كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ

İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/54, /

يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ

Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/55, /

لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ

İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır).

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/56, /

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ

Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/51, /

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/52, /

يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ

İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/53, /

فَضْلًا مِّن رَّبِّكَ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

(Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir). İşte büyük kurtuluş budur.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/57, /

فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/58, /

فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Duhân 44/59, /