11727 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu’be; (T) bize Muhammed b. Beşşar, ona Gunder, ona Şu’be, ona Abdulmelik b. Meysera, ona Zeyd b. Vehb, Hz. Ali’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Hz. Peygamber bana siyerâ elbisesi denilen ibrişimle karışık alaca kumaştan bir tür elbise giydirdi. Müteakiben ben o elbiseyi giyerek dışarı çıktığımda, Rasûlullah’ın (sav) yüzündeki öfkeyi gördüm. Bunun üzerine elbiseyi parçalayıp, eşlerim arasında bölüştürdüm."
Açıklama: Ahmed b. Hanbel Hz. Fatma ve onun (Hz. Peygamber'in) halası Müslim rivayetinde "Fevatım fatmalar" arasında İbn Hacer bunların Hz. Fatma ve Hz. Ali'nin annesi Fatma bintiii Esed b. Hişam olduğu beyan edilmiştir. Ahmed b. Hanbel, Müsned, thk. Şuayb el-Arnaud-Adil Mürşid vd. (yy.: Müessetür-risâle, 1421/2001), 2/360; Müslim b. Haccâc, el-Müsnedü'l-sahihi'l-muhtasar bi naklil adli anil adli ila rasülilahi sallahü aleyhi vesellem, thk. Muhammed Fuad Abdül bâkî (Beyrut: Daru İhyai Türasi'l-Arabî, ts.) 3/1645; İbn Hacer, Ahmed b. Ali, Fethul bâri şerhi sahihil Buharî, thk. Muhammed Fuat Abdülbâkî ( Beyrut: daru'l-Ma'rife, 1379), 1/285.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Enes b. Malik şöyle haber vermiştir:
"Enes b. Malik, Rasulullah'ın kızı Ümmü Gülsüm'ün (as) üzerinde siyerâ ipekten dokunmuş bir bürde (bayan gömleği) gördü."
Açıklama: Hadiste geçen Siyerâ kelimesi, "Haz ipekten dokunmuş kaburgayı andıran ve kalın ipek çubukları olan bir çeşit bürde olup Yemen'de yapılır. İpek unsuru, yün ve pamuk gibi başka iplerden daha fazla olur" şeklinde açıklanmıştır (Ebu Ubeyd, Garîbu'l-hadîs, I, 228; İbnu'l-Esîr, en-Nihâye, II, 443).
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Hind bt. Haris, ona da Ümmü Seleme şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bir gece şöyle uyandı ve “Lâ ilahe illallâh! Bu gece ne fitneler, ne hazineler de indirildi! Odalarındaki kadınları (yani Hz. Peygamber'in eşlerini, namaz kılmaları için) kim uyandırır? Dünyada nice giyinmiş kadın vardır ki, kıyamet gününde çıplaktır!” buyurdu."
Zührî der ki: Hind'in geniş elbisesinin, iki kolunu (açılıp gözükmesin diye), parmaklarının arasında (bağlayan) birçok düğmesi vardı.
Bize Yusuf b. Raşid, ona Ebu Usame, ona Süfyân, ona Eyyûb ve Hâlid, onlara Ebu Kılâbe, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Erkek, dul üzerine bakire bir kızla evlendiği zaman, o kızın yanında yedi gün kalır, sonra hanımları arasında nöbet taksimi yapar. Bakire üzerine dul bir kadınla evlendiği zaman ise, o dulun yanında üç gün kalır, sonra nöbet taksimi yapar. Sünnet olan budur.
Ebu Kılâbe der ki: Eğer isteseydim, “Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti” derdim.
Abdurrazzâk der ki: Bize Sufyân, ona da Eyyûb ve Hâlid'in rivayetinde Halid “Eğer isteseydim, 'Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti' derdim” ifadesini kullanmıştır.
Bize Musa b. İsmail, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etti:
Hz. Ömer satılmakta olan siyerâ elbisesi denilen ibrişimle karışık alaca kumaştan bir takım elbise gördü ve “Yâ Rasulallah! Keski bunu satın alsan da sana geldikleri zaman elçiler için ve cumua günleri giysen!” dedi. Hz. Peygamber: “Bunu ancak âhiretten nasibi olmayan kimse giyer!” dedi. Bundan bir müddet sonra Hz. Peygamber (sav), Ömer’e ibrişimle karışık alaca kumaştan yapılmış (siyerâ) bir takım elbise gönderdi ve giydirdi. Bunun üzerine Ömer “(Yâ Rasulallah!) Bunu bana verdin ama ben senden (bu ipekli kumaş hakkında) daha önce söylediğin o sözleri söylerken işitmişimdir” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Ben bunu sana (giymen için değil) ancak satman veya başka birisine (yani bir kadına) giydirmen için göndermişimdir” dedi
Açıklama: Rivayeti Asilî ve Ebî Zer ravileri فكسا şeklinde ها zamirini hazfederek nakletmişlerdir. hz. Ömer'in anne bir kardeşi veya süt anne sebebiyle kardeşi Osman b. Hakim'e bu kumaşı hediye ettiği nakedilmektedir. kastallânî, Ahmed b. Muhammed, İrşâdü's-sâri li şerhi sahihi'l-Buhârî, (Mısır: Matabaatü'l-kübra el-Emiriyye, 1323), 4/359.
Bana Muhammed, ona Vekî, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir:
"Rasûlullah (sav), Zübeyr b. el-Avvâm ile Abdurrahmân b. Avf'a, ciltlerindeki kaşıntı ve tahriş sebebiyle ipek elbise giymelerine ruhsat verdi."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Saîd, ona Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir:
Ben, Peygamber'e (sav) karşı birbirine yardım eden iki kadının kim olduğunu, Ömer'e sormak isteyerek tam bir sene bekledim, ama heybetinden çekinerek soramadım. Nihayet bir gün bir konaklama esnasında bineğinden indi ve ihtiyaç gidermek için erâk ağaçlarının arasına girdi. Çıkınca ben bunu kendisine sordum. O da “Âişe ile Hafsa” dedi, sonra şöyle devam etti:
Bizler Cahiliye devrinde kadınlara bir değer vermezdik. İslâm gelip de Allah onlar hakkında ayet indirince bizler de işlerimize müdahale ettirmeden, onların üzerimizde hakkı olduğunu düşündük. Bir gün hanımımla aramda bir tartışma oldu ve o bana ağır sözler kullandı. Bunun üzerine ben ona “sınırını bil ve haddini aşma” dedim. O da “sen bunu söylüyorsun ama kızın Peygamber'i (sav) üzüyor” dedi. Bunun üzerine ben Hafsa'ya gelip “seni uyarıyorum, Allah'a ve Rasulü'ne sakın isyan etme” dedim ve Peygamber'i üzme konusunda önce ona öğüt verdim, sonra Ümmü Seleme'ye gittim, ona da Hafsa'ya söylediğimi söyledim. Ümmü Seleme “sana hayret ediyorum ey Ömer, bizim işlerimize karışıyorsun. Şimdi de hiçbir şey kalmadı da Rasulullah (sav) ile hanımları arasına mı giriyorsun?” dedi ve bunu tekrar tekrar söyledi.
Ensâr'dan bir adam vardı. O Rasulullah'ın (sav) meclisinden uzakta olduğu zaman ben Rasulullah'ın meclisinde bulunur ve orada olan ne varsa gelip ona bildirirdim. Ben Rasulullah'ın meclisinde bulunamadığım zaman da o hazır bulunur ve Rasulullah'ın meclisinde olan ne varsa gelip bana aktarırdı. O sıralarda Şam'daki Gassân Meliki hariç, Rasulullah'ın etrafında bulunanlarla ilişkileri düzgündü. Biz Gassân Melik'inin bize gelip saldırmasından korkuyorduk. Derken bir gün Ensârî komşumun “bir olay oldu” diyerek geldiğini gördüm. Ona “ne oldu? Gassânîler mi saldırdı?” dedim. Ensârî “undan daha büyük bir olay oldu, Rasulullah (sav) eşlerini boşamış” dedi.
Ben hemen geldim, bir de gördüm ki, kadınların odalarının hepsinde bir ağlama sesi var. Peygamber (sav) ise biraz yüksekçe seki şeklindeki odasına çekilmiş, kapısında da siyahî hizmetçisi duruyor. Onun yanına gelip “içeri girmem için, izin isteyiver” dedim. Peygamber (sav) bana izin verdi, yanına girdim, ve gördüm ki Peygamber (sav) bir hasır üzerinde yatıyor, yattığı hasırın izleri yan tarafına çıkmıştı. Başının altında içi lif dolu meşin bir yastık vardı. İçeride asılmış birkaç tane tabaklanmamış hayvan derisi ile deri tabaklamakta kullanılan bir miktar karaz ağacı yaprağı vardı. Ben Rasulullah'a, Hafsa ile Ümmü Seleme'ye söylediklerimi ve Ümmü Seleme'nin bana verdiği cevabı aktardım. Rasulullah güldü. Kendi o yüksekçe odasında yirmi dokuz gece kaldı, sonra eşlerinin yanına döndü.