11627 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Nu’man b. Beşir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, çoğu kimse bunları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dinini de tertemiz tutmuş olur. Kim şüpheli şeylerin etrafında dolanırsa, koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalar. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsus bir koruluğu olur. Dikkat edin! Allah'ın yeryüzündeki koruluğu haram ettiği şeylerdir. Bilin ki, bedenin içinde bir et parçası vardır. O sağlıklı olursa bütün beden sağlıklı olur; bozulursa bütün beden fesada uğrar. İşte o kalptir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَلاَ وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ . أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ
Bize Muhammed b. Ar’ara, ona Şu'be, Züyeyd’in şöyle anlattığını rivayet etti: Ebu Vâil’e Mürcie fırkasını sordum. Bunun üzerine o, Abdullah’ın bana naklettiğine göre Rasul-i Ekrem şöyle buyurmuştur dedi:
"Müslüman'a sövmek fısk, onunla savaşmak küfürdür."
Bize İbrahim b. Hamza, ona İbrahim b. Sa’d, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Abbas, Ebu Süfyan'ın şöyle anlattığını nakletti:
"Heraklius, bana dedi ki: 'Sana, onların (Müslümanların) sayısı artıyor mu yoksa eksiliyor mu?' diye sordum, sayılarının artmakta olduklarını söyledin, iman da böyledir, tamam oluncaya kadar hep böyle gider. 'Sana, içlerinde O’nun dinine girdikten sonra beğenmediğinden dolayı dönen var mıdır?' diye sordum. 'Hayır' dedin. 'İman da böyledir, onun Verdiği ferahlık ve haz kalplere girip kökleşince hep böyle olur. Hiç kimse ondan nefret etmez."
Bize Haccac b. Minhal, ona Şu'be, ona Adîy b. Sabit, ona Abdullah b. Yezid, ona da Ebu Mesud'un rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kişinin, karşılığını Allah'tan umarak ailesi için yaptığı harcama, kendisi için sadakadır."
Bize Ali b. Ca’d, ona Şu’be, ona da Ebu Cemre şöyle demiştir:
İbn Abbas’la birlikte oturuyordum. Beni kendi sedirinin üzerine oturturdu. Bana 'Benim yanımda kal, sana kendi malımdan bir hisse ayırayım' dedi. Bunun üzerine iki ay orada kaldım. Sonra bana şöyle dedi: Abdu’l-Kays heyeti Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldikleri zaman, Peygamber aleyhisselâm, "Kim bu heyet? -Veya kim bu insanlar?-" diye sordu. Onlar da 'Rabîa’yız' dediler. Rasûlullah (sav), "Merhaba ey insanlar -veya ey heyet-. Allah utandırmasın ve pişman etmesin!" dedi. Heyet şöyle söyledi: 'Ey Allah’ın Rasûlü; biz size ancak haram ayda gelebiliyoruz. Çünkü sizinle bizim aramızda Mudar kâfirlerinin şu kabilesi vardır. Bize açık ve kesin şeyler emret ki, onları geride bıraktıklarımıza haber verelim ve o sayede cennete girelim.' Onlar Hz. Peygamber'e (sav) içeceklerden sordular. Rasûlullah (sav) onlara dört şeyi emretti, dört şeyi de yasakladı. Onlara sadece Allah’a îmân etmelerini emretti ve "Biliyor musunuz, îmân nedir?" diye sordu. En doğrusunu Allah ve Resûlü bilir, dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allah’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in, Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmaktır. Bir de ganimetin beşte birini vermenizdir." Sonra Hz. Peygamber onlara dört şeyi yasakladı; hantemi (topraktan yapılmış çömleği), dübbâı (kabağın içi oyularak yapılan kadehi), nakîri (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan fıçıyı) ve müzeffeti (içi ziftle sıvanmış kabı) -bazen müzeffet yerine mukayyer (içi ziftle sıvanmış testi) dedi-. Sonra şöyle buyurdu: "Bunları belleyin ve geride bıraktığınız kişilere haber verin!"
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Yahya b. Sa’id, ona Muhammed b. İbrahim, ona Alkame b. Vakkas, ona Hz. Ömer, Rasul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Ameller niyete göre değerlendirilir. Her bir kimse için ancak niyet ettiği şey vardır. Dolayısıyla her kimin hicreti Allah’a ve Rasulüne yönelmişse, onun hicreti Allah’a ve Rasulünedir. Kimin hicreti de nail olacağı bir dünya veya evleneceği bir kadına ise, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى
Bize Kuteybe b. Said, ona İsmail b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes, Ubeyde b. Sâmit’in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasul-i Ekrem kadir gecesinin ne zaman olduğunu bize bildirmek üzere yanımıza çıkmıştı. (O sırada) iki Müslüman birbiri ile tartıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
"Size kadir gecesinin ne zaman olduğunu bildirmek için çıkmıştım. Ama filanca ile filanca tartıştı. Ve bunun bilgisi benden kaldırıldı. Umarım bu sizin için daha hayırlı olur. Kadir gecesini ramazanın son yedi, son dokuz ve son beşinci gecelerinde arayınız."
Bize Müsedded, ona İsmail b. İbrahim, ona Ebu Hayyân et-Teymî, ona Ebu Zür’a, Ebu Hureyre’nin şöyle anlattığını rivayet etti:
Rasûlullah (sav) bir gün, insanlar arasında otururken birden Cebrâil çıkageldi ve, 'îmân nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav), "Allah’a, Meleklerine, Allah’a kavuşmaya ve Peygamberlerine inanman, bir de öldükten sonra dirilmeye îmân etmendir" buyurdu. Cebrâil tekrar, "İslâm nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de, "İslâm; Allah’a ibâdet etmen, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaman, namaz kılman, farz kılınan zekâtı vermen ve Ramazanda oruç tutmandır" diye cevap verdi. Cebrâil, 'İhsân nedir?' diye sorunca da, "Allah'ı görüyormuş gibi kulluk yapmandır, her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da hiç şüphesiz O seni görüyor" diye cevap verdi. Cebrâil 'Kıyâmet ne zamn kopacak?' diye sorduğunda ise şu karşışığı verdi: "Kıyâmetten kendisine soru sorulan kişi, sorandan daha bilgili değildir. Ancak sana onun alâmetlerini anlatacağım: Câriyenin efendisini doğurması, deve çobanlarının yüksek binalar kurmakta yarışmaları kıyâmet alâmetlerindendir. Kıyâmetin vakti, Allah’dan başka kimsenin bilemediği beş şeyden biridir."
Sonra Rasûlullah (sav), "Şüphe yok ki kıyâmetin ilmi Allah katındadır..." (Lokman, 31/34) meâlindeki âyeti okudu. Sonra Cebrâil çıkıp gitti. Arkasından Hz. Peygamber "Onu çağırın!" buyurdu. İnsanlar çıkıp baktılar, fakat kimseyi göremediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "O Cebrâil'di, insanlara dinlerini öğretmek için gelmişti" dedi.
Ebu Abdullah (el-Buhârî), Hz. Peygamber bütün bunları imandan saydı, dedi.