وَفِي أَنفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ

Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/21, /

وَفِي السَّمَاء رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/22, /

فَوَرَبِّ السَّمَاء وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/23, /

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ

İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi.)

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/24, /

إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ

Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, "Bunlar, yabancılar" demişti.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/25, /

فَرَاغَ إِلَى أَهْلِهِ فَجَاء بِعِجْلٍ سَمِينٍ

Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/26, /

فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/27, /

فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً قَالُوا لَا تَخَفْ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/28, /

فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/29, /

قَالُوا كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكِ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Zâriyât 51/30, /