11724 Kayıt Bulundu.
Bize (Übeydullah), ona da Hz. Âişe şöyle demiştir:
Hz. Peygamber (sav) yarı baygın bir şekilde hasta iken ona ilaç içirmeye yeltendik, O da bize kendisine ilaç vermememizi işaret buyurdu. Ancak biz, bunu hastanın ilâçtan hoşlanmaması şeklinde yorumladık. Hz. Peygamber ayılınca "bana ilaç içirmemenizi size emretmedim mi?" dedi. Biz yine bunu hastanın ilâçtan hoşlanmaması şeklinde yorumladık. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bana ilaç verirken burada olmayan Abbas hariç hane halkının hepsi benim gözümün önünde bu ilaçtan içecek" buyurdu.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, Ma'mer ve Yunus, ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Hz. Peygamber'in zevcesi Âişe (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah'ın (sav) hastalığı ağırlaşıp da ağrısı şiddetlendiği zaman, benim odamda bakılmak üzere diğer hanımlarından izin istedi. Onlar da izin verdiler. Ondan sonra Peygamber, bir tarafında Abbâs, diğer tarafında bir zât olduğu hâlde ayaklarını yerde sürüyerek çıktı. Ubeydullah der ki: Ben İbn Abbâs'a Âişe'nin bu "Diğer bir zât" sözünü haber verdim, o da bana “Sen Âişe'nin ismini söylemediği o diğer kişinin kim olduğunu biliyor misin?” dedi. Ben “Hayır, bilmiyorum” dedim. İbn Abbâs “O zât, Ali'dir” dedi.
Âişe der ki: Hz. Peygamber (sav), onun evine girip de ağrısı şiddetlendikten sonra "üzerime ağız bağları çözülmedmiş yedi kırba su dökün, böylelikle belki (biraz rahatlayıp) insanlara vasiyette bulunabilirim" buyurdu.
Âişe der ki: Bunun üzerine kendisini, zevcesi Hafsa'ya ait bir leğen içine oturttuk ve bize "yeter" diye işaret edene kadar bu kırbaların suyunu üzerine dökmeye başladık.
Âişe der ki: Ondan sonra çıkıp insanlara namaz kıldırdı ve onlara hitap etti.
Bize Ârim, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Talha ile Enes b. Nadr, Enes ibn Mâlik'e dağlama tedavisi uygulamışlar ve dağlamayı Ebu Talha bizzat kendi eliyle yapmıştır.
Abbâd b. Mansur der ki: Bize Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes b. Mâlik şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ensâr'dan bir hane halkına zehirli hayvanların zehrinden ve kulak ağrısından korunmak üzere rukye (okuyup üflemek) yoluyla tedaviye izin vermiştir.
Yine Enes der ki: Rasulullah (sav) hayatta iken zatülcenp hastalığından dolayı bana dağlama tedavisi yapıldı. Ebu Talha, Enes b. Nadr ve Zeyd b. Sabit benim bu tedavimde hazır bulundu, Ebu Talha dağlamayı yaptı.
Bize Ârim, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Talha ile Enes b. Nadr, Enes ibn Mâlik'e dağlama tedavisi uygulamışlar ve dağlamayı Ebu Talha bizzat kendi eliyle yapmıştır.
Abbâd der ki: Bize Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes b. Mâlik şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ensâr'dan bir hane halkına zehirli hayvanların zehrinden ve kulak ağrısından korunmak üzere rukye (okuyup üflemek) yoluyla tedaviye izin vermiştir.
Yine Enes der ki: Rasulullah (sav) hayatta iken zatülcenp hastalığından dolayı bana dağlama tedavisi yapıldı. Ebu Talha, Enes b. Nadr, Zeyd b. Sabit benim bu tedavimde hazır bulundu, Ebu Talha dağlamayı yaptı.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve diğerleri, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) 'hastalıkta bulaşıcılık kudreti yoktur. Safer ayında uğursuzluk yoktur. Baykuş ötüşünde uğursuzluk yoktur' buyurdu. Bunun üzerine bir bedevî 'ey Allah'ın Rasulü, benim develerimin durumu ne olacak o zaman? Çölde bir geyik misali atik, ama yanlarına bir uyuz deve gelip aralarına katıldığında hepsi uyuz oluyor' dedi. Peygamber (sav) 'Peki ilk deveye bu hastalığı kim bulaştırdı?' cevabını verdi.
Zuhrî bu hadisi, Ebu Seleme ve Sinan b. Ebu Sinan'dan rivayet etmiştir.
Açıklama: Bu rivayeti B005707 numaralı rivayetle değerlendirmekte fayda var. Burada kast edilen şey, sayılan şeylerde bunları oldurma ve yaratma potansiyelinin olmadığıdır. Bu kudret sadece Allah'a aittir.