Öneri Formu
Hadis Id, No:
14454, M003245
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ أَخْبَرَنِى ابْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ لَمَّا احْتَرَقَ الْبَيْتُ زَمَنَ يَزِيدَ بْنِ مُعَاوِيَةَ حِينَ غَزَاهَا أَهْلُ الشَّامِ فَكَانَ مِنْ أَمْرِهِ مَا كَانَ تَرَكَهُ ابْنُ الزُّبَيْرِ حَتَّى قَدِمَ النَّاسُ الْمَوْسِمَ يُرِيدُ أَنْ يُجَرِّئَهُمْ - أَوْ يُحَرِّبَهُمْ - عَلَى أَهْلِ الشَّامِ فَلَمَّا صَدَرَ النَّاسُ قَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَشِيرُوا عَلَىَّ فِى الْكَعْبَةِ أَنْقُضُهَا ثُمَّ أَبْنِى بِنَاءَهَا أَوْ أُصْلِحُ مَا وَهَى مِنْهَا قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَإِنِّى قَدْ فُرِقَ لِى رَأْىٌ فِيهَا أَرَى أَنْ تُصْلِحَ مَا وَهَى مِنْهَا وَتَدَعَ بَيْتًا أَسْلَمَ النَّاسُ عَلَيْهِ وَأَحْجَارًا أَسْلَمَ النَّاسُ عَلَيْهَا وَبُعِثَ عَلَيْهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم. فَقَالَ ابْنُ الزُّبَيْرِ لَوْ كَانَ أَحَدُكُمُ احْتَرَقَ بَيْتُهُ مَا رَضِىَ حَتَّى يُجِدَّهُ فَكَيْفَ بَيْتُ رَبِّكُمْ إِنِّى مُسْتَخِيرٌ رَبِّى ثَلاَثًا ثُمَّ عَازِمٌ عَلَى أَمْرِى فَلَمَّا مَضَى الثَّلاَثُ أَجْمَعَ رَأْيَهُ عَلَى أَنْ يَنْقُضَهَا فَتَحَامَاهُ النَّاسُ أَنْ يَنْزِلَ بِأَوَّلِ النَّاسِ يَصْعَدُ فِيهِ أَمْرٌ مِنَ السَّمَاءِ حَتَّى صَعِدَهُ رَجُلٌ فَأَلْقَى مِنْهُ حِجَارَةً فَلَمَّا لَمْ يَرَهُ النَّاسُ أَصَابَهُ شَىْءٌ تَتَابَعُوا فَنَقَضُوهُ حَتَّى بَلَغُوا بِهِ الأَرْضَ فَجَعَلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ أَعْمِدَةً فَسَتَّرَ عَلَيْهَا السُّتُورَ حَتَّى ارْتَفَعَ بِنَاؤُهُ. وَقَالَ ابْنُ الزُّبَيْرِ إِنِّى سَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "لَوْلاَ أَنَّ النَّاسَ حَدِيثٌ عَهْدُهُمْ بِكُفْرٍ وَلَيْسَ عِنْدِى مِنَ النَّفَقَةِ مَا يُقَوِّى عَلَى بِنَائِهِ لَكُنْتُ أَدْخَلْتُ فِيهِ مِنَ الْحِجْرِ خَمْسَ أَذْرُعٍ وَلَجَعَلْتُ لَهَا بَابًا يَدْخُلُ النَّاسُ مِنْهُ وَبَابًا يَخْرُجُونَ مِنْهُ." قَالَ فَأَنَا الْيَوْمَ أَجِدُ مَا أُنْفِقُ وَلَسْتُ أَخَافُ النَّاسَ - قَالَ - فَزَادَ فِيهِ خَمْسَ أَذْرُعٍ مِنَ الْحِجْرِ حَتَّى أَبْدَى أُسًّا نَظَرَ النَّاسُ إِلَيْهِ فَبَنَى عَلَيْهِ الْبِنَاءَ وَكَانَ طُولُ الْكَعْبَةِ ثَمَانِىَ عَشْرَةَ ذِرَاعًا فَلَمَّا زَادَ فِيهِ اسْتَقْصَرَهُ فَزَادَ فِى طُولِهِ عَشَرَ أَذْرُعٍ وَجَعَلَ لَهُ بَابَيْنِ أَحَدُهُمَا يُدْخَلُ مِنْهُ وَالآخَرُ يُخْرَجُ مِنْهُ. فَلَمَّا قُتِلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ كَتَبَ الْحَجَّاجُ إِلَى عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ مَرْوَانَ يُخْبِرُهُ بِذَلِكَ وَيُخْبِرُهُ أَنَّ ابْنَ الزُّبَيْرِ قَدْ وَضَعَ الْبِنَاءَ عَلَى أُسٍّ نَظَرَ إِلَيْهِ الْعُدُولُ مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ. فَكَتَبَ إِلَيْهِ عَبْدُ الْمَلِكِ إِنَّا لَسْنَا مِنْ تَلْطِيخِ ابْنِ الزُّبَيْرِ فِى شَىْءٍ أَمَّا مَا زَادَ فِى طُولِهِ فَأَقِرَّهُ وَأَمَّا مَا زَادَ فِيهِ مِنَ الْحِجْرِ فَرُدَّهُ إِلَى بِنَائِهِ وَسُدَّ الْبَابَ الَّذِى فَتَحَهُ. فَنَقَضَهُ وَأَعَادَهُ إِلَى بِنَائِهِ.
Tercemesi:
Bize Hennâd b. Serî, ona İbn Ebu Zaide, ona İbn Ebu Süleyman, ona Ata şöyle haber verdi: Yezid b. Muaviye zamanında Şamlılar Mekke'ye hücum ederek Beyt-i Şerif yandığı ve olan olduğu vakit İbn Zübeyr, ta hac mevsiminde halk gelinceye kadar onu hâli üzere bıraktı. (Bununla) halkı Şamlılar üzerine teşcî' yahut harbe sevk etmek istiyordu. Halk hacdan dağılınca İbn Zübeyr; ey cemaat! Kâbe hakkında bana reyinizi söyleyin. Onu yıkıp da yeniden mi bina edeyim? Yoksa harap olan yerlerini tamir mi eyleyeyim? İbn Abbas; bana bu bâbda bir fikir zahir oldu. Harap olan yerlerini tamir etmeni ve halkın müslüman oldukları vakit buldukları bir beyti, müslüman oldukları vakit buldukları taşları, Peygamber'in de (sav) Peygamber gönderildiği vakit bulduğu bu şeyleri hâli üzere bırakmanı muvafık görüyorum dedi. Bunun üzerine İbn Zübeyr şunları söyledi: Sizden birinizin evi yansa onu yenilemedikçe gönlü razı olmaz. Şu hâlde Rabbinizin Beytine nasıl razı olabiliyorsunuz? Ben Rabbime üç defa istiharede bulunacağım. Sonra yapacağım işe niyet edeceğim. Üç gece geçtikten sonra Kâbe'yi yıkmaya karar verdi. Halk Kâbe'nin üzerine çıkan ilk insanın başına gökten bir belâ iner korkusuyla onu bu işten vazgeçirmeye çalıştılar. Nihayet Beyt-i Şerifin üzerine bir adam çıkarak ondan bir taş attı. Halk onun başına bir şey gelmediğini görünce hep birden İbn Zübeyr'e tabi oldular ve Beyt-i Şerifi yıkarak yere kadar indirdiler. İbn Zübeyr Kâbe'nin binası yükselinceye kadar (kıble vazifesi görmek üzere) birtakım direkler diktirdi. Ve üzerlerine perdeler çektirdi. İbn Zübeyr demiş ki: Ben Aişe'yi şöyle derken işittim. Peygamber (sav); "halk küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı ben mutlaka Kâbe'ye Hicr'den beş arşın yer katar ve ona İnsanların gireceği bir kapı ile çıkacakları bir kapı açardım. Ama bende Kâbe'nin binasına yetecek nafaka yoktur" buyurdu. İşte bugün ben sarf edecek nafaka buluyorum. İnsanlardan da korkacak değilim. Ata (sözüne devamla) şöyle demiş: İbn Zübeyr Kabe'ye Hicr'den beş arşın yer kattı. Hattâ bir temel açarak halka gösterdi. Halk ona baktılar da binayı onun üzerine kurdu. Kâbe'nin uzunluğu on sekiz arşındı. İbn Zübeyr ilaveyi yapınca bunu kısa görerek uzunluğuna on arşın kattı. Beyt-i Şerife iki kam yaptı. Bunların birinden girilir, diğerinden çıkılırdı. İbn Zübeyr katledilince Haccac, Mervan'a mektup yazarak bunu ve İbn Zübeyr'in Kabe'yi Mekkelilerden âdil birtakım kimselerin gördükleri bir temel üzerine bina ettiğini haber verdi. Abdül Melik de ona; biz İbn Züheyr'in berbat ettiği bir şeyde yokuz. Uzunluğuna yaptığı ilaveyi olduğu gibi bırak, fakat Hicr'den yaptığı ilaveyi eskiden bina edildiği şekle çevir. Açtığı kapıyı da kapa diye cevap yazdı. Bunun üzerine Haccac binayı yıkarak eski şekline iade etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hac, 3245, /533
Senetler:
()
Konular:
KABE
Kabe
Kabe, Hz. Peygamber'in Kabe'yi Hz. İbrahim'in temeli üzere inşa etmek istemesi
Kabe, inşa edilmesi, mimarisi
Kabe, yeniden inşası, Hz. Peygamber'den sonra