11627 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Numan Ârim b. Fadl, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Yusuf b. Mâhek, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir:
Yolculuk yaptığımız bir seferde Hz. Peygamber (sav), gerimizde kaldı. (Sonradan) bize yetişti. İkindi namazının (vakti) girmiş, edâsı için az zaman kalmıştı, biz de abdest alıyorduk. Ayaklarımızı meshetmeye başladık. Hz. Peygamber (sav), yüksek bir sesle seslendi: "Ateşte yanacak şu topuklara yazık!" Bunu iki ya da üç defa söyledi.
Açıklama: Rivâyetteki "ayaklarımızı mesh ediyorduk" ifadesi; konuyla ilgili farklı rivayetlerden de istifade edilerek "mesh eder gibi az bir suyla yıkıyorduk" şeklinde yorumlanmıştır. (Aynî, Umdetü'l-Karî, II, 9)
Bize Halid b. Mahled, ona Süleyman, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurdu:
" 'Ağaçların içerisinde tıpkı müslümana benzeyen yaprağı dökülmeyen bir ağaç vardır. Onun ne olduğunu bana söyleyin.' Bunun üzerine insanlar çöldeki ağaçları saymaya başlamışlardı. (Hadisin ravisi) Abdullah b. Ömer devamla şöyle söylemiştir: 'Ben kendi kendime o ağacın hurma ağacı olduğu bilsem de utancımnda söyleyemedim.' Bunun üzerinde oradakiler: 'Ey Allah'ın Resûlü onun ne olduğunu bize sen söyle' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu 'O hurma ağacıdır'."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said el-Makburî, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona da Enes b. Mâlik şöyle nakletmiştir:
Hz. Peygamber (sav) ile birlikte mescitte oturuyorduk. Devenin üzerinde bir adam geldi, devesini mescitte çöktürdü, sonra da onu bağladı. Ardından 'Muhammed hanginizdir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) sahabileri arasında dayanmış oturuyordu. 'İşte şu yaslanan beyaz adam' dedik. Adam ona 'Ey Abdülmuttalib'in oğlu!' diye hitap etti. Hz. Peygamber (sav) "Buyur" dedi. Bunun üzerine adam 'Sana bazı şeyler soracağım, ancak sorularım ağır gelebilir. Bana gücenme' dedi. Hz. Peygamber (sav) "İstediğini sorabilirsin" buyurdu. Adam, 'Senin ve senden öncekilerin Rabbi adına söyle; seni bütün insanlara Allah mı gönderdi?' diye sordu. Hz. Peygamber, "Allah şahittir ki, evet" buyurdu. Adam, 'Allah aşkına söyle; sana gündüz ve gece beş vakit namaz kılmamızı Allah mı emretti?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Allah şahit ki, evet" buyurdu. Adam, 'Allah aşkına söyle; yılın bu (Ramazan) ayında oruç tutmamızı sana Allah mı emretti?' diye sordu. Hz. Peygamber, 'Allah şahit ki, evet" buyurdu. Adam, "Allah aşkına söyle; zenginlerimizden zekât alıp fakirlerimize dağıtmanı sana Allah mı emretti?' diye sordu. Hz. Peygamber yine, "Allah şahit ki, evet" diye cevap verdi. Bunun üzerine adam, 'Senin getirdiklerine iman ettim. Ben arkamda bıraktığım kavmimin elçisiyim. Adım Dimam b. Sa'lebe'dir. Sa'd b. Bekir oğullarının kardeşiyim' dedi.
Bu hadisi ayrıca Musa ve Ali b. Abdülhamid, Süleyman'dan, o Sabit'ten, o Enes b. Mâlik'ten o da Hz. Peygamber'den (sav) bu şekilde rivayet etmiştir.
Bize Kuteybe, ona İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"'Ağaçların içerisinde tıpkı Müslümana benzeyen yaprağı dökülmeyen bir ağaç vardır. Onun ne olduğunu bana söyleyin' deyince insanlar da çöldeki ağaçları saymaya başlamışlardı. (Hadisin ravisi) Abdullah b. Ömer devamla şöyle söylemiştir: 'Ben onun hurma ağacı olduğunu düşündüysem de utandığımdan söyleyemedim.' Bunun üzerinde oradakiler: 'Ey Allah'ın Resûlü onun ne olduğunu bize sen söyle' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu 'O hurma ağacıdır'."
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
"Nebi (sav) bir mektup yazdırdı (ya da yazmayı istedi). Bunun üzerine kendisine 'Onlar (mektup göndermek istediğin kişiler) sadece mühürlü mektupları okurlar.' denilince Hz. Peygamber (sav) üzerinde Muhammed Rasûlullah' yazılı bir gümüş yüzük edindi. Ben onun elindeki yüzüğün beyazlığını görür gibiyim. Katade'ye Yüzüğün üzerinde 'Muhammedün Rasûlullah' yazdığını kimin söylediğini sordum. 'Enes' diye cevap verdi."
Açıklama: ''{ يَطَؤُهَا }'' ifadesi, tam olarak anlaşılamadığından ''...-birlikte olabileceği- bir cariyeye..'' şeklinde tercümeye yansıtılmıştır.
Açıklama: Hz. Peygamber'in Kisra'ya gönderdiği elçi Ebû Huzâfe Abdullāh b. Huzâfe el-Kureşî es-Sehmî'dir (ö. 35/655-56). Rivayetin devamındaki açıklamalar ise hadisin ravilerinden İbn Şihâb ez-Zuhrî'ye aittir. (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, I, 251)