Öneri Formu
Hadis Id, No:
2487, M004573
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنِى إِيَاسُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ غَزَوْنَا فَزَارَةَ وَعَلَيْنَا أَبُو بَكْرٍ أَمَّرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَيْنَا فَلَمَّا كَانَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْمَاءِ سَاعَةٌ أَمَرَنَا أَبُو بَكْرٍ فَعَرَّسْنَا ثُمَّ شَنَّ الْغَارَةَ فَوَرَدَ الْمَاءَ فَقَتَلَ مَنْ قَتَلَ عَلَيْهِ وَسَبَى وَأَنْظُرُ إِلَى عُنُقٍ مِنَ النَّاسِ فِيهِمُ الذَّرَارِىُّ فَخَشِيتُ أَنْ يَسْبِقُونِى إِلَى الْجَبَلِ فَرَمَيْتُ بِسَهْمٍ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْجَبَلِ فَلَمَّا رَأَوُا السَّهْمَ وَقَفُوا فَجِئْتُ بِهِمْ أَسُوقُهُمْ وَفِيهِمُ امْرَأَةٌ مِنْ بَنِى فَزَارَةَ عَلَيْهَا قِشْعٌ مِنْ أَدَمٍ - قَالَ الْقِشْعُ النِّطَعُ - مَعَهَا ابْنَةٌ لَهَا مِنْ أَحْسَنِ الْعَرَبِ فَسُقْتُهُمْ حَتَّى أَتَيْتُ بِهِمْ أَبَا بَكْرٍ فَنَفَّلَنِى أَبُو بَكْرٍ ابْنَتَهَا فَقَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَمَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا فَلَقِيَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى السُّوقِ فَقَالَ « يَا سَلَمَةُ هَبْ لِى الْمَرْأَةَ » . فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاللَّهِ لَقَدْ أَعْجَبَتْنِى وَمَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا ثُمَّ لَقِيَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْغَدِ فِى السُّوقِ فَقَالَ لِى « يَا سَلَمَةُ هَبْ لِى الْمَرْأَةَ لِلَّهِ أَبُوكَ » . فَقُلْتُ هِىَ لَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَوَاللَّهِ مَا كَشَفْتُ لَهَا ثَوْبًا فَبَعَثَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى أَهْلِ مَكَّةَ فَفَدَى بِهَا نَاسًا مِنَ الْمُسْلِمِينَ كَانُوا أُسِرُوا بِمَكَّةَ .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Ömer b. Yunus, ona İkrime b. Ammâr, ona İyâs b. Seleme, ona da babası (Seleme b. Ekva') şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'ın (sav) bize komutan tayin ettiği Ebu Bekir (ile beraber) Fezâre üzerine gazâya çıktık. Bizimle su kaynağı arasında bir müddet (mesafe) kaldığında Ebu Bekir, bize mola vermemizi emretti. Biz de mola verdik. Ardından müfrezeyi parçalara ayırıp su kaynağına vardı. Orada bulunan (düşman topluluğundan kimini) öldürdü, (kimini de) esir aldı. Ben de o insan topluluğuna bakıyordum. İçlerinde çoluk çocuk bulunuyordu. Beni geçip dağa ulaşmalarından endişe duydum da onlarla dağ arasına bir ok fırlattım. Oku gördüklerinde (oldukları yerde) durdular. Onları sevk ederek (ve esir olarak) getirdim. İçlerinde Fezâre oğullarından (olup) üzerinde deriden elbise (kiş') -Râvilerden biri "kiş'ı" kelimesinin "Natah" (esirlere giydirilen bir tür elbise olduğu açıklamasında bulunmuştur- bir kadın, onun beraberinde Araplar'ın en güzellerinden (olan) kızı vardı. Ebu Bekir'in yanına getirene dek onları sevk ettim. Ebu Bekir de (o kadının) kızını bana ilave bir ganimet (nefel) olarak verdi. Medine'ye geldik. Ben, (o kızın) elbisesini (Medine'ye gelene dek) açmadım! Rasulullah (sav) benimle çarşıda karşılaşıp "Yâ Seleme! O kızı bana hibe et!" buyurdu. Ben, "Yâ Rasulullah! Vallahi! O benim hoşuma gitti. (Bununla beraber), onun elbisesini (dahi) açmadım" dedim. Sonra Hz. Peygamber (sav), ertesi gün çarşıda benimle (yine) karşılaşıp "Vallahi! Onu bana hibe et!" buyurdu. Ben, "O senindir yâ Rasulullah! Vallahi! Onun elbisesini (bile) açmadım" dedim. Nebî (sav), onu Mekkeliler'e gönderip ona karşılık Mekke'de esir tutulan müslümanlardan (bazı) insanları (kurtarmak üzere) fidye verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4573, /746
Senetler:
()
Konular:
Bağış, Hibe
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Teşvik edilenler, Fidye vermek