11727 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Her çocuk fıtrat üzere doğar, sonra anne ve babası onu Yahudi ya da Hristiyan yapar. Tıpkı hayvanların yavrularını meydana getirmesi gibi. Siz bazı organlarını koparıp eksik bırakmadığınız takdirde onlarda organ eksikliği bulur musunuz? Ashab 'Ey Allah'ın Rasulü, küçükken ölenler hakkında ne dersin?' dediler. Hz. Peygamber (sav) de 'Onların ne yapacaklarını Allah daha iyi bilir' buyurdu."
Bize Abdân, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Hz. Ali (ra) şöyle söylemiştir:
Hz. Peygamber'le (sav) birlikte oturuyorduk. Elinde bir çomak (çubuk) vardı ve onunla yere bir şeyler çiziyordu. Sonra şöyle buyurdu:
"Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır."
Bunun üzerine o toplulukta bulunan bir adam dedi ki: 'Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? Yani (bizim amel etmemize ne gerek var)' Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi:
"Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır."
Hz. Peygamber (sav) bundan sonra şu ayetleri okudu: 'Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz' (Leyl/92, 5-7).
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Mansur, ona Abdullah b. Mürre, ona da (Abdullah) b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) adak adamayı yasakladı ve şöyle buyurdu:
"Adak adamak (kaderdeki) hiçbir şeyi değiştirmez. Adak sebebiyle sadece cimri olan kimsenin cebinden mal çıkartılır."
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Gassân, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'in (sav) de bulunduğu bir gazvede, Müslümanlar için çok yararlılıklar gösteren bir adam vardı. Peygamber ona doğru baktı ve "Her kim cehennem ehlinden bir kimseye bakmak isterse, şu adama baksın!" buyurdu. Bu söz üzerine oradaki topluluktan bir kimse, o adamın arkasından gitti. Adam hâlâ müşriklere en ağır darbeleri indirmekteydi. Nihayet yaralandı ve ölümünü hızlandırmak istedi. Hemen kılıcının sivri tarafını göğsünün ortasına koydu ve üzerine yüklendi. Kılıcın ucu iki omzunun arasından dışarı çıktı. Onu takip edip gözetleyen adam süratle Hz. Peygamber'in (sav) yanına döndü ve "Şehâdet ederim ki, Sen Allah'ın resulüsün!" dedi. Rasûlullah: "Bu şehâdetin sebebi nedir?" diye sordu. Adam: Filan kimse için "Cehennem ehlinden olan bir kimseye bakmak isteyen, şu adama baksın" demiştiniz. Halbuki o kişi, aramızda bu savaşta müslümânlara en fazla fayda verenlerden biriydi. Bu sözünüzden, ben onun bu hal üzere (savaşıp cihad ederken) ölmeyeceğini anladım ve onu takip ettim. Yaralanınca ölümünü hızlandırmak istedi ve intihar etti' dedi. Hz. Peygamber (sav): "Şübhesiz bir kul, cehennem ehlinin amelini işler halbuki o cennet ehlindendir. Yine bir kul da cennet ehlinin amelini işler ama cehennemlik olur. Ameller ancak sonuçları ile değerlendirilir" buyurdu.
Açıklama: Hadiste geçen kız kardeş, din kardeşi anlamında genel bir muhtevaya sahip kabul edilmiştir. 'Tabağını boşaltmak' ifadesi ise Arapça'da, o tabaktakini boşaltıp kendi tabağına almak şeklindeki fiili durum üzerinden bir şeyin sadece ilgiliye özgülenmesi anlamında kullanılmaktadır ve maddi-manevi bir çok kişisel yararın sağlanması ya da kaygının giderilmesi anlamını ifade etmektedir. Şerh edebiyatı içerisinde açıkça gözlemlendiği üzere bu hadis çeşitli şekillerde tevil edilmiştir. Buna göre çok eşlilik kültürü içerisinde eşlerden biri, kocasının sadece kendisi ile evli olmasını sağlamak üzere bu tür taleplerde bulunabilmektedir ve hadis, bu uygulamayı yasaklamış olmaktadır. Ya da çok eşlilikten bağımsız olarak kendisi ile evlenmek isteyen bir erkekten bir kadın, mevcut karısını boşamasını şart koşmaktadır ve hadis, bu uygulamayı yasaklamış olmaktadır. Doğrusu hadisin literal ifadesi bu vb. ihtimalleri dışlamamakta; aksine ahlaki sorunlar içeren bu ihtimallerin tamamını kapsam dahilinde tutuyor gözükmektedir. Belirtilmelidir ki söz konusu hadisin çevirisi yapılırken toplumumuzdaki hâkim uygulama dikkate alınarak ikinci ihtimal üzerinden bir çeviri tercih edilmiştir.
Açıklama: Kölelik hukukunun geçerli olduğu dönemlerde -içtihat farklılıkları olmakla birlikte- devlet başkanının tercihi ve savaş hukuku çerçevesinde uluslararası teamüllerin sonucu olarak esirler köleleştirilebilmekteydi. Öte yandan kölelik hukukuna göre efendisinden hamile kalan kadın, ümm-ü veled statüsüne yükselir ve mülkiyet hukukunun uzantısı olan alım satıma kapatılmış olurdu. Dolayısıyla bu durum, görece olarak efendilerin aleyhine sonuç doğurmaktaydı.
Bize Hibbân b. Musa, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle dedi:
Rasûlullah ile beraber Hayber gazvesine katıldık. Rasûlullah beraberinde bulunup müslüman olduğunu iddia eden biri için: "Bu, cehennem ehlindendir" buyurdu. Savaş zamanı gelince, bu adam çok güzel bir şekilde savaştı ve birçok yerinden yaralandı. Daha sonra yaraları arttı ve onu hareket edemez halde getirdi. Akabinde bir sahabi geldi ve: Yâ Rasûlallah! Senin cehennem ehlinden olduğunu söylediğin o adam hakkında düşüncen nedir? O kişi Allah yolunda çok güzel bir şekilde savaştı ve çok yara aldı! dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Dikkat et! O cehennem ehlindendir" buyurdu. Bu söz üzerine bazı müslümanlar tereddüde düşer gibi oldular. Durum böyleyken, o adamın yaralarının şiddeti arttı. Adam elini ok kuburuna uzattı ve oradan bir ok çıkararak onunla intihar etti. Bunu gören müslümânlardan biri hemen Rasülullah'ın yanına gidip "Yâ Rasûlallah! Allah Sen'in sözünü doğru çıkardı, o adam intihar edip kendini öldürmüş!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bilâl! Kalk ilân et: Cennete mü'min olandan başkası girmeyecek ve muhakkak ki Allah (isterse) bu İslâmı günahkar kişi ile bile destekleyebilir."
Açıklama: Hz. Peygamber tarafından cehennemlik olduğu bildirilen şahıs, özel nedenlerle savaş meydanına çıkmış münafıklardan biri idi. Savaş meydanında gösterdiği mücadele de kahramanlığını gösterme çabası olarak görülmektedir. Cihad gibi özel ve ağır bir imtihanda gösterdiği yararlılık nedeniyle Müslümanlar, cehennemlik olduğu beyanı karşısında şaşkınlık yaşamışlardır. Yaralandıktan sonra sabretmeden intihar ederek kendi ölümüne neden olması, Hz. Peygamber'in şahıs hakkındaki sözüyle birleştirildiğinde kesin münafık olduğuna hükmedildiği için 'Allah senin sözünü doğruladı' ifadeleriyle ashabın ikrarı ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber, Bilal'e ilan ettirerek insanların kalbinde oluşan tereddüdü tamamen ortadan kaldırmıştır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَإِنَّ اللَّهَ لَيُؤَيِّدُ هَذَا الدِّينَ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ