11727 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Sa’id, ona Leys, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Misver b. Mahreme (r. anhümâ) şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber birçok kaftan dağıtmıştı ama bunlardan babam Mahreme’ye birşey vermemişti. Mahreme bana 'Yavrucuğum! Haydi beraberce Hz. Peygamber'e gidelim' dedi. Babamla beraber gittim. Babam bana "Eve gir, Hz. Peygamber'i bana çağır-" dedi.
Misver sözlerine şöyle devam etti: Hz. Peygamber'i babam için çağırdım. Hz. Peygamber bu elbiselerden bir elbise omuzunda olduğu halde babamın yanına çıktı ve "Bunu senin için ayırdık" dedi.
Misver dedi ki: Babam kaftana (sevinçle) baktı ve "Mahreme razı oldu" dedi.
Açıklama: İbn Tin son kısmı ve Mahreme şöyle dedi: "Mahreme razı oldu." Kastallânî, Ahmed b. Muhammed, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi Buhârî, Mısır: el-Matbaatu'l-emiriyyetü'l-kübrâ, 1323), 4/351.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Yiğitlik güreşte pehlivanlıkla değildir. Asıl yiğit öfkeli anında kendine sahip olandır."
Bize Abdân (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Yunus (b. Yezid)(T);
Bize Leys b. Sa'd, ona Yunus (b. Yezid), ona İbn Şihâb, ona da (Abdurrahman) b. Ka'b b. Malik, Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Babam (Abdullah b. Amr) Uhud günü şehit oldu. Bir süre sonra alacaklıları haklarını istemekte ısrar ettiler. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) geldim ve durumu ona anlattım. Rasulullah (sav) alacaklılardan, hurmalığın olan mahsulünü kabul etmelerini ve babama da geride kalan haklarını helal etmelerini istedi. Fakat alacaklılar bu teklifi kabul etmediler. Rasulullah (sav) da onlara hurmalığımı vermedi ve onlar için mahsulünü de kestirmedi. Bana dönüp 'Yarın kuşluk vakti sana geleceğim' buyurdu. Ertesi günü sabah olunca, kuşluk vakti geldi, hurmalıkta dolaştı, mahsul için bereket duasında bulundu. Sonra da ben bahçenin mahsulünü topladım. Onunla alacaklıların haklarını tas tamam verdiğim gibi, bize de geriye bir şeyler kaldı. Sonra Rasulullah'a (sav) geldim, oturuyordu. Ona olanları haber verdiğimde, yanında oturmakta olan Hz. Ömer'e 'Ey Ömer! Cabir'in söylediğine kulak ver' buyurdu. Hz. Ömer de 'Biz zaten senin Allah’ın Rasulü olduğunu biliyoruz. Vallahi, sen muhakkak Allah’ın peygamberisin!' diye cevap verdi."
Bize el-Mekkî (Muhammed b. Ziyâd), ona Cafer b. Abdullah; (T) Bize Muhammed b. Ziyâd, ona Muhammed b. Cafer, ona Abdullah b. Said, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlı kölesi Salim Ebu Nadr, ona Büsr b. Said, ona Zeyd b. Sabit (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) mescitte hurma yaprağından yahut hasırdan bir odacık yaptı. Rasulullah (sav) çıkıp o odacığın içinde namaz kılıyordu. Bazı adamlar da Rasulullah'a (sav) tabi oldular ve gelip namazında ona uydular. Sonra bir gece yine geldiler ve (namaz için) orada hazır bulundular. Rasulullah (sav) ağırdan aldı ve onların yanına çıkmadı. O adamlar da seslerini yükseltip kapıya çakıl taşları attılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kızgın bir şekilde onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu:
"Sizinle birlikte bu namazı kılmaya devam ettim. Fakat bu namazın (teravih) sizin üzerinize farz kılınacağını düşündüm. Bundan dolayı sizler bu namazınızı evlerinizde kılınız. Çünkü kişinin namazının en hayırlısı farz namazlar dışında kendi evinde kıldığı namazdır." buyurdu.