11727 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bir sefere gitmek istediğinde hanımları arasında kura çeker, hangisine kura çıkarsa, onunla sefere çıkardı. Yine Rasulullah (sav), gündüz ve gece vaktini hanımları arasında taksim ederdi. Sadece Sevde Hz. Peygamber'in (sav) hoşnutluğunu kazanmak üzere kendi gün ve gecesini Hz. Peygamber'in eşi Âişe'ye bağışlamıştı.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Hârice b. Zeyd el-Ensarî’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) biat etmiş olan Ensar kadınlarından Ümm el-Alâ kendisine şunu haber vermiştir:
Ensar, muhacirleri meskenlerinde barındırmak üzere kura çektikleri zaman, Osman b. Maz’un’un kurası kendilerine çıkmıştı. Bu sebeple Osman b. Maz’un bizde kaldı. Hastalandı, biz de ona baktık. Vefat edip de onu kefenledikten sonra Rasulullah (sav) yanımıza gelip içeri girdi. Ben “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun ey Ebu Sâib, Allah’ın hiç şüphesiz sana ikramda bulunduğuna şahitlik ediyorum” dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) "Allah’ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben “babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, bilmiyorum” dedim. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi Osman’a, gelmesi muhakkak olan, ölüm gelmiş bulunuyor ve gerçekten ben de onun için hayır ümit ediyorum. Vallahi ben bile Allah’ın Rasulü olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum."
Bunun üzerine “Vallahi, ben ondan sonra ebediyen kimseyi temize çıkaracak bir tanıklıkta bulunmayacağım” dedi. (Ümm el-Alâ) der ki: Bu durum beni üzdü. Uykuya daldığımda rüyamda Osman’ın akan iki pınarı olduğunu gördüm. Sonra Rasulullah’a (sav) gidip ona haber verince, Allah Rasulü: "İşte o, onun amelidir" buyurdu.
Bize Muhammed, ona Cerîr, ona Mansur, ona İbrahim, ona Esved, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
Ben Berîre'yi satın almak istedim, ancak sahipleri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Ben de bunu Peygamber'e (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sen onu azat et. Çünkü velâyet hakkı gümüşleri veren (bedeli ödeyen) kimseye aittir" buyurdu.
Âişe der ki: Ben onu azâd ettim. Sonra Rasulullah (sav) Berîre'yi çağırdı ve kocasının nikâhında kalıp kalmamak hususunda onu serbest bıraktı. Berîre “bana şu kadar mal verse dahi, onun yanında bir gece bile geçirmem” diyerek boşanmayı seçti.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir:
Âişe, Berîre'yi satın almak istedi de Peygamber'e (sav) “Berîre'nin sahipleri, velâyet hakkının kendilerine ait olmasını şart koşuyorlar” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Velâyet hakkı ancak azat edene aittir" buyurdu.