11627 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona da İbn Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) Hayber gazvesinde şöyle buyurmuştur:
"Kim şu bitkiden -yani sarımsaktan- yemiş ise sakın mescidimize yaklaşmasın!"
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona da Atâ'nın rivayet ettiğine göre Cabir b. Abdullah şöyle demiştir:
Peygamber (sav) sarmısağı kast ederek: "Kim şu bitkiden yediyse mescitlerimize gelip aramıza karışmasın!" buyurdu.
Ben (Atâ b. Ebu Rebah): 'Acaba bununla neyi kastetmişti?', dedim. O (Câbir): 'Kanaatimce olsa olsa çiğ sarmısağı kastetmiştir' dedi.
Mahled b. Yezid'in naklettiğine göre İbn Cüreyc burada 'kanaatimce olsa olsa kötü kokusunu kastetmiştir' diye rivayet etmiştir.
Ahmed b. Salih'in İbn Vehb'den yaptığı rivayette Hz. Peygamber'e (sav) (bir tencere getirildi ifadesinin yerine) bir tabak getirildi, denilmiştir. İbn Vehb: 'Yani içinde yeşillik bulunan bir tabak demek istiyor' demiştir.
Leys ve Ebu Safvan ise Yunus'tan naklettikleri rivayetlerinde tencereden bahsedilen kısmı zikretmemişlerdir. Binaenaleyh bu sözler ez-Zührî'ye mi aittir yoksa hadisin parçası mıdır, bilemiyorum.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona da Abdülaziz şöyle demitir:
Bir adam Enes'e: 'Sen, Rasulullah'ın (sav) sarımsak hakkında ne söylediğini duydun mu?' diye sorunca Enes şöyle demiştir: Rasullulah (sav) şöyle buyurdu: "Kim bu bitkiden yemiş ise bize yaklaşmasın yahut bizimle birlikte namaz kılmasın."
Bize Said b. Ufeyr, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim sarımsak veya soğan yerse bizden -veya mescidimizden- uzak dursun ve evinde otursun."
Nebi'ye (sav) içinde taze bakliyat olan bir tencere getirildi, fakat yemeğin kokusu hoşuna gitmedi. İçinde ne var diye sorunca taze bakliyat (sarmısak) bulunduğu kendisine söylendi. Bunun üzerine yanında bulunanlardan birini işaret ederek "yemeği ona verin" buyurdu. Adamın yemekten çekindiğini görünce de "Ye! Ben (yemiyorum çünkü) senin görüşmediklerinle görüşüyorum" buyurdu.
Ahmed b. Salih'in İbn Vehb'den yaptığı rivayette (tencere anlamına gelen "kıdr" kelimesi yerine, tabak anlamına gelen "bedr" lafzı yer almaktadır. İbn Vehb "bedr kelimesiyle, içinde sebzeler olan tabak kastedilmektedir" demiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona da Küreyb, İbn Abbas’ın şöyle anlattığını rivayet etti:
"Bir gece Hz. Peygamber'in (sav) zevcesi teyzem Meymûne’nin evinde kaldım. Rasûl-i Ekrem (sav) yatıp uyudu. Gecenin bir kısmı geçince kalktı. Asılı duran küçük bir tulumdan hafif bir abdest aldı. -Ravi Amr b. Dinar, Rasulullah’ın (sav) bu abdesti pek hafif (abdest organlarını çok ovalamadan) ve az (bir kereden fazla yıkamadan) aldığını söyledi.- Rasûl-i Ekrem (sav) daha sonra kalkıp namaza durdu. Ben de kalktım ve O'nun aldığı abdest gibi bir abdest aldım. Sonra geldim ve Hz. Peygamber'in (sav) sol tarafında namaza durdum. Peygamber Efendimiz (sav) benim yerimi değiştirdi, beni sağ tarafına durdurdu. Sonra Allah'ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra yan üstü yatıp uyudu, hatta horladı. Nihayet birisi gelip O'na namaz vaktini haber verdi. Resûl-i Ekrem (sav) kalktı, onunla beraber namaza gitti ve abdest almadan namaz kıldırdı."
(Süfyan dedi ki:) Biz Amr b. Dinar'a “İnsanlar, Hz. Peygamber’in (sav) gözleri uyur, amma kalbi uyumaz diyorlar (ne dersin?)” diye sorduk. Amr, “Ben Ubeyd b. Umeyr'in, Peygamberlerin rüyaları vahiydir” dediğini duydum. Ubeyd daha sonra da "Ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm" (es-Saffât 37/ 102) meâlindeki âyeti okudu.
Açıklama: Sütre: Namaz kılarken önünden geçilmesini engellemek için konan veya bu amaçla kendisine yönelinen engel anlamında fıkıh terimi.