Öneri Formu
Hadis Id, No:
1034, M000415
Hadis:
وَحَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى التُّجِيبِىُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ كَانَ أَبُو ذَرٍّ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "فُرِجَ سَقْفُ بَيْتِى وَأَنَا بِمَكَّةَ فَنَزَلَ جِبْرِيلُ صلى الله عليه وسلم فَفَرَجَ صَدْرِى ثُمَّ غَسَلَهُ مِنْ مَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ جَاءَ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مُمْتَلِئٍ حِكْمَةً وَإِيمَانًا فَأَفْرَغَهَا فِى صَدْرِى ثُمَّ أَطْبَقَهُ ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِى فَعَرَجَ بِى إِلَى السَّمَاءِ فَلَمَّا جِئْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا قَالَ جِبْرِيلُ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - لِخَازِنِ السَّمَاءِ الدُّنْيَا افْتَحْ. قَالَ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا جِبْرِيلُ. قَالَ هَلْ مَعَكَ أَحَدٌ قَالَ نَعَمْ مَعِىَ مُحَمَّدٌ صلى الله عليه وسلم. قَالَ فَأُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ فَفَتَحَ - قَالَ - فَلَمَّا عَلَوْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا فَإِذَا رَجُلٌ عَنْ يَمِينِهِ أَسْوِدَةٌ وَعَنْ يَسَارِهِ أَسْوِدَةٌ - قَالَ - فَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ يَمِينِهِ ضَحِكَ وَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ شِمَالِهِ بَكَى - قَالَ - فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالاِبْنِ الصَّالِحِ - قَالَ - قُلْتُ يَا جِبْرِيلُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا آدَمُ صلى الله عليه وسلم وَهَذِهِ الأَسْوِدَةُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ نَسَمُ بَنِيهِ فَأَهْلُ الْيَمِينِ أَهْلُ الْجَنَّةِ وَالأَسْوِدَةُ الَّتِى عَنْ شِمَالِهِ أَهْلُ النَّارِ فَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ يَمِينِهِ ضَحِكَ وَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ شِمَالِهِ بَكَى - قَالَ - ثُمَّ عَرَجَ بِى جِبْرِيلُ حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ الثَّانِيَةَ. فَقَالَ لِخَازِنِهَا افْتَحْ - قَالَ - فَقَالَ لَهُ خَازِنُهَا مِثْلَ مَا قَالَ خَازِنُ السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَفَتَحَ."
فَقَالَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ فَذَكَرَ أَنَّهُ وَجَدَ فِى السَّمَوَاتِ آدَمَ وَإِدْرِيسَ وَعِيسَى وَمُوسَى وَإِبْرَاهِيمَ - صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِمْ أَجْمَعِينَ - وَلَمْ يُثْبِتْ كَيْفَ مَنَازِلُهُمْ غَيْرَ أَنَّهُ ذَكَرَ أَنَّهُ قَدْ وَجَدَ آدَمَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فِى السَّمَاءِ الدُّنْيَا وَإِبْرَاهِيمَ فِى السَّمَاءِ السَّادِسَةِ. قَالَ "فَلَمَّا مَرَّ جِبْرِيلُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِإِدْرِيسَ - صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِ - قَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالأَخِ الصَّالِحِ - قَالَ - ثُمَّ مَرَّ فَقُلْتُ مَنْ هَذَا فَقَالَ هَذَا إِدْرِيسُ - قَالَ - ثُمَّ مَرَرْتُ بِمُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالأَخِ الصَّالِحِ - قَالَ - قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا مُوسَى - قَالَ - ثُمَّ مَرَرْتُ بِعِيسَى فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالأَخِ الصَّالِحِ. قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ - قَالَ - ثُمَّ مَرَرْتُ بِإِبْرَاهِيمَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالاِبْنِ الصَّالِحِ - قَالَ - قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا إِبْرَاهِيمُ."
قَالَ ابْنُ شِهَابٍ وَأَخْبَرَنِى ابْنُ حَزْمٍ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ وَأَبَا حَبَّةَ الأَنْصَارِىَّ كَانَا يَقُولاَنِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "ثُمَّ عَرَجَ بِى حَتَّى ظَهَرْتُ لِمُسْتَوًى أَسْمَعُ فِيهِ صَرِيفَ الأَقْلاَمِ."
قَالَ ابْنُ حَزْمٍ وَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "فَفَرَضَ اللَّهُ عَلَى أُمَّتِى خَمْسِينَ صَلاَةً - قَالَ - فَرَجَعْتُ بِذَلِكَ حَتَّى أَمُرَّ بِمُوسَى فَقَالَ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ مَاذَا فَرَضَ رَبُّكَ عَلَى أُمَّتِكَ - قَالَ - قُلْتُ فَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسِينَ صَلاَةً . قَالَ لِى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَرَاجِعْ رَبَّكَ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ - قَالَ - فَرَاجَعْتُ رَبِّى فَوَضَعَ شَطْرَهَا - قَالَ - فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَأَخْبَرْتُهُ قَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ - قَالَ - فَرَاجَعْتُ رَبِّى فَقَالَ هِىَ خَمْسٌ وَهْىَ خَمْسُونَ لاَ يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَىَّ - قَالَ - فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ . فَقُلْتُ قَدِ اسْتَحْيَيْتُ مِنْ رَبِّى - قَالَ - ثُمَّ انْطَلَقَ بِى جِبْرِيلُ حَتَّى نَأْتِىَ سِدْرَةَ الْمُنْتَهَى فَغَشِيَهَا أَلْوَانٌ لاَ أَدْرِى مَا هِىَ - قَالَ - ثُمَّ أُدْخِلْتُ الْجَنَّةَ فَإِذَا فِيهَا جَنَابِذُ اللُّؤْلُؤِ وَإِذَا تُرَابُهَا الْمِسْكُ."
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya et-Tücibi, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik, ona Ebu Zer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben Mekke'deyken evimin çatısı açıldı ve Cebrail (as) indi. Göğsümü yardı ve onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman dolu altın bir tas getirdi ve onu göğsüme boşalttı. Ardından göğsümü kapattı. Elimden tutup beni semaya çıkardı. Dünya semasına geldiğimizde Cebrail (as) dünya semasının bekçisine kapıyı aç dedi. Bekçi kimdir O? diye sorunca Cebrail! diye cevap verdi. Bekçi yanında kimse var mı? diye sordu. Cebrail (as) evet, yanımda Muhammed (sav) var diye cevap verdi. Bekçi O gönderildi mi? diye sordu. Cebrail evet dedi. Bunun üzerine kapıyı açtı. Dünya semasına çıktığımızda bir adam gördük. Sağında ve sol tarafında birtakım karaltılar vardı. Sağ tarafa baktığında gülüyor, sol tarafa baktığında ağlıyordu. Salih peygamber, salih evlat hoş geldin dedi. Ey Cebrail! Bu kim? diye sordum. Bu Âdem'dir (as). Sağ ve sol tarafındaki bu karaltılar çocuklarının ruhlarıdır. Sağ taraftakiler cennetliklerdir. Sol taraftakiler ise cehennemliklerdir. Sağ tarafına bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar.' Sonra Cebrail beni çıkarmaya devam etti ve ikinci göğe geldik. Oranın bekçisine kapıyı aç dedi. Buranın bekçisi de ona dünya semasının bekçisinin söylediği sözleri söyledi."
Enes b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) semalarda Hz. Âdem, Hz. İdris, Hz. İsa ve Hz. Musa'yı (as) gördüğünü söylemiş ancak onların konumlarının nasıl olduğunu anlatmamıştır. "Hz. Âdem'i (as) dünya semasında, Hz. İbrahim’i (as) ise altıncı semada gördüğünü zikretmiştir. Cebrail ve Rasulullah (sav) Hz. İdris’e (as) uğrayınca Hz. İdris (as) onlara salih peygamber, salih kardeş hoş geldin dedi. Sonrasını Hz. Peygamber (sav) şöyle anlatır: Oradan geçtik. Hz. Peygamber (sav) bu kimdi? diye sordu. Cebrail (as) bu İdris’ti diye cevap verdi. Sonra Musa’ya (as) uğradım. O da bana salih peygambere salih kardeşe selam olsun dedi. Cebrail’e (as) bu kimdi? diye sordum. Bu Musa idi diye cevap verdi. Sonra İsa’nın (as) yanına uğradım. O da bana Salih peygambere Salih kardeşe selam olsun dedi. Cebrail’e (as) bu kimdi? diye sordum. Bana; O Meryem oğlu İsa idi diye cevap verdi. Sonra Hz. İbrahim’in (as) yanına uğradım. O da bana Salih peygambere Salih evlada selam olsun dedi. Cebrail’e (as) bu kimdi? diye sordum. Cebrail (as) İbrahim’di' diye cevap verdi."
İbn Şihâb, İbn Hazm’dan rivayet ettiğine göre İbn Abbas ve İbn Habbe el-Ensârî şöyle derlerdi: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sonra beni yukarı çıkardı ve kalemlerin çıtırtısını duyduğum bir seviyeye geldim."
İbn Hazm ve Enes b. Malik şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben bu emirle döndüm ve Hz. Musa’nın yanına uğradım. Bana; Rabbin ümmetine ne farz kıldı? diye sordu. Elli vakit namaz farz kıldı dedim. Bana; Rabbine dönüp müracaat et, ümmetin buna güç yetiremez dedi. Ben de Rabb'ime döndüm. Elli vakit namazın yarısını affetti. Tekrar Musa’nın yanına döndüm ve ona durumu anlattım. Rabb'ine dönüp tekrar hafifletmesini iste, ümmetin buna güç yetiremez dedi. Ben de Rabb'ime dönüp tekrar niyaz ettim. Rabb'im; O beş vakittir. (Ama) sevap olarak (ellidir). Ben de söz (bir tanedir) değişmez buyurdu. Sonra Musa’ya (as) tekrar döndüm. O; Rabb'ine bir kez daha müracaat et dedi. Artık Rabb'imden haya ediyorum dedim. Cebrail beni götürdü ve sidretü’l-müntehâya geldik. Orayı ne olduğunu bilmediğim renkler kuşatmıştı. Sonra cennete girdik. Orada inciden kubbeler vardı. Toprağı da miskti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 415, /88
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Hafs Harmele b. Yahya et-Tücibi (Harmele b. Yahya b. Abdullah)
Konular:
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
Mirac,
Peygamberler, Peygamberlerin ayırıcı vasfı
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.