11727 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir kişi, komşusunu duvarı üzerine direk koymaktan men etmesin!”
Sonra Ebû Hureyre: 'Görüyorum ki bundan hoşnut olmadınız! Vallahi onu omuzlarınızın üzerine koyarım' dedi.
Açıklama: Burada komşuların birbirlerine kolaylık göstermeleri, mübalağalı bir ifade ile anlatılmaktadır. Birbirlerine engel olmamaları, aksine destek sağlamaları istenmektedir.
Bize Bişr b. Hâlid, ona Muhammed b. Şu‘be, ona Süleyman, ona Abdullah b. Murre, ona Mesrûk, ona da Abdullah b. Amr (r.anhüma), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Dört haslet kimde bir arada bulunursa o kişi münafıktır. Öte yandan her kimde de bu dört hasletten birisi bulunursa, o kimsede onu bırakıncaya kadar münafıklıktan bir haslet bulunur: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, ahitleştiğinde gereğini yerine getirmez, biriyle tartışmaya girdiğinde haddi aşar."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Yezîd, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (sav) "Bizi gazaya gönderiyorsunuz. Bazı topluluklara konuk oluyoruz ama bize yemek bile vermiyorlar. Bu hususta ne dersiniz?" diye soruk. Hz. Peygamber (sav), şöyle cevap verdi: "Bir topluluğa konuk olduğunuzda size misafire yaraşacak şeyler verirlerse, kabul edin. Eğer böyle davranmazlarsa onlardan misafirin hakkını alın."
Bize Ebu Asım, ona İbn Cureyc, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Erkeklerin Allah katında en sevimsiz olanı, düşmanlığı en şiddetli olanıdır."
Açıklama: Hadisin sonundaki talik için Fethü'l-bari'ye bk. قَوْلُهُ : ( عَنْ سَالِمٍ ) هُوَ ابْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ . قَوْلُهُ : ( قَالَ الْفَرَبْرِيُّ : قَالَ أَبُو جَعْفَرٍ ) : هُوَ مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي حَاتِمٍ الْبُخَارِيُّ وَرَّاقُ الْبُخَارِيِّ ، وَقَدْ ذَكَرَ عَنْهُ الْفَرَبْرِيُّ فِي هَذَا الْكِتَابِ فَوَائِدَ كَثِيرَةً عَنِ الْبُخَارِيِّ وَغَيْرِهِ ، وَثَبَتَتْ هَذِهِ الْفَائِدَةُ فِي رِوَايَةِ أَبِي ذَرٍّ عَنْ مَشَايِخِهِ الثَّلَاثَةِ وَسَقَطَتْ لِغَيْرِهِ . قَوْلُهُ : ( لَيْسَ بِخُرَاسَانَ فِي كُتُبِ ابْنِ الْمُبَارَكِ ) يَعْنِي أَنَّ ابْنَ الْمُبَارَكِ صَنَّفَ كُتُبَهُ بِخُرَاسَانَ وَحَدَّثَ بِهَا هُـنَاكَ وَحَمَلَهَا عَنْهُ أَهْلُهَا وَحَدَّثَ فِي أَسْفَارِهِ بِأَحَادِيثَ مِنْ حِفْظِهِ زَائِدَةٍ عَلَى مَا فِي كُتُبِهِ هَذَا مِنْهَا . قَوْلُهُ : ( أَمْلَى عَلَيْهِمْ بِالْبَصْرَةِ ) كَذَا لِلْمُسْتَمْلِي ، وَالسَّرَخْسِيِّ بِحَذْفِ الْمَفْعُولِ ، وَأَثْبَتَهُ الْكُشْمِيهَنِيُّ فَقَالَ : أَمْلَاهُ عَلَيْهِمْ . وَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا يَلْزَمُ مِنْ كَوْنِهِ لَيْسَ فِي كُتُبِهِ الَّتِي حَدَّثَ بِهَا بِخُرَاسَانَ أَنْ لَا يَكُونَ حَدَّثَ بِهِ بِخُرَاسَانَ ، [5/127] فَإِنَّ نُعَيْمَ بْنَ حَمَّادٍ الْمَرْوَزِيَّ مِمَّنْ حَمَلَ عَنْهُ بِخُرَاسَانَ ، وَقَدْ حَدَّثَ عَنْهُ بِهَذَا الْحَدِيثِ ، وَأَخْرَجَهُ أَبُو عَوَانَةَ فِي صَحِيحِهِ مِنْ طَرِيقِهِ ، وَيُحْتَمَلُ أَنْ يَكُونَ نُعَيْمٌ أَيْضًا إِنَّمَا سَمِعَهُ مِنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ بِالْبَصْرَةِ وَهُوَ مِنْ غَرَائِبِ الصَّحِيحِ .
Açıklama: Sakīfetü Benî Sâide: Sözlükte “gölgelik, çardak” anlamına gelen sakīfe kelimesi, Medine’de İslâm öncesinden beri kabile mensuplarının hurma kurutmak gibi işlerde ortaklaşa kullandıkları ve toplantılar için bir araya geldikleri mekânları ifade eder. bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/sakifetu-beni-saide