Öneri Formu
Hadis Id, No:
70952, HM022415
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِي الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ حَدَّثَنَا حَبِيبُ بْنُ أَبِي مَرْزُوقٍ عَنْ عَطَاءٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْلِمٍ قَالَ دَخَلْتُ مَسْجِدَ حِمْصَ فَإِذَا حَلْقَةٌ فِيهَا اثْنَانِ وَثَلَاثُونَ رَجُلًا مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَفِيهِمْ فَتًى شَابٌّ أَكْحَلُ فَذَكَرَ الْحَدِيثَقَالَ
أَتَيْتُ مَسْجِدَ أَهْلِ دِمَشْقَ فَإِذَا حَلْقَةٌ فِيهَا كُهُولٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِذَا شَابٌّ فِيهِمْ أَكْحَلُ الْعَيْنِ بَرَّاقُ الثَّنَايَا كُلَّمَا اخْتَلَفُوا فِي شَيْءٍ رَدُّوهُ إِلَى الْفَتَى فَتًى شَابٌّ قَالَ قُلْتُ لِجَلِيسٍ لِي مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ قَالَ فَجِئْتُ مِنْ الْعَشِيِّ فَلَمْ يَحْضُرُوا قَالَ فَغَدَوْتُ مِنْ الْغَدِ قَالَ فَلَمْ يَجِيئُوا فَرُحْتُ فَإِذَا أَنَا بِالشَّابِّ يُصَلِّي إِلَى سَارِيَةٍ فَرَكَعْتُ ثُمَّ تَحَوَّلْتُ إِلَيْهِ قَالَ فَسَلَّمَ فَدَنَوْتُ مِنْهُ فَقُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ فَمَدَّنِي إِلَيْهِ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ قُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ يَقُولُ الْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ قَالَ فَخَرَجْتُ حَتَّى لَقِيتُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ فَذَكَرْتُ لَهُ حَدِيثَ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ حَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَبَاذِلِينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَزَاوِرِينَ فِيَّ وَالْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Ebu Abbas, ona Ebu Melîh, ona Habib b. Ebu Merzûk, ona Atâ b. Ebu Rebah, ona Ebu Müslim el-Havlânî şöyle rivayet etmiştir:
Hıms mescidine girdiğimde Rasulullahın (sav) ashabından otuz iki kişinin olduğu bir halka vardı. O halkada gözleri sürmeli bir genç vardı diyerek hadisi aktardı. Bir de baktım ki onların arasında gözleri sürmeli, dişleri parlak bir genç vardı. İnsanlar, herhangi bir konuda ihtilafa düşerlerse ona sorarlar; o ne derse ona göre hareket ederlerdi. Arkadaşıma, 'onun kim olduğunu sordum.' 'Bu, Muaz b. Cebel', dedi.
Ertesi gün daha kimse gelmemişken erkenden yine gittim, -sonraki gün daha erken vakitte yine geldim kimseler gelmemişti- ancak bir de ne göreyim genç [benden erken gelmiş direğe doğru namaz kılıyor. Ben de namaz kıldım. Sonra ona yöneldim. Namazı kılıp selam verince ona yaklaştım ve 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim. Beni kendine doğru çekti ve 'ne dedin' dedi. Ben de 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim.
Ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.'
Ben bunun üzerine dışarı çıktım ve Ubade b. Samit ile karşılaşıncaya kadar gittim. Sonra ona Muaz b. Cebel'in rivayet ettiği hadisi haber verdim. O, 'ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Allah (ac) buyurdu ki: Benim rızam için birbirini sevenlere, benim için (birbirleriyle yarışırcasına) can ve mallarını feda edenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere muhabbetim/sevgim vacip olur. Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.']
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22415, 7/363
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Alem, arş, gölgesi
Hadis, Kudsi Hadis
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir