11627 Kayıt Bulundu.
Bize İshak el-Vâsıtî, ona Halid, ona Cüreyrî, ona İbn Büreyde, ona Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) üç defa:
"Her ezan ile kamet arasında dileyen kimse için bir namaz vardır" buyurdu.
Açıklama: Bu hadis, ezan ile kamet arasında dileyenlerin nafile namaz kılabileceğini ifade etmektedir. Hz. Peygamber (sav) bu vakitlerde namaz kılmanın caiz olduğunu belirterek, isteyen kişinin ezan ve kamet arasında dilediği nafile namazı kılabileceğini belirtmiştir. Bütün namazları kapsayan bu hükümden, sadece cuma günü Cuma namazı istisna edilmiştir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nafi', ona Abdullah b. Ömer, ona da Hafsa şöyle demiştir:
"Müezzin sabahı beklediğinde, sabah da olmaya başladığında Hz. Peygamber (sav) farz namaz için kamet getirilmeden önce iki rekat kısa bir namaz kılardı."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Abdullah b. Dinar, ona da Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bilal, ezanı gece okuyor. Siz, İbn Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yeyip içmeye devam ediniz."
Bize İshak, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe; (T)
Bize Nafi', ona da İbn Ömer şöyle demiştir; (T)
Bize Yusuf b. İsa el-Mervezî, ona Fadl, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir:
"Bilal, ezanı gece okuyor. Siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yeyip içmeye devam ediniz."
Açıklama: Bilal'in (ra) geceleyin ezan okuması sabahın yaklaştığını bildirmek içindir. Böylelikle teheccüd namazı kılan namazını bitirip uyuma imkanı bulsun da, sabah namazına dinç bir şekilde kalksın, uyuyan da uyanarak teheccüd namazı kılsın, sahur yemeğini yesin veya ihtiyacı varsa guslünü alsın.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona Mansur ve A'meş, onlara Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir:
Bir adam Kinde mevkiinde konuşurken “Kıyamet günü bir duman gelecek, kâfir ve münafıkların kulaklarını sağır, gözlerini kör edecek, müminlere de yalnız nezle hastalığı şeklinde tesir edecek” dedi. Biz de (bu sözlerden) korkup hemen İbn Mesûd'un yanına geldik. İbn Mesûd bir şeye yaslanmış hâlde istirahat ediyordu. Bu sözü işitince öfkelendi, hemen toparlanıp oturdu ve “kişi bildiğini söylesin, bilmediği şey hakkında da 'Allah en bilendir' desin. Çünkü insanın bilmediği bir şey hakkında 'bilmiyorum' demesi de ilimden bir türüdür. Allah, Peygamber'ine "De ki: Tebliğim karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik de taslamıyorum" (Sâd, 86) buyurmuştur.”
“(Duman meselesine gelince) Kureyş müşrikleri İslâm Dinini kabulde ağır davranıp geri kaldılar, bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ım Yusuf Peygamber'in kavmi aleyhine verdiğin yedi kıtlık yılı gibi, Kureyş'e de yedi yıl yokluk vererek bana yardım et!" diye dua etti. Hemen ardından Kureyş'i öyle şiddetli bir kıtlık yakaladı ki, birçokları bu kıtlık içinde açlıktan helak oldu. Ölü etleri ve kemikleri yediler. Aç olan kişi yerle gök arasındaki hava tabakasını duman şekli gibi görüyordu. Bu çok ciddî ve şiddetli hâl üzerine Ebu Sufyân, Hz. Peygamber'e geldi ve “ey Muhammed, sen bize gelmiş hısımlarla ilgilenmeyi emrediyorsun, ama kavmin ise açlıktan helak oldu. Artık onlar için dua et” dedi. İbn Mesûd bu sözlerin ardından şu ayetleri okudu: "Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azaptır. O gün insanlar 'Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz' derler. Onlar nerede, öğüt almak nerede? Halbuki onlara her şeyi açıkça bildiren bir peygamber gelmişti. Fakat onlar peygamberden yüz çevirmiş, 'Bu, kendisine belletilmiş delinin biri' demişlerdi. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhân, 10-15).”
“(Kindeli'nin dediği gibi olsaydı) Ahiret azabı bir kere geldikten sonra tekrar kaldırılır mıydı? Kureyş müşrikleri sonra yine şirklerine döndüler. Bu dönekliğin cezasını Allah "Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız." (Duhân, 16) ayetinde bildirmiştir. Bu intikam günü, Bedir günüdür. (Furkân, 77. ayette geçen) "Lizâmen" ifadesi de Bedir günüdür. "Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir." (Rûm, 1-4) (ayetlerinde geçen) Rumların galibiyeti de (gelecek kalıbıyla verildiği halde) olmuş bitmiştir.”
Bize İshak, ona Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu, ona amcası (İbn Şihâb), ona Urve, ona da Peygamber'in eşi Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir:
Rasulullah (sav), mümin kadınlardan kendisine hicret edip gelenleri Yüce Allah'ın "Ey Peygamber, inanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir" (Mümtehine, 12) ayeti gereğince imtihan ederdi:
Urve der ki: Âişe şöyle dedi: Mümin kadınlardan bu ayetteki şartları kabul eden kadına Rasulullah (sav) "biatini kabul ettim" derdi. Allah'a yemin ederim ki, biat esansında Rasulullah'ın eli, hiçbir kadının eline dokunmamıştır. Rasulullah'ın (sav) kadınlarla biati "ben bu şartlarla senin biatini kabul ettim" demesiyle gerçekleşirdi.
Yunus, Ma'mer ve Abdurrahman b. İshak, Zührî'den yaptıkları rivayetle, İbn Şihâb'ın kardeşinin oğluna, mutabaat etmişlerdir.
İshak b. Râşid der ki: Zuhrî bu hadisi Urve ve Amra'dan rivayet etmiştir.
Bize İshak, ona Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihâb'ın kardeşinin oğlu, ona amcası (İbn Şihâb), ona Urve, ona da Peygamber'in eşi Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir:
Rasulullah (sav), mümin kadınlardan kendisine hicret edip gelenleri Yüce Allah'ın "Ey Peygamber, inanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir" (Mümtehine, 12) ayeti gereğince imtihan ederdi:
Urve der ki: Âişe şöyle dedi: Mümin kadınlardan bu ayetteki şartları kabul eden kadına Rasulullah (sav) "biatini kabul ettim" derdi. Allah'a yemin ederim ki, biat esansında Rasulullah'ın eli, hiçbir kadının eline dokunmamıştır. Rasulullah'ın (sav) kadınlarla biati "ben bu şartlarla senin biatini kabul ettim" demesiyle gerçekleşirdi.
Yunus, Ma'mer ve Abdurrahman b. İshak, Zührî'den yaptıkları rivayetle, İbn Şihâb'ın kardeşinin oğluna, mutabaat etmişlerdir.
İshak b. Râşid der ki: Zuhrî bu hadisi Urve ve Amra'dan rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta' vardır.