11727 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Rifâa el-Kurazî'nin karısı Peygamber'e (sav) geldi ve “ben Rifâa'nın nikâhında idim, beni kesin talak ile boşadı. Ben de daha sonra Abdurrahman b. Zubeyir ile evlendim. Fakat Abdurrahman'ın cinsel organı, elbise saçağı gibi gevşek” dedi. Peygamber (sav) kadına "sen tekrar Rifâa'ya dönmek mi istiyorsun? Ancak kocan Abdurrahman senin balçağından, sen de onun balçağından tatmadıkça ona geri dönemezsin" buyurdu. O sırada Ebu Bekir, Peygamber'in (sav) yanında oturuyor, Hâlid b. Saîd b. Âs da kapıda, içeriye girmek üzere kendisine izin verilmesini bekliyordu. Hâlid Ebu Bekir'e hitaben “şu kadının Peygamber'in yanında açıkça konuştuğu şeyleri işitmiyor musun?” dedi
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır-
Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Bize Hakem b. Nâfi, ona Şuayb, ona Zuhrî, ona Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, ona Abdullah b. Uyeyne, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) zamanında insanlar hakkında vahiy ile muamele edilirdi. Şimdi ise vahiy kesilmiştir. Artık biz sadece bize aşikar olan amellerinize göre muamele ederiz. Bu sebeple her kim bize karşı iyi halini ortaya koyarsa onu güvenilir sayar ve kendimize yakın tutarız. Gizli hallerini araştırma bizim işimiz değildir. Onun gizli hallerini Allah hesaba çeker. Aynı şekilde kim de kötülük yaparsa, gizli işlerinin güzel olduğunu söylese bile, biz onu güvenilir bulmaz ve onaylamayız.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Misver b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdulkârî, onlara da Ömer b. Hattâb şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) henüz hayatta iken, ben Hişâm b. Hakîm'i Furkân Suresi'ni okurken işittim. Ve onun okuyuşuna kulak verip dinledim. Bir de baktım ki, Hişâm bu sureyi Rasulullah'ın bana okuttuğunun dışında bir çok harfle okudu. Az kalsın namazda ona müdahale edecektim, ancak selam verinceye kadar sabrettim. Selam verir vermez hemen elbisesinden yakalayıp "senden işittiğim şekilde bu sureyi sana kim okuttu" dedim. Hişâm "onu bana Rasulullah (sav) okuttu" dedi. Ben "yalan söyledin. Çünkü Rasulullah (sav) bu sureyi bana, senin okuduğundan başka bir şekilde okuttu" dedim sonra onu yakasından tutarak Rasulullah'a götürdüm ve "ey Allah'ın Rasulü, bu adamın Furkân Suresi'ni, senin bana okuttuğundan farklı harflerle okurken işittim" dedim. Rasulullah (sav) bana "onu bırak" buyurdu. Ona da "oku ey Hişâm" diye emretti. O da, işittiğim şekilde Rasulullah'a okudu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bu şekilde indirildi" buyurdu. sonra "ey Ömer, sen de oku" buyurdu. Ben de bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Bana da "Bu şekilde indirildi. Şüphesiz bu Kur'an yedi harf üzerine indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse, onu okuyunuz" buyurdu.