11724 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Ebu Usame, ona Hişâm, ona Abbâd b. Abdullah b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
Ölüm hastalığında, sırtını bana dayamış olduğu hâlde Peygamber'in (sav) "Allah'ım beni bağışla, bana merhamet et ve beni refîk-i a'lâ'ya eriştir" diye dua ettiğini işittim.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu’be, ona da Muhmmed b. Münkedir, Cabir b. Abdullah’ın (r.anhuma) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Ben (bilincimi kaybetmiş bir halde) hasta yatarken, Hz. Peygamber (sav) benim yanıma gelmiş. Abdest almış ve üzerime abdest aldığı sudan dökmüş veya oradakilere 'Dökün' demiş. Kendime gelip gözümü açtığımda ona 'Benim kelâleden (kız kardeşlerimden) başka mirasçım yoktur. Bu durumda benim mirasım nasıl olacak?' diye sordum. Bu sorum üzerine ferâiz ayeti nâzil oldu."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti:
Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir.
Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Ömer b. Saîd b. Ebu Hüseyin, ona Atâ b. Ebu Rabâh, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Allah indirdiği (yarattığı) her derde mutlaka deva da yaratmıştır."
Bize İsmail, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti:
Rasulullah (sav) (Medine'ye) geldiğinde Ebubekir ve Bilal sıtma hastalığına yakalanmışlardı.
(Aişe) dedi ki: O ikisinin yanına vardım ve şöyle dedim:
— Ey babacığım, kendini nasıl hissediyorsun? Bilal'e de:
— Yâ Bilâl! Sen nasılsın? diye sordum.
Ebubekir (ra), sıtma nöbetine tutulduğunda şu beyti söylerdi:
'Ailesi içinde sabahlayan her kişiye,
Ölüm, ayakkabısının bağından daha çok ona yakındır.'
Bilal ise sıtma nöbetini geçirdikten sonra şu beyitleri söyleyerek sesini yükseltirdi:'
Ah bir bilseydim; etrafımı sümbül ve yavşanların bezediği Mekke vadisinde bir gece olsa da geceleyebilecek miyim? Bir gün gelip de Ukâz'daki Micenne sularının başına varabilecek miyim? Mekke'nin Şâme ve Tafîl dağları bir daha bana görünecekler mi?'
(Urve) dedi ki: (Aişe) şöyle dedi: Rasulullah'a (sav) gelip kendisine olanları haber verdim. O da şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Mekke'yi bize sevdirdiğin gibi Medine'yi de sevdir! veya onu daha fazla sevdir! Medine'nin havasını bizim için sağlıklı kıl! (Medine'nin) ölçü ve tartısnı bereketli eyle! Medine'nin sıtmasını ondan al da onu Mekke'nin Cuhfe'sine bırak!"
Bize Adem, ona Şu’be, ona da İsmail b. Ebu Halid, ona da Kay b. Ebu Hazim şöyle rivayet etti:
Hasta olan Habbab’ı ziyaret etmek üzere evine gittik. Habbab (karnından) yedi yerinden dağlanmış haldeydi. Bize şöyle dedi: Bizden önce (Hz. Peygamber’in sağlığında) geçip giden arkadaşlarımız vardır ki, (nimetlerinden fazla bir şey elde etmedikleri için) dünya onların (ecirlerinden) bir şey eksiltmemişti. (Bize gelince) Şüphesiz biz (fetihler sebebiyle) o kadar dünyalığa kavuştuk ki, bugün biz onu topraktan başka sarf edecek bir yer bulamıyoruz. Eğer Peygamber (sav) bize ölümü temenni etmemizi yasaklamamış olsaydı, muhakkak ben (şu hastalık ıztırabından dolayı) ölümü temenni ederdim! (Kays şöyle devam etti) Bir müddet sonra biz Habbab’ı bir kerre daha ziyaret ettik. O, kendisine aid bir duvar bina etmekle meşguldü. Bize “Müslüman, infak ve harcama yapmakta olduğu herşey hususunda sevaba nail kılınır, yalnız şu toprak içine sarf etmekte olduğu mal hakkında sevaba nail kılınmaz!” dedi.
Bize Hüseyin, ona Ahmed b. Meni, ona Mervân b. Şucâ, ona Sâlim el-Eftas, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir:
"Şifa şu üç şeydedir: Bal şerbeti, hacamat, ateşle dağlama. Fakat ben ümmetime ateşle dağlamayı yasakladım."
İbn Abbâs bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'e (sav) dayandırarak) şöyle nakletmiştir: Bize el-Kummî, ona Leys, ona Mücahid, ona da İbn Abbâs'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Şifa, balda ve hacamattadır."