11727 Kayıt Bulundu.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmam b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Yüce Allah buyurur ki:) Adak adamak, insanoğluna, kaderinde olmayan bir şeyi getirmez. Onu adak adamaya götüren şey, kendisi için takdir ettiğim kaderdir. Bu adak sebebiyle de cimri kimseden mal çıkarırım."
Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah (b. Mübarek), ona Halid el-Hazzâ, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa (el-Eşarî)'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bizler bir gazvede Rasûlullah'la (sav) beraberdik. Yüksek bir yere tırmandığımızda veya bir tepeye ulaştığımızda ya da bir vadiye indiğimizde, tekbir getirerek seslerimizi yükseltiyorduk. Rasulullah (sav) bizim yanımıza yaklaştı ve 'Ey insanlar! Kendinize dikkat edin. Siz ne sağıra ne de olmayan birine dua ediyorsunuz. Muhakkak her şeyi işiten ve gören bir zata yalvarıyorsunuz' diyerek bizi uyardı. Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir söz öğreteyim mi? O, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi (Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) cümlesidir' buyurdu."
Bana Mahmud, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona İbn Tâvûs, ona Babası (Tâvûs b. Keysân) ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir:
Ben, günaha benzeyecek en küçük kusuru, Ebu Hureyre'nin Hz. Peygamber'den (sav)'den rivayet ettiği şu hadiste gördüm. "Allah, Ademoğlunun zinadan payına düşeni yazmıştır. Bu yazı onun başına mutlaka gelecektir. Gözün zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası da (şehvetle) konuşmaktır. Nefis zinayı temenni eder ve buna arzu duyar. Cinsel organ da bu arzuyu ya onaylar (zina eder), ya da reddeder (zinadan uzak durur)."
Şebâbe der ki: Bize Verkâ, ona İbn Tâvûs, ona Babası (Tâvûs b. Keysân) ona da Ebu Hureyre aynı hadisi Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Âdem (as) ile Musa (as) aralarında tartıştılar. Musa, Âdem'e “ey Âdem, sen, bizim babamızsın. Sen bizi hüsrana uğrattın ve Cennet'ten çıkardın!” dedi. Âdem de ona “ey Musa, Allah, kendisiyle konuşma şerefiyle seni seçti ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdı. Böyleyken Beni yaratmadan kırk yıl önce takdir ettiği bir hükmünden dolayı mı beni kınıyorsun?” dedi. Böylece Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu, Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu." Ravi der ki: Rasulullah (sav), bu son cümleyi üç kez söyledi.
Süfyan der ki: Bize Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Hafs ve Bişr b. Muhammed, onlara Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir:
Hz. Peygamber (sav) İbn Sayyâd'a "gönlümde senin için bir şey sakladım, onu bil" buyurdu. İbn Sayyâd "gönlünden geçen şey duh (duman)" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sus, yıkıl git, haddini aşma" buyurdu. Hz. Ömer "ey Allah'ın Rasulü, izin ver de şunun boynunu vurayım" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Onu bırak, eğer Deccal ise sen ona güç yetiremezsin. Deccal değil ise, onu öldürmekte senin için hiçbir hayır yoktur" buyurdu.
Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Amr, ona İkrime, ona d İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
"Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık" ayetindeki rüya, Rasulullah'ın (sav) Beytu'l-Makdis'e doğru geceleyin yürütüldüğü İsra gecesinde, kendisine uyanıkken gösterilendir.
İbn Abbâs der ki: Kur'an'da lanetlenen ağaç zakkum ağacıdır.
Bize Muhammed b. Sinan, ona Füleyh, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona da Muğîre b. Şu'be'nin azatlısı Verrâd şöyle rivayet etmiştir:
Muâviye b. Ebu Sufyân, Mugîre'ye "Hz. Peygamber'in (sav) namazdan sonra ne okuduğu konusunda işittiğin şeyi bana yaz" diye mektup gönderdi. Bunun üzerine Mugîre "Hz. Peygamber'in (sav) namazdan sonra şu duayı okuduğunu işittim" diyerek bana şunu yazdırdı:
"Lâ ilahe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, Allâhumme lâ mânia limâ a'tayte velâ mu'tiye limâ mena'te velâ yenfau ze'l-ceddi minke'l-cedd (Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O hükümranlığında tektir, hiçbir ortağı yoktur. Allah'ım, Sen'in verdiğine mâni olabilecek, vermediğini verebilecek hiç kimse yoktur. Zenginin zenginliği, senin ihsanın dışında kendisine fayda vermez)"
İbn Cureyc der ki: Bana Abde b. Ebu Lubâbe, ona da Verrâd, bu hadisi rivayet etmiştir. Bir zaman sonra ben Şam'a Muaviye'nin yanına gittim. Orada Muaviye'nin insanlara bu duayı okumalarını tavsiye ettiğini işittim.
Bize Muhammed b. Mukatil Ebu Hasan, ona Abdullah, ona Musa b. Ukbe, ona Salim, ona da Abdullah şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav), çoğunlukla 'Lâ ve Mukallibi'l-Kulub'/ 'Hayır, kalbleri dönüştüren Allah'a yemin ederim' diyerek yemin ederdi."