11727 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan ona da Amr'ın rivayet ettiğine göre Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) şöyle demiştir:
Abdullah b. Übey kabrine konulduktan sonra Rasulullah (sav) kabrin başına geldi ve emir buyurdu, cenazesi kabrinden çıkarıldı. Ardından onu, dizlerinin üzerine koyup tükürüğünden üzerine üfürdü, sonra ona kendi gömleğini giydirdi. Allah en iyisini bilir (belki böyle yapmasının sebebi) Abdullah b. Übey (vaktiyle Rasulullah'ın (sav) amcası) Abbas'a bir gömlek giydirmişti.
Süfyan der ki: Ebu Harun “Rasulullah'ın (sav) üzerinde iki gömlek vardı. Abdullah'ın oğlu, Rasulullah'a 'ey Allah'ın Rasulü, teninize değen gömleği babama giydirseniz?' diye rica etti” demiştir.
Süfyan der ki: İlim ehline görüşüne göre, Hz. Peygamber (sav), Abdullah'a, yaptığına karşılık, kendi gömleğini giydirmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süfyan b. Uyeyne arasında inkita vardır.
Bize Adem, ona Şu'be, ona A'meş, ona Mücahid, ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölülere küfretmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş oldukları amellerin karşılığını görmüşlerdir."
Bu hadisi Abdullah b. Abdülkuddûs, A'meş'ten ve Muhammed b. Enes de yine A'meş'ten rivayet etmiştir.
Bu hadisi Şu'be'den rivayet etmede Adem b. Ebu İyas'a, Ali b. Ca'd, İbn Ar'ara ve İbn Ebu Adiy ayrı ayrı mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Abdülkuddûs arasında inkita vardır.
Bize Adem, ona Şu'be, ona A'meş, ona Mücahid, ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölülere küfretmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş oldukları amellerin karşılığını görmüşlerdir."
Bu hadisi Abdullah b. Abdülkuddûs, A'meş'ten ve Muhammed b. Enes de yine A'meş'ten rivayet etmiştir.
Bu hadisi Şu'be'den rivayet etmede Adem b. Ebu İyas'a, Ali b. Ca'd, İbn Ar'ara ve İbn Ebu Adiy ayrı ayrı mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Enes arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Havşeb, ona Abdülvehhab, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın (r.anhüma) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah (cc) Mekke'yi haram kılmıştır. Mekke, ne benden evvel ne de benden sonra bir kimse için helal değildir. Mekke bana sadece gündüzün bir saatinde helal kılındı. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanı korkutulmaz, kayıp eşyaları kimse tarafından alınamaz. Sadece onu sahibi araştırabilir."
Hz. Peygamber'in (sav) bu sözleri üzerine Abbas: 'Ey Allah'ın Rasulü! Kuyumcular ve kabirlerimiz için ızhır otu müstesna olsun' dedi. Hz. Peygamber de (sav): "Izhır otu müstesnadır" buyurdu.
Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği hadiste "Kabirlerimiz ve evlerimiz için (ızhır müstesna olsun)" dediğini söyledi.
Ebân b. Salih, Hasen b. Müslim'den; o da Safiyye bt. Şeybe'den şöyle nakletmiştir: Kendisi: 'Ben Hz. Peygamber'den (sav) işittim, deyip bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Mucahid de Tavus'tan; o da İbn Abbas'tan şöyle nakletti: 'Izhır; Mekkeliler'in demircileri, dökümcüleri ve evleri için (ihtiyaçtır).
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mücahid b. Cebr arasında inkita vardır.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Sa'd b. Ubeyde, ona da Bera b. Âzib'in (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mümin bir kimse kabrine konulduğunda ve onun için (Münker-Nekir melekleri) gelip sorguya çekildiğinde mümin: 'Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın Rasulüdür' diye şehadet eder. Bu şehadet, Allah'ın şu sözünün tezahürüdür: 'Allah iman edenlere o sabit sözde daima sebat ihsan eder." (İbrahim, 14/27)
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ğunder, ona da Şu'be bu hadisi şu ziyade ile rivayet etti: 'Allah iman edenleri o sabit sözde sabit kılar' ayeti, kabir azabı hakkında inmiştir.
Salim dedi ki bize Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ve Übey b. Ka'b daha sonra İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gittiler. Hz. Peygamber (sav) onu gafil yakalamak kendi kendine konuşmasını dinlemek istiyordu. Bunun için de İbn Sayyâd Hz. Peygamber'i (sav) görmeden Rasulullah onu görmeliydi. Nitekim Hz. Peygamber (sav) onu kadife hırkasına bürünmüş yatıyorken gördü. Ondan anlaşılmayan hırıltılı bir ses geliyordu. Tam bu sırada İbn Sayyâd'ın annesi bir hurma ağacının arkasına gizlenmiş bulunan Hz. Peygamber'i (sav) gördü ve hemen İbn Sayyâd'a 'Yâ Safi! İşte Muhammed geldi' diye seslendi. Safi, İbn Sayyâd'ın adıdır. İbn Sayyâd yattığı yerden sıçrayarak kalktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Şayet şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı (ona haber vermeseydi), İbn Sayyâd'ın gerçekte ne olduğu ortaya çıkardı" buyurdu.
Şuayb kendi hadisinde 'Ferafasahu, ramrametun' veya 'zemzemetun' şeklinde nakletti. İshak el-Kelbî ve Ukayl 'Ramrametun' dedi. Mamer b. Raşid ise 'Ramzetun' olarak nakletti.
S
Salim dedi ki, bize Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ve Übey b. Ka'b daha sonra İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gittiler. Hz. Peygamber (sav) onu gafil yakalamak kendi kendine konuşmasını dinlemek istiyordu. Bunun için de İbn Sayyâd Hz. Peygamber'i (sav) görmeden Rasulullah onu görmeliydi. Nitekim Hz. Peygamber (sav) onu kadife hırkasına bürünmüş yatıyorken gördü. Ondan anlaşılmayan hırıltılı bir ses geliyordu. Tam bu sırada İbn Sayyâd'ın annesi bir hurma ağacının arkasına gizlenmiş bulunan Hz. Peygamber'i (sav) gördü ve hemen İbn Sayyâd'a 'Yâ Safi! İşte Muhammed geldi' diye seslendi. Safi, İbn Sayyâd'ın adıdır. İbn Sayyâd yattığı yerden sıçrayarak kalktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Şayet şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı (ona haber vermeseydi), İbn Sayyâd'ın gerçekte ne olduğu ortaya çıkardı" buyurdu.
Şuayb kendi hadisinde 'Ferafasahu, ramrametun' veya 'zemzemetun' şeklinde nakletti. İshak el-Kelbî ve Ukayl 'Ramrametun' dedi. Mamer b. Raşid ise 'Ramzetun' olarak nakletti.
Salim dedi ki bize Abdullah b. Ömer şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ve Übey b. Ka'b daha sonra İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gittiler. Hz. Peygamber (sav) onu gafil yakalamak kendi kendine konuşmasını dinlemek istiyordu. Bunun için de İbn Sayyâd Hz. Peygamber'i (sav) görmeden Rasulullah onu görmeliydi. Nitekim Hz. Peygamber (sav) onu kadife hırkasına bürünmüş yatıyorken gördü. Ondan anlaşılmayan hırıltılı bir ses geliyordu. Tam bu sırada İbn Sayyâd'ın annesi bir hurma ağacının arkasına gizlenmiş bulunan Hz. Peygamber'i (sav) gördü ve hemen İbn Sayyâd'a 'Yâ Safi! İşte Muhammed geldi' diye seslendi. Safi, İbn Sayyâd'ın adıdır. İbn Sayyâd yattığı yerden sıçrayarak kalktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Şayet şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı (ona haber vermeseydi), İbn Sayyâd'ın gerçekte ne olduğu ortaya çıkardı" buyurdu.
Şuayb kendi hadisinde 'Ferafasahu, ramrametun' veya 'zemzemetun' şeklinde nakletti. İshak el-Kelbî ve Ukayl 'Ramrametun' dedi. Mamer b. Raşid ise 'Ramzetun' olarak nakletti.
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Nadr b. Şümeyl arasında inkita vardır.