11727 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Abdullah b. Zem'a şöyle demiştir: Rasulullah (sav), bir kimseye vücudundan çıkan herhangi bir şeyden dolayı gülünmesini yasakladı ve şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz niçin kadınını, erkek deveyi döver gibi döver?"
Süfyan es-Sevri, Vüheyb, Ebu Muaviye Hişam'dan (deve döver gibi lafzı yerine) "köle döver gibi" lafzıyla rivayet etmişlerdir.
Bize Abdurrahman b. Vâkıd Ebu Müslim es-Sa'dî, ona Velîd b. Müslim, ona Züheyr b. Muhammed, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) ashabının yanına çıktı ve onlara Rahmân Suresini başından sonuna kadar okudu, Sahabe de sessiz kaldı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ben bu sureyi, Cin gecesinde cinlere okudum, onlar ise sizin verdiğiniz karşılıktan daha güzel bir karşılık verdiler. Ben 'Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?' ayetini her okuduğumda, onlar 'Rabbimiz! Senin hiçbir nimetine karşı yalan söylemeyiz. Hamd Sana mahsustur' dediler."
Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis garîbdir. Onu sadece Velîd b. Müslim’in, Züheyr b. Muhammed’den rivayeti olarak biliyoruz.
Ahmed b. Hanbel der ki: Şam’da kendisinden hadis rivayet edilen Züheyr b. Muhammed ile Irak’ta kendisinden rivayet edilen Züheyr b. Muhammed aynı kişi değil gibi. Sanki, kendisinden münker hadis rivayet ettikleri için ismini ters yüz ettikleri başka bir kişidir.
Muhammed b. İsmail el-Buhârî der ki: Şam ehli, Züheyr b. Muhammed’den münker rivayetler nakleder, Irak ehli ise ondan makul ve yakın (muteber) rivayetler nakleder.
Bize Yahya b. Talha el-Yerbûî el-Kûfî, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Humeyd, ona da Enes, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Allah yolunda öldürülmek, bütün günahlar için keffarettir. Cebrâîl 'Borç hariç' diye uyarınca, Nebî (sav) de 'Borç hariç' buyurdu."
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu konuda Kâ'b b. Ucra, Câbir, Ebu Hureyre ve Ebu Katâde'den de hadis nakledilmiştir. Bu, garîb bir hadis (olup) onu sadece Ebu Bekir'in bu râvi (Humeyd) vasıtasıyla naklettiği hadisten biliyoruz. Muhammed b. İsmail (el-Buhârî'ye) bu hadis hakkında sordum, ancak onu bilemedi ve 'Zannadersem (Yahya b. Talha), Humeyd'in Enes vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği 'Cennet ehlinden olup da dünyaya dönmenin kendisini mutlu edeceği tek kişi ancak şehitlerdir' hadisini rivayet etmek istemiş (ancak yanlışlıkla bu hadisi nakletmiştir)' dedi.
Bize Kuteybe, ona İbn Lehîa, ona Atâ b. Dînâr, ona Ebu Yezîd el-Havlânî, ona Fedâle b. Ubeyd, ona da Ömer b. Hattâb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Şehitler dört sınıftır. Biri, imanı sağlam olup, düşmanla karşılaştığında öldürülünceye dek Allah'a karşı sadakatini koruyan mümindir. Kıyamet günü insanlar gözlerini kaldırıp bu şehide işte şöyle bakacaklardır buyurdu ve başını o kadar kaldırdı ki, başındaki takkesi düşüverdi. (Râvilerden biri, hocasının bununla Hz. Ömer'in takkesini mi yoksa Nebî'nin (sav) takkesini mi kastettiğini tam bilemediğini söylemiştir.) Diğeri, imanı sağlam olup, düşmanla karşılaştığında kendisine kör bir ok isabet eden ve şehid olan ama sanki derisine muz ağacının dikeni batmış da (çok hafif) ürkmüş gibi davranan mümindir. Bu, ikinci derecedeki şehittir. Bir diğeri, günahıyla sevabıyla yaşayıp da düşmanla karşılaşan ve öldürülünceye dek Allah'a karşı sadakatini koruyan mümindir. Bu da üçüncü derecedeki şehittir. Sonuncusu da, çokça günah işleyip kendine yazık eden, düşmanla karşılaştığında ise öldürülünceye kadar Allah'a karşı sadakatini koruyan mümindir. Bu da dördüncü derecedeki şehittir."
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadis olup, bu hadisi sadece Atâ b. Dînâr rivayeti ile bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail (el-Buhârî) 'Bu hadisi Said b. Ebu Eyyûb, Atâ b. Dînâr vasıtasıyla Havlânlı hocalardan rivayet etmiş ve senedde Ebu Yezid'i zikretmemiştir' demiştir. Ayrıca Atâ b. Dînâr'ın, hadisinde problem olmayan bir râvi olduğunu belirtmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yezid b. Harun, ona Asım b. Muhammed b. Zeyd, ona babası, ona da İbn Ömer (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) Mina'da "Bu gün hangi gündür biliyor musunuz" diye sordu. Sahabiler: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir!' dediler. Rasulullah (sav): "Bu gün (Allah'ın savaşı) haram (kıldığı) bir gündür. Bu belde hangi beldedir biliyor musnuz?" buyurdu. Sahabiler: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dediler. Rasulullah (sav): "Bu haram kılınmış olan bir beldedir. Bu hangi aydır biliyor musunuz?" dedi. Sahabilier: 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dediler. Rasulullah (sav): "Bu haram kılınan bir aydır" buyurdu ve sözüne şöyle devam etti: "Allah, tıpkı bu ayınızı, bu beldenizi ve bu gününüzü haram kıldığı gibi, kanlarınızı, mallarınızı ve namuslarınızı da birbirinize haram kılmıştır" buyurdu.