11647 Kayıt Bulundu.
Bana Abdüa'lâ b. Hammâd, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, ona Katâde, ona Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rı'l, Zekvân, Usayya ve Benû Lıhyân kabileleri düşmana karşı Allah Rasulü'nden yardım istediler. Rasulullah (sav) da onlara Ensar'dan, sürekli Kur'an okumak ve okutmakla meşgul olan, kendilerine o zaman Kurrâ adını verdiğimiz, gündüzleri odun toplayıp geceleyin namaz kılan Suffa ehlinden yetmiş kişi ile yardım etti. Bunlar Maûne Kuyusu başına varınca, o kabileler ihanet ederek (bu yetmiş kişiyi öldürdüler). Haber Hz. Peygamber'e (sav) ulaştı. Bunun üzerine Peygamber (sav) bir ay sabah namazında Arap kabilelerinden olan Rı'l, Zekvân, Usayya ve Benû Lıhyân kabilelerine beddua ederek kunût yaptı.
Enes der ki: Biz Kur'an'da bu şehitler hakkında (بَلِّغُوا عَنَّا قَوْمَنَا ، أَنَّا لَقِينَا رَبَّنَا ، فَرَضِىَ عَنَّا وَأَرْضَانَا ) "Bizden iletin kavmimize, bizler kavuştuk Rabbimize, O bizden hoşnut oldu, biz de Rabbimizden" ayetini okurduk.
Katâde Enes b. Mâlik'ten şöyle rivayet etmiştir: Allah Rasulü bir ay boyunca sabah namazında Arap kabilelerinden olan Rı'l, Zekvân, Usayya, Benû Lıhyân kabilelerine beddua ederek kunût yaptı.
Bize Halîfe, ona İbn Zuray, ona Saîd, ona Katâde, ona da Enes bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve Halife rivayetinde şu eklemeyi yapmıştır: Ensar'dan olan bu yetmiş kişi Maûne Kuyusu mevkiinde toptan öldürüldüler. Onlar hakkında kitabı (yani Kur'ân'da yazılı olan ayeti) okuduk.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Halîfe b. Hayyât arasında inkıta vardır. Şerhlerde (بَلِّغُوا عَنَّا قَوْمَنَا ، أَنَّا لَقِينَا رَبَّنَا ، فَرَضِىَ عَنَّا وَأَرْضَانَا ) ifadesinin metni sonradan kaldırılmış ayet olduğu ifade edilmektedir. Nesh için bkz. TDV İslam Ansiklopedisi "Nesh" maddesi.
Bize Hennâd, ona Abde ve el-Muhâribî, onlara Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kim inanarak ve karşılığını (Allah'tan) bekleyerek Ramazan ayında oruç tutar (gecelerini de) ibadet ile geçirirse geçmiş günahları bağışlanır. Kim de inanarak ve karşılığını (Allah'tan) bekleyerek Kadir gecesini ibadet ile geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Bekir b. Ayyâş'ın rivayet ettiği Ebu Hureyre hadisi garîb olup onu, sadece Ebu Bekir b. Ayyâş'ın, el-A'meş'ten, onun Ebu Sâlih'ten, onun da Ebu Hureyre'den rivayeti ile bilmekteyiz. Bu hadis hakkında Muhammed b. İsmail'e (el-Buhârî'ye) sordum. O, 'bize Hasan b. Rabî', ona Ebu Ahvas, ona el-A'meş, ona da Mücâhid, 'Ramazan ayının ilk gecesi olduğunda' sözünü nakletti' deyip hadisin (kalanını) zikretmiştir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), 'bu (hadis), bana göre Ebu Bekir b. Ayyâş'ın rivayet ettiği hadisten daha sahihtir' demiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman şöyle rivayet etmiştir:
(Uhud Savaşında) bazı günler Hz. Peygamber ile birlikte savaşan Talha ve Sa'd dışında kimse kalmamıştı.
(Bu bilgi) O ikisinin (Talha ile Sa'd'ın) hadislerinden aktarılmıştır.
Bize Heysem b. Hârice, ona Hafs b. Meysere, ona Hişâm b. Urve, 0na babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha)şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girmiştir.
Ebu Usâme ve Vuheyb Hafs "Kedâ" lâfzında İbn Meysere'ye mutâbaat etmiştir.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir:
Kardeşim Hafsa'nın yanına girdim, (yıkandığı için hala) saç örgülerinden su damlıyordu. Ona "İnsanların sorunu (Ali ile Muaviye'nin arasındaki hilafet kavgası) gördüğün gibi. Benimse idarecilikten nasibim yok. (bu yüzden hakem toplantısına katılmayacağım)" dedim. Hafsa "toplantılara katıl. Çünkü insanlar senin tavrını izliyorlar. katılmamanı muhalefet olarak algılamalarından çekiniyorum" dedi ve kardeşi İbn Ömer'i toplantıya gitmeye razı edene kadar ısrar etti.
Toplantı bitip insanlar dağılınca Muaviye (kendisini halife varsayarak) kürsüye çıkıp insanlara hitap etti ve (Abdullah b. Ömer'i kast ederek) "bu (halife seçimi) konusunda bir diyeceği olan ve ortaya çıksın. Zira biz hilafete hem ondan hem de babasından daha fazla hak sahibiyiz" dedi. Habib b. Mesleme, İbn Ömer'e "Muaviye'ye cevap vermedin mi?" dedi. İbn Ömer "Hemen maşlahımın bağını çözüp ona 'sana ve babana karşı savaşan (Ali) halifelik işine senden daha lâyıktır' diyeyim istedim ama toplumu ayrılığa düşürecek, kan dökmeye yol açacak ve amacı dışında yorumlanacak bir söz söylemekten çekindim ve Allah'ın sabreden kuluna hazırladığı mükâfatını düşündüm ( de Muaviye'ye karşılık vermedim)." dedi. Bunun üzerine Habib "sen bir fitneden uzak durmuş ve fenalıktan korunmuşsun" dedi.
Mahmud, Abdurrazzak'tan yaptığı rivayetinde "nesvâtuha" kelimesi "nevsâtuha" şeklinde söylemiştir.