Giriş

(Resûlüm!) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım.


    Öneri Formu
54261 KK10/41 Yûnus, 10, 41

Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ); yok eğer (göstermeden) seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir. (O zaman onlara ne olacağını göreceksin). Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir.


    Öneri Formu
54270 KK10/46 Yûnus, 10, 46

Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?


    Öneri Formu
54263 KK10/42 Yûnus, 10, 42

Onlardan sana bakan da vardır. Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?


    Öneri Formu
54264 KK10/43 Yûnus, 10, 43

Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.


    Öneri Formu
54267 KK10/44 Yûnus, 10, 44

Allah'ın onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar. Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır. Zira onlar doğru yola gitmemişlerdi.


    Öneri Formu
54269 KK10/45 Yûnus, 10, 45

Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.


    Öneri Formu
54271 KK10/47 Yûnus, 10, 47

Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.


    Öneri Formu
54273 KK10/48 Yûnus, 10, 48

De ki: (Ey müşrikler!) Ne dersiniz? Allah'ın azabı size geceleyin veya gündüzün gelirse (ne yaparsınız?). Suçlular ondan hangisini istemekte acele ediyorlar!


    Öneri Formu
54277 KK10/50 Yûnus, 10, 50

De ki: "Ben kendime bile Allah'ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim." Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler.


    Öneri Formu
54275 KK10/49 Yûnus, 10, 49