11724 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona A’meş, ona İbrahim et-Teymi, ona Haris b. Süveyd, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Humma hastalığının hararetinden çok ızdırap çektiği bir sırada Hz. Peygamber'in huzuruna vardım ve şöyle dedim “(Yâ Rasulallah!) Hummanın hararetinden çok ızdırap çekiyorsunuz. Bu durumda size de iki kat mükafat vardır” dedim. Bana "Evet! Bir Müslümana her hangi bir hastalık gelirse tıpkı yaprakların ağacın dalından kopup (havada) uçuşması gibi Allah da o Müslümandan günahlarını düşürür" buyurdu.
Bize Kuteybe b. Sa’id, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona Ebu Vail, ona da Ebu Musa el-Eş’ari'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Aç olanı doyurun, hastayı ziyaret edin, esiri özgürlüğüne kavuşturun."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu‘be, ona Eş‘as b. Süleym, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib (ra) şöyle rivayet etti:
“Rasûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize altın yüzüğü, ipekten ve ibrişimli ipekten mamul elbise giymeyi, ayrıca kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi ve ipek şeritli pamuk elbise (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür) giymeyi de yasakladı. (Hayvanların üzerine örtülen) kırmızı ipekten çulu kullanmayı da yasakladı. Bize cenazelere katılmamızı, hastayı ziyaret etmemizi ve selamı yaymamızı emretti.”
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Sufyân, ona Sa'd, ona Abdullah b. Ka'b, ona da babası (Ka'b b. Malik)'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mümin, rüzgârın bir aşağı bir yukarı sallar durduğu taze ekin dalı gibidir. Münafık ise kökünden bir defada sökülene ya da kırılana kadar dimdik durmaya devam eden sert ardıç ağacı gibidir.
Aynı hadisi bize Zekeriyâ b. Ebu Zaide, ona Sa'd b. İbrahim, ona İbn Kâb, ona da babası (Ka'b b. Malik) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Benzetmede şu ortak yön dikkat çekmektedir. Mümin Allah'tan gelen musibete, rüzgarın taze dalı eğdiği boyun büküp sabreder, nimete de rüzgarın dalı yukarı kaldırdığı gibi sevinip şükreder. Münafık ise hep aynı halde durup ne şükreder ne de sabreder. sonun yıkılıp helak olup gider.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona İbn Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Bir hastalığa yakalanmıştım. Hz. Peygamber (sav), Ebu Bekir ile birlikte yürüyerek beni ziyarete gelmişler ve beni baygın halde bulmuşlar. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem abdest almış sonra da abdest suyundan üzerime (biraz) su dökünce kendime geldim. Bir de ne göreyim, Hz. Peygamber (sav) karşımda “Ey Allah’ın elçisi! Malım konusunda nasıl davranayım? Malım konusunda nasıl tasarrufta bulunayım?” diye sordum. Rasul-i Ekrem bana hiçbir cevap vermedi. Nihayet (Nisa suresindeki) miras ayeti indi.