11627 Kayıt Bulundu.
Bize Yusuf b. Raşid, ona Ebu Usame, ona Süfyân, ona Eyyûb ve Hâlid, onlara Ebu Kılâbe, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Erkek, dul üzerine bakire bir kızla evlendiği zaman, o kızın yanında yedi gün kalır, sonra hanımları arasında nöbet taksimi yapar. Bakire üzerine dul bir kadınla evlendiği zaman ise, o dulun yanında üç gün kalır, sonra nöbet taksimi yapar. Sünnet olan budur.
Ebu Kılâbe der ki: Eğer isteseydim, “Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti” derdim.
Abdurrazzâk der ki: Bize Sufyân, ona da Eyyûb ve Hâlid'in rivayetinde Halid “Eğer isteseydim, 'Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti' derdim” ifadesini kullanmıştır.
Bize Amr b. Zürâre, ona İsmail, ona Eyyûb, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir:
İbn Ömer'e, karısına zina isnat eden kimsenin hükmünü sordum, şöyle dedi: Peygamber (sav), zina ithamından dolayı, Aclân oğullarından bir karı-kocayı ayırdı. Hz. Peygamber önce "Allah biliyor ya ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?" dedi. her ikisi de reddetti. Hz. Peygamber tekrar "Allah biliyor ya ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?" dedi. yine her ikisi de reddetti. bunun üzerine karı koca arasını ayırdı.
Eyyûb der ki: Amr b. Dînâr bana “gördüğüm kadarıyla bu hadiste bir şey var ki, seni onu rivayet etmiyorsun” dedi. Eyyûb (ben) de şöyle dedim: O adam Hz. Peygamber'e (sav) “benim kadındaki mihrim, malım var?” dedi. Peygamber (sav) de ona "artık senin malın yok. Eğer iddianda doğruysan, o mal karşılığında kadınla birlikte oldun. Yok eğer yalancı isen, zaten o mal senin mülkün olmaktan çok daha uzaktır" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Sufyân, ona Amr, ona da Saîd b. Cubeyr şöyle demiştir:
İbn Ömer'e, (zina isnadından dolayı) birbiriyle lanetleşen karı-kocanın hükmünü sordum, şöyle dedi: Peygamber (sav) lanetleşecek karı ile kocaya "hesabınız Allah'a aittir. Zira ikinizden biri yalan söylüyor" dedi sonra kocaya "artık senin bu kadınla hiç bir bağın yok" buyurdu. Koca “benim malım (verdiğim mehr bedeli ne olacak)?” diye sordu. Peygamber (sav) "o mal artık senin değildir. Eğer sen kadına zina isnadında doğruysan, o mal karşılığında, bu kadınla birlikte olma sana helal kılındı. Yok eğer yalancı isen, zaten o mal senin mülkün olmaktan çok daha uzaktır" buyurdu.
Sufyân der ki: Ben bu hadisi Amr'dan işitip ezberledim.
Eyyûb de der ki: Ben Saîd b. Cubeyr'den işittim, şöyle dedi: İbn Umer'e “Karısıyle lanetleşmiş kimsenin durumu nedir?” diye sordum. İbn Ömer iki parmağıyla işaret ederek -Sufyân iki parmağı işaret parmağı ile orta parmağı arasını ayırdı- şöyle dedi: Peygamber (sav) Aclân oğullarından bir karı-kocanın arasını ayırdı ve "Allah biliyor ya ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?" diye üç kere sordu.
Sufyân der ki: Ben bu hadisi Amr ibn Dinar'dan ve Eyyûb'dan sana haber verdiğim gibi ezberledim.
Bize Humeydî, ona Velîd, ona da Evzâî şöyle demiştir:
Ben Zuhrî'ye “hanımlarından hangisi Hz. Peygamber'den (sav) Allah'a sığındı?” diye sordum. Zuhrî şöyle dedi: Bana Urve, Âişe'den (r.anha) şöyle haber vermiştir: Cevn'in kızı (Umeyme), (nikah kıyıldıktan) Rasulullah'ın yanına getirildiğinde, Rasulullah (sav) ona yaklaşınca, “senden Allah'a sığınırım” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona "sen azim Allah'a sığındın, hadi ailenin yanına git" buyurdu.
Ebu Abdullah der ki: Haccâc b. Ebu Menî, ona dedesi (Ebû Menî), ona Zuhrî, ona da Urve “Âişe şöyle dedi...” diyerek bu hadisi rivayet etmiştir.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona Âişe, ona da Peygamber (sav); (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abde, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Rifâa el-Kurazî bir kadınla evlendi. Sonra da o kadını boşadı. Kadın da başka biriyle evlendi. Sonra bu kadın Peygamber'e gelip, kocasının cinsel ilişkiye giremediğini ve kocasının cinsel organın ancak elbise saçağı gibi gevşek olduğunu anlattı. Peygamber (sav) kadına "Sen ikinci kocanın balçığından tatmadıkça, kocan da senin balçığından tatmadıkça, ilk kocana dönemezsin" buyurdu
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb, onlara da Ebu Hureyre şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) mescidde iken Eslem kabilesinden bir adam geldi ve kendisini kast ederek “ey Allah'ın Rasulü, bu hayırsız adam zina etmiştir” dedi. Rasulullah (sav) ondan yüz çevirdi. Adam, Rasulullah'ın yüzünü çevirdiği tarafa geçip yine “ey Allah'ın Rasulü, bu hayırsız adam zina etmiştir” dedi. Rasulullah (sav) ondan yine yüz çevirdi. Adam yine Rasulullah'ın yüzünü çevirdiği tarafa dönüp aynı sözleri söyledi. Rasulullah yine ondan yüz çevirdi. Adam dördüncü defa olarak Rasulullah'ın yüzünü döndürdüğü tarafa dönüp aynı şeyi söyleyip dört defa kendi aleyhinde itirafta bulununca Rasulullah (sav) onu çağırdı ve "sende delilik var mı?" diye sordu. adam “hayır” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "bunu götürüp recmedin" buyurdu. O adam evlilik yapmış birisiydi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona İbn Tâvûs, ona babası (Tâvûs b. Keysân) ve Ebu Zinâd, onlara el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kadınların hayırlısı deve binen Kureyş kadınlarıdır." Diğer râvî (İbn Tâvûs) şöyle rivayet etmiştir: "Kureyş kadınlarının iyisi, çocuğa küçüklüğünde en şefkatli olanı ve elinde olan kocasının mallarını en güzel şekilde gözetenidir."
Bu hadis, Muâviye ve İbn Abbâs tarafından da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edilmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Hişam b. Yusuf, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ebu Umâme b. Sehl, ona İbn Abbas, ona Hâlid b. Velîd şöyle demiştir:
Peygamber'e (sav) kızartılmış keler eti getirildi. Peygamber (sav) ondan yemeye yeltendi, ama kendisine etin keler eti olduğu söylenmesi üzerine elini geri çekti. Hâlid “bu haram mıdır?” diye sordu. Peygamber (sav) "hayır, fakat o benim memleketimin arazisinde bulunmaz, onun için ben kendimi ondan hoşlanmıyor hissettim" buyurdu. Hâlid, Rasulullah bakıp dururken o keleri yedi.
Mâlik, İbn Şihâb'dan rivayetinde "Meşviyyin" yerine "Mahnûzin" ifadesini kullanmıştır.
Bize Amr b. Abbas, ona İbn Mehdî, ona Süfyân, ona Abdurrahman b. Kasım, ona da babası (Kasım b. Muhammed) şöyle demiştir:
Urve b. Zübeyir Âişe'ye “Hakem'in kızı Fulâne'yi görmedin mi? Kocası onu kesin olarak boşadı, o da hemen kocasının evinden çıktı” dedi. Âişe de “kadın evden çıkmakla kötü bir iş yapmıştır” dedi. Urve “Fâtıma bt. Kays'ın (boşandığı evden çıkmasına izin verildiğine dair) sözünü işitmedin mi?” dedi. Bunun üzerine Âişe “şüphesiz onun, bu hadisi dile getirmesinde bir hayır yoktur. (bu hüküm onun için özeldir)” dedi.
İbn Ebu Zinâd, Hişâm'dan, onun da babası (Urve b. Zübeyir'den) yaptığı rivayette şunu da eklemiştir: Âişe, Fâtıma bt. Kays'ı şiddetli şekilde ayıplayarak “Fâtıma ıssız bir mekândaydı. Güvenlik endişesinden dolayı Peygamber (sav) ona, taşınması için izin verdi” dedi.