11724 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona İbn Ebu Necîh, ona Mücahid, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali şöyle söylemiştir:
"Hz. Peygamber (sav) beni kurbanlık develerin başında durmak üzere gönderdi ben de onların başında durdum. Etlerini taksim etmememi bana söyledi ben de taksim ettim. Onların (kelle ayak gibi) sakatat ve derilerini taksim etmememi söyledi ben de öyle yaptım."
Süfyân şöyle dedi ki, bana Abdülkerim, ona Mücahid, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali şöyle söylemiştir:
"Hz. Peygamber (sav) bana kurbanlık develerin başında durmamı ve kurban kesim ücreti olarak kurbanın hiçbir parçasını vermememi emretti."
Açıklama: Burada kast edilen şey, kesim ücreti olarak kesilen kurbana ait bir şeyin veya parçanın verilmemesidir. Nitekim M003183 ve DM001983 numaralı hadislerde bu durum açıkça ifade edilmektedir.
Bize Hennâd, ona Abde, ona Said, ona Katâde, ona Hasan, ona da Semura b. Cündeb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Orta namaz, ikindi namazıdır."
Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, Abdullah b. Mesud, Zeyd b. Sâbit, Âişe, Hafsa, Ebu Hureyre ve Ebu Hâşim b. Utbe'den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ali b. Abdullah (el-Medînî'nin) şöyle dediğini söylemiştir: Hasan'ın, Semüre b. Cündeb'den rivayet ettiği bu hadis, sahih bir hadistir. Hasan, Semura'dan hadis işitmiştir (ona yetişmiş, ona talebe olmuştur).
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Semüre'nin orta namazla alakalı olan bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
Nebî'nin (sav) ashabından olan ve onlardan başka pek çok âlimin görüşü de bu yöndedir.
Zeyd b. Sâbit ve Aişe, orta namazın, öğle namazı olduğunu söylemiştir.
İbn Abbas ve İbn Ömer ise, orta namazının sabah namazı olduğunu ifade etmiştir.
Bize Ebu Musa Muhammed b. Müsennâ, ona da Kureyş b. Enes, Habîb b. Şehîd'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir. Muhammed b. Sîrîn bana: 'Hasan'a sor (bakalım); Akika hadisini kimden işitmiş?' dedi. Ben de Hasan'a sordum: Semüre b. Cündeb'den işittiğini söyledi.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bize Muhammed b. İsmail, ona Ali b. Abdullah b. el-Medînî, ona da Kureyş b. Enes, bu hadisi rivayet etmiştir.
Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ali'nin (b. el-Medînî) şöyle dediğini söylemiştir: Hasan'ın Semüre'den hadis işitmesi (öğrencisi olması) sahihtir (doğru bir bilgidir). Buhârî, bu hadisi (bu bilgiye) delil olarak kullanmıştır.
Açıklama: Tirmizî'nin hadisin akabinde bulunduğu değerledirmelerden ''وَاحْتَجَّ بِهَذَا الْحَدِيثِ'' ifadesi, tarafımızdan tam olarak anlaşılamamıştır. Bu hadisi delil olarak kullanan Buharî mi, yoksa Buharî'nin hocası İbn Medînî mi tespit edilememiştir. ''سَلِ الْحَسَنَ'' ifadesi, ''Hasan'a sor (bakalım)'' şeklinde tercümeye yansıtılmıştır zira Hasan, irsal ile meşhur bir ravi olup özellikle Semura gibi sahabîlerden gerçekten hadis işitip işitmediği tartışma konusu olmuştur. Bundan dolayı onun durumu, tarafımızdan, özellikle vurgulanmak istenmiştir.
Bize Hennâd, ona Ebu Ahvas ve Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İmam, cemaatin sorumluluğunu taşır; müezzin ise emin kişidir. Allah’ım, imamlara doğru yolu göster, müezzinleri mağfiret et."
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu konuda Âişe, Sehl b. Sa'd ve Ukbe b. Âmir'den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Hureyre'nin bu hadisini, Süfyan es-Sevrî, Hafs b. Ğiyâs ve daha pek çok kimse el-A'meş'ten, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Esbât b. Muhammed de, el-A'meş'ten: 'Bana biri, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edildiğine göre' denilerek nakletmiştir. (Yine) Nâfi' b. Süleyman, Muhammed b. Ebu Salih'ten, ona babası, ona da Aişe Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi rivayet etmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Zür'a'yı şöyle derken işittim: 'Ebu Salih'in Ebu Hureyre'den naklettiği hadis, Ebu Salih'in Âişe'den rivayet ettiği hadisten daha sahihtir.'
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muhammed' (Buhârî'yi) şöyle derken işittim: 'Ebu Salih'in Âişe'den rivayet ettiği hadis daha sahihtir.' Yine Buhari, Ali b. el-Medînî'nin 'Bu konuda, Ebu Salih'in ne Ebu Hureyre'den ne de Âişe'den rivayet ettiği hadisler sabittir' dediğini zikretmiştir.
Açıklama: Hadisteki ''ضَامِنٌ'' ve ''مُؤْتَمَنٌ'' kelimelerinin tercümedeki gibi anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, I, 523)
Bize Ali b. Abdullah, ona Sufyân, ona Zuhrî, ona Ebû Seleme, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"Her kim inanır ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır. Her kim, inanır ve karşılığını Allah'tan bekleyerek kadir gecesini ikame ederse, geçmiş günahları bağışlanır."
Bu hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet ederek Süleyman ibnu Kesîr el-Abdî, Sufyân ibnu Uyeyne'ye mutâbaat etmiştir
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nafi', ona da İbn Ömer anlatmıştır:
Ashab-ı Kiramdan bazıları rüyalarında Kadir gecesini son yedi gece içerisinde olduğu gösterildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ben kadir gecesiyle ilgili rüyalarınızın Ramazanın son yedi gecesi içinde birbirine uygun düşmüş olduğunu görüyorum. Dolayısıyla kim Kadir gecesini arayacaksa, ramazanın son yedi gecesi içinde arasın."
Bize Hennâd, ona Abde ve Ya'lâ b. Ubeyd, onlara Abdurrahman b. En'um el-İfrîkî, ona da Ziyad b. Nuaym el-Hadramî, Ziyâd b. Haris es-Sudâ'î'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) sabah namazında ezan okumamı emretti. Ben de okudum. Bilal kamet getirmek istedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: 'Sudâ'lı kardeş ezan okudu; ezanı okuyan kameti de getirir.' buyurdu."
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu konuda İbn Ömer'den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ziyad'ın hadisini, sadece el-İfrîkî rivayeti ile biliyoruz. el-İfrîkî ise, hadis âlimleri nazarında zayıftır. Yahya b. Said el-Kattân ve başkaları onu zayıf saymışlardır. Ahmed (b. Hanbel): 'Ben, el-İfrîkî'nin hadisini yazmam' demiştir.
Tirmizî şöyle demiştir: Ben Muhammed b. İsmail'i (el-Buhârî), onun durumunu biraz kuvvetli sayarken (ravi olarak durumunu zayıflığın üzerinde değerlendirirken) gördüm. O (el-İfrîkî hakkında): 'Mukâribü'l-hadîs (rivayetleri makbul olmaya yakın, hadisine müsamaha gösterilebilir fakat tam sağlam olmayan bir râvidir)' demiştir.
Âlimlerin büyük çoğunluğunun ameli (görüşü ve uygulaması) bu hadise göredir; 'ezan okuyan kameti de getirir' şeklindedir.
Bize İbrahim b. Hamza, ona İbn Ebu Hâzim ve ed-Derâverdî, ona Yezid, ona Abdullah b. Habbâb, ona da Ebu Said el-Hudrî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Sizden birisi hoşuna giden bir rüya gördüğünde o, Allah'tandır. Onun için Allah'a hamd etsin ve onu başkalarına anlatsın. Eğer hoşlanmadığı başka bir rüya görürse o, şeytandır. Onun şerrinden Allah'a sığınsın ve ondan kimseye söz etmesin. Böylece o rüya kendisine asla zarar vermeyecektir."