11727 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülvehhab, ona Eyyûb, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Âişe (ra) şöyle rivayet etti:
Yahudiler Peygamber (sav)'e gelip: "es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)" dediler. O da: "Ve aleyküm (Sizin üzerinize de olsun)" buyurdu. Bu durum karşısında Âişe (ra): "Ölüm üzerinize olsun, Allah size lanet etsin ve size gazap etsin" dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sav): "Yavaş ol ey Âişe! Sana yumuşak davranmak düşer. Şiddet ve kötü söz söylemekten kaçın!" buyurdu. (Hz. Âişe): "Ne söylediler duymadın mı?" deyince (Hz. Peygamber) şöyle buyurdu:
"Onlara verdiğim cevabı işitmedin mi? Dolayısıyla benim onlar hakkında söylediğim kabul edilir de onların benim hakkımda söyledikleri kabul edilmez."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: عَلَيْكِ بِالرِّفْقِ ، وَإِيَّاكِ وَالْعُنْفَ أَوِ الْفُحْشَ
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etti:
Yahudiler Peygamber'e (sav) 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' diyerek selam vermişlerdi. Âişe onların bu sözünü anladı ve: 'Ölüm sizin üzerinize olsun lanet de!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Yavaş ol ey Aişe! Şüphesiz Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever." buyurdu. Âişe, 'Ey Allah'ın Nebisi, onların ne dediğini duymadınız mı?' deyince, Rasulullah (sav): 'Sen de benim onlara 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' dediğimi duymadın mı?' karşılığını verdi.
Bize Ali, ona Süfyan, ona Ebu Zinâd, ona A’rec, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:
Tufeyl b. Amr Rasulullah’a (sav) geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Devs isyan etti ve (İslam’dan) yüz çevirdi. Onlara beddua etsen ya' dedi. Oradakiler Rasulullah’ın (sav) beddua edeceğini sandılar. Lakin Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Devs’e hidayet ihsan eyle ve onları (İslam’a) getir' buyurdu.
Açıklama: İsimlerin tam hallerini parantez içinde verelim. Son "ona" dan sonra "da" eki getirelim.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülmelik b. Sabbâh, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebu Mûsâ el-Eş'arî)'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle dua ederdi:
"Rabbi'ğfir lî hatîetî ve cehli ve israfı fî emri kullihî ve mâ ente alemu bihi minni. Allâhumme'ğfir lî hatâyâye ve amdi ve cehli ve hezlî ve kullu zâlike indî. Allâhumme'ğfir lî mâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrartu ve mâ a'lentu. Ente'l-Mukaddim ve ente'l-Muahhır. Ve ente alâ külli şey'in kadîr.
"Rabb'im, benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimdeki israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı bağışla. Allah'ım, benim hatalarımı, kasden ya da farkına varmadan işlediklerimi, şakalarımı, kısacası bende bulunan tüm günahlarımı bağışla. Allah'ım, önceden yaptığım ya da daha sonra yapacağım, gizlediğim ya da açığa vurduğum bütün günahlarımı Sen bağışla. Öne geçiren de Sensin, arkaya bırakan da. Sen her şeye gücü yetensin."
Ubeydullah b. Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Ebu İshâk, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebû Musa), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Übeydullah b. Abdülhamid, ona Ebu İshak, ona Ebu Bekir b. Ebu Musa ve Ebu Burde, onlara da -sanırım- Ebu Musa el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle dua ederdi:
"Allâhumme'ğfir lî hatîetî ve cehli ve isrâfi fî emri ve mâ ente a'lemu bihî minni. Allâhumme'ğfir lî hezlî ve ciddî ve hatâye ve amdî ve kullu zâlike indî."
"Allahım, benim günahımı, bilgisizliğimi, işimdeki israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun bütün kusurlarımı bağışla. Allahım, benim şakadan ya da cidden yaptıklarımı, hatamı ve kasden işlediğim günahımı, kısacası bende bulunan bütün kusurları bağışla."