Giriş

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Misafir bir gün izzet ve ikramla ağırlanır. Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır. Misafirin ev sahibini sıkana kadar misafirliği uzatması, helal değildir."
Bize İsmail, ona Mâlik benzer bir hadisi nakletmiş ve şu ifadeyi ilave etmiştir: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin yahut sussun."


Açıklama: Hadiste geçen "câize" kelimesi, misafire özel olarak hazırlanan hediye (câize) mahiyetindeki bir gün ve bir gecelik yemek/ikram anlamına gelir.

    Öneri Formu
20795 B006135 Buhari, Edeb, 85

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Muharib, ona da Cabir b. Abdullah (r. anhümâ) şöyle demiştir:

"Bir yolculuk esnasında Hz. Peygamber'e (sav) bir deve sattım. Medine'ye geldiğimizde 'Mescide gel ve iki rekat namaz kıl' buyurdu. Sonra bana bedelini tarttı. Şu‘be der ki: Zannederim bana bedelini tarttı ve fazla da verdi. Bu fazla ödemenin bir kısmı, Harre Vakasında, Şamlılar onu yağmalayana kadar, bende duruyordu."


    Öneri Formu
20787 B002604 Buhari, Hibe, 23

Bize Kuteybe b. Said (es-Sekafî), ona Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Ebu Hazim (Seleme b. Dînar), ona da Sehl b. Sa'd (es-Sâidî) (ra) şunu rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (sav) bir içecek getirildi. Hz. Peygamber (sav) ondan biraz içti. Bu esnada sağında bir delikanlı, solunda da yaşlılar vardı. Delikanlıya, "(İçeceğin kalanını) onlara vermem için bana müsaade eder misin?" dedi. Delikanlı, Hayır. Vallahi, sizden gelen nasibim konusunda hiç kimseyi kendime tercih etmem! diye karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) içeceği hemen delikanlının eline bırakıverdi.


    Öneri Formu
20789 B002605 Buhari, Hibe, 23

Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zubeyr, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir:

Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mal­larını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esir­leri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu:

"Bu kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muva­fakat işinizi bize arz etsin" buyurdu.

İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
İbn Şihâb der ki: Hevâzin esirleri konusunda bana ulaşan bilgi budur.


    Öneri Formu
20797 B002608 Buhari, Hibe, 24


    Öneri Formu
20784 B002603 Buhari, Hibe, 23

Bize Abdullah b. Abdülvehhâb, ona İbn Uleyye, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber’e (sav) dîbâc kumaşından altın düğmeli birçok kaftan hediye edilmişti. Hz. Peygamber, bu kaftanları sahabilerinden bazıları arasında taksim etti. Ve onlardan birini Mahrame için ayırdı. Mahrame yanına gelince "Bunu senin için sakladım" dedi.
Ravi Eyyûb kendi elbisesiyle işaret edip “Hz. Peygamber bu sözü söylerken kaftanı Mahrame'ye böyle gösteriyordu. Mahrame'nin huyunda bir sertlik vardı” demiştir.
Bu hadîsi Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan rivayet etti. Hâtim b. Verdân da şöyle dedi: Bize Eyyûb’un İbn Ebu Muleyke’den nakline göre Misver rivayetine şu cümle ile başlamıştır: "Hz. Peygamber'e (sav) birçok kaftan gelmişti."


Açıklama: Hz. Peygamber'in Mahreme'ye bu özel muamelesinin sebebi onun huysuzluğunu idare etmek istemesi bu konuda bazı kişleri idare etmenin de sadaka olduğunu ifade yanında uygulaması ile sert ve şiddet yerine yumuşak muamele ve sözlerle onu kazanmanın yolunu bize öğretmektedir. İbn Battal, Ebu'l-Huseyn Ali b. Halef b. Abdilmelik, Şerhu Sahihi'l-Buhârî, thk. Ebû Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-rüşd, 1423), 9/305.

    Öneri Formu
20785 B006132 Buhari, Edeb, 82

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz (ısırılmaz)."


    Öneri Formu
20788 B006133 Buhari, Edeb, 83

Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zubeyr, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir:

Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mal­larını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esir­leri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu:

"Bu kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muva­fakat işinizi bize arz etsin" buyurdu.

İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
İbn Şihâb der ki: Hevâzin esirleri konusunda bana ulaşan bilgi budur.


    Öneri Formu
20794 B002607 Buhari, Hibe, 24


    Öneri Formu
20791 B006134 Buhari, Edeb, 84


    Öneri Formu
20792 B002606 Buhari, Hibe, 23