olan İbn Dağine ile karşılaştı. İbn Dağine, “ey Ebubekir nereye gitmek istiyorsun” deyince Ebubekir “kavmim beni sürgün etti ve ben de rabbime kulluk edebileceğim bir yer bulmak için yola düştüm” dedi. İbn Dağine “senin gibi bir zat ne yurdundan çıkar ne de zorla çıkartılır, çünkü sen, darda olana yardım edersin, akrabalarını gözetirsin, acizlerin yükünü taşırsın, misafire ikram edersin, haksızlığa uğrayanlara yardım edersin. Ben artık senin haminim, geri dön ve kendi beldende rabbine kulluk et” dedi. İbn Dağine yola koyuldu ve Ebubekir'le birlikte döndü.
İbn Dağine, Kureyş kafirlerinin önderlerinin yanına giderek onlara “Ebubekir gibi bir zat ne yurdunu terk eder ne de terk etmek zorunda bırakılır, yoksa siz darda olana yardım eden, akrabalarını gözeten, acizlerin yükünü taşıyan, misafire ikram eden, haksızlığa uğrayanlara yardım eden bir adamı mı sürgün ediyorsunuz” dedi. Kureyş, İbn Dağine’nin hamiliğini yürürlüğe koyarak Ebubekir’e güvence verdiler ve İbn Dağine’ye “Ebubekir'e söyle, kendi evinde Rabbine ibadet etsin, evinde namaz kılsın ve evinde dilediğini okusun. Böylelikle bize zararı dokunmayacak ve ibadetini aleni yapmayacaktır. Zira biz, Ebubekir’in oğullarımızı ve kadınlarımızı yoldan çıkarmasından korkuyoruz” dediler. İbn Dağine bunların hepsini Ebubekir’e iletti. Böylece Ebubekir, Rabbine evinde kulluk yapmaya ve evinden başka hiçbir yerde aleni şekilde namaz kılmamaya ve Kur’an okumamaya başladı. Sonra Ebubekir’in aklına bir fikir geldi ve evinin avlusunda bir mescit inşa etti ve orada namaz kılmaya ve Kur’an okumaya başladı. Ebubekir orada ibadet yaparken müşriklerin kadınları ve çocukları onu gürültü çıkartarak rahatsız ediyorlar, yaptıklarına şaşırıyorlar ve onu izliyorlardı. Zira Ebubekir, Kur’an okurken göz yaşlarına hâkim olamayan bir adamdı. Ebubekir’in evinde ibadet etmesi Kureyş müşriklerini korkutunca İbn Dağine’ye haber gönderdiler. İbn Dağine gelince ona “biz Ebubekir’e evinde ibadet etmek kaydıyla güvence vermiştik fakat o bu şartı ihlal ederek evinin avlusunda mescit inşa etti, aleni olarak namaz kıldı ve Kur’an okudu. Bu durumun kadınlarımızı ve çocuklarımızı yoldan çıkaracağından korkuyoruz. Ona git, eğer Rabbine ibadet etmeyi sadece eviyle sınırlamayı kabul ederse, bundan sonra böyle yapsın. Eğer ibadetlerini gizli yapmayı kabul etmezse, senin ona verdiğin güvenceyi iade etmesini iste. Çünkü biz senin verdiğin güvenceyi bozmayı istemedik fakat biz Ebubekir’in ibadetlerini aleni yapmasını da kabul edecek değiliz” dediler. Ayşe’nin dediğine göre İbn Dağine Ebubekir’in yanına gelerek “senin için hangi şartlarda antlaşma yaptığımı biliyorsun. Ya bu antlaşmanın sınırlarına uyarsın, ya da sana verdiğim güvenceyi geri verirsin, çünkü ben, lehine antlaşma yaptığım bir adamın bu antlaşmaya aykırı davrandığını Arapların duymasını istemem” dedi. Ebubekir de “verdiğin güvenceyi sana iade ediyorum ve Allah’ın himayesine sığınıyorum” dedi.
O günlerde Mekke’de bulunan Rasulullah (sav) şöyle "sizin hicret edeceğiniz yurt bana gösterildi. Ben iki kara taşlık arasında, hurma bahçeleri olan çorak bir yer gördüm" buyurdu. Rasulullah (sav) bu haberi duyurunca Medine’ye doğru hicret edenler yola çıktı ve Habeşistan topraklarına hicret edenlerin bazıları da Medine’ye yöneldi. Ebubekir de hicret etmek üzere hazırlık yapınca Rasulullah (sav) ona "acele davranma, zira ben, benim için de izin verilmesini umuyorum" buyurdu. Ebubekir, “babam sana feda olsun, sen bunu umuyor musun” diye sorunca Rasulullah da "Evet" dedi. Bunun üzerine Ebubekir, Rasulullah’a yoldaş olmak üzere hicret etmedi ve yanında bulunan iki bineğini dört ay boyunca ağaç yapraklarıyla besledi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 4, 1/645
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Din, din eksikliği
Kur'an, hayatı değiştiren/yön veren iksir
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir:
İbn Ömer b. Hattâb (r.anhuma) karısını hayız hâlinde iken bir boşama ile boşadı. Rasulullah (sav) ona karısına geri dönmesini, kadının hayzı bitip temizleninceye, sonra kendi yanında tekrar hayız olup bu hayzından da temizleninceye kadar onu yanında tutmasını, daha sonra eğer kadını boşamak isterse, onunla ilişkiye girmeden onu boşamasını emretti ve "işte Allah'ın, kadınları boşamak için emrettiği iddet şekli budur" buyurdu.
Râvî der ki: Abdullah, bu konuda kendisine soru sorulduğunda, soranların her birine “eğer üç defa boşamış isen, artık o kadın senden başka bir koca ile evleninceye kadar sana haram olmuştur” derdi.
Kuteybe'nin dışında bir Ravinin Leys'ten, onun da Nafi'den rivayetinde şu ziyade vardır: İbn Ömer “eğer bir kere yahut iki kere boşamış olaydın elbette kadına dönme hakkın vardı. Çünkü Peygamber (sav) bana bunu emretmişti” demiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16378, B005332
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ ابْنَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنهما - طَلَّقَ امْرَأَةً لَهُ وَهْىَ حَائِضٌ تَطْلِيقَةً وَاحِدَةً ، فَأَمَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُرَاجِعَهَا ، ثُمَّ يُمْسِكَهَا حَتَّى تَطْهُرَ ، ثُمَّ تَحِيضَ عِنْدَهُ حَيْضَةً أُخْرَى ، ثُمَّ يُمْهِلَهَا حَتَّى تَطْهُرَ مِنْ حَيْضِهَا ، فَإِنْ أَرَادَ أَنْ يُطَلِّقَهَا فَلْيُطَلِّقْهَا حِينَ تَطْهُرُ مِنْ قَبْلِ أَنْ يُجَامِعَهَا ، فَتِلْكَ الْعِدَّةُ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ أَنْ تُطَلَّقَ لَهَا النِّسَاءُ . وَكَانَ عَبْدُ اللَّهِ إِذَا سُئِلَ عَنْ ذَلِكَ قَالَ لأَحَدِهِمْ إِنْ كُنْتَ طَلَّقْتَهَا ثَلاَثًا فَقَدْ حَرُمَتْ عَلَيْكَ ، حَتَّى تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ . وَزَادَ فِيهِ غَيْرُهُ عَنِ اللَّيْثِ حَدَّثَنِى نَافِعٌ قَالَ ابْنُ عُمَرَ لَوْ طَلَّقْتَ مَرَّةً أَوْ مَرَّتَيْنِ ، فَإِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَمَرَنِى بِهَذَا .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir:
İbn Ömer b. Hattâb (r.anhuma) karısını hayız hâlinde iken bir boşama ile boşadı. Rasulullah (sav) ona karısına geri dönmesini, kadının hayzı bitip temizleninceye, sonra kendi yanında tekrar hayız olup bu hayzından da temizleninceye kadar onu yanında tutmasını, daha sonra eğer kadını boşamak isterse, onunla ilişkiye girmeden onu boşamasını emretti ve "işte Allah'ın, kadınları boşamak için emrettiği iddet şekli budur" buyurdu.
Râvî der ki: Abdullah, bu konuda kendisine soru sorulduğunda, soranların her birine “eğer üç defa boşamış isen, artık o kadın senden başka bir koca ile evleninceye kadar sana haram olmuştur” derdi.
Kuteybe'nin dışında bir Ravinin Leys'ten, onun da Nafi'den rivayetinde şu ziyade vardır: İbn Ömer “eğer bir kere yahut iki kere boşamış olaydın elbette kadına dönme hakkın vardı. Çünkü Peygamber (sav) bana bunu emretmişti” demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 44, 2/380
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Boşanma, ardından eski kocaya/hanıma dönüş durumu
Boşanma, boşanma şekli, sünnete uygun boşama
Boşanma, hayız halinde boşama
Boşanma, üç talakla
KTB, TALAK, BOŞANMA
Nikah, Boşanmış kadının eski kocasına dönmesinin şartı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16376, B005331
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ أَنَّ مَعْقِلَ بْنَ يَسَارٍ كَانَتْ أُخْتُهُ تَحْتَ رَجُلٍ فَطَلَّقَهَا ، ثُمَّ خَلَّى عَنْهَا حَتَّى انْقَضَتْ عِدَّتُهَا ، ثُمَّ خَطَبَهَا فَحَمِىَ مَعْقِلٌ مِنَ ذَلِكَ أَنَفًا فَقَالَ خَلَّى عَنْهَا وَهْوَ يَقْدِرُ عَلَيْهَا ، ثُمَّ يَخْطُبُهَا فَحَالَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ ، فَدَعَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَ عَلَيْهِ ، فَتَرَكَ الْحَمِيَّةَ وَاسْتَقَادَ لأَمْرِ اللَّهِ .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Müsenna, ona Abdula'la, ona Said, ona Katâde, ona da Hasan şöyle demiştir:
Ma‘kil b. Yesâr’ın kız kardeşi bir adamın nikâhı altındaydı. Kocası onu boşadı ve iddeti bitene kadar onu kendi hâline bıraktı. Sonra yeniden onu istemeye geldi. Ma‘kil, bunda onuruna dokunan bir öfke duydu ve şöyle dedi: 'Onunla evliyken onu kendi hâline bıraktı, şimdi ise gelip geri istiyor!' Bunun üzerine, kız kardeşiyle o adamın evlenmesine engel oldu. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu ayeti indirdi: "Kadınları boşadığınızda, onlar da iddetlerini bitirdiklerinde, (eski) kocalarının, aralarında meşru bir şekilde anlaşmaları hâlinde, yeniden evlenmelerine engel olmayın." (Bakara, 2/232)
Bunun üzerine Rasulullah (sav) Ma‘kil’i çağırdı ve ayeti ona okudu. Ma‘kil, öfkesini bırakarak Allah’ın emrine boyun eğdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 44, 2/379
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
4. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Boşanma, boşanma şekli, sünnete uygun boşama
Kur'an, Nüzul sebebleri