Öneri Formu
Hadis Id, No:
2646, M004624
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّارِمِىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا ثَابِتٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ قَالَ وَفَدْنَا إِلَى مُعَاوِيَةَ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ وَفِينَا أَبُو هُرَيْرَةَ فَكَانَ كُلُّ رَجُلٍ مِنَّا يَصْنَعُ طَعَامًا يَوْمًا لأَصْحَابِهِ فَكَانَتْ نَوْبَتِى فَقُلْتُ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ الْيَوْمُ نَوْبَتِى . فَجَاءُوا إِلَى الْمَنْزِلِ وَلَمْ يُدْرِكْ طَعَامُنَا فَقُلْتُ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ لَوْ حَدَّثْتَنَا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى يُدْرِكَ طَعَامُنَا فَقَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ الْفَتْحِ فَجَعَلَ خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ عَلَى الْمُجَنِّبَةِ الْيُمْنَى وَجَعَلَ الزُّبَيْرَ عَلَى الْمُجَنِّبَةِ الْيُسْرَى وَجَعَلَ أَبَا عُبَيْدَةَ عَلَى الْبَيَاذِقَةِ وَبَطْنِ الْوَادِى فَقَالَ « يَا أَبَا هُرَيْرَةَ ادْعُ لِى الأَنْصَارَ » . فَدَعَوْتُهُمْ فَجَاءُوا يُهَرْوِلُونَ فَقَالَ « يَا مَعْشَرَ الأَنْصَارِ هَلْ تَرَوْنَ أَوْبَاشَ قُرَيْشٍ » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ « انْظُرُوا إِذَا لَقِيتُمُوهُمْ غَدًا أَنْ تَحْصِدُوهُمْ حَصْدًا » . وَأَخْفَى بِيَدِهِ وَوَضَعَ يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ وَقَالَ « مَوْعِدُكُمُ الصَّفَا » . قَالَ فَمَا أَشْرَفَ يَوْمَئِذٍ لَهُمْ أَحَدٌ إِلاَّ أَنَامُوهُ - قَالَ - وَصَعِدَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الصَّفَا وَجَاءَتِ الأَنْصَارُ فَأَطَافُوا بِالصَّفَا فَجَاءَ أَبُو سُفْيَانَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أُبِيدَتْ خَضْرَاءُ قُرَيْشٍ لاَ قُرَيْشَ بَعْدَ الْيَوْمِ . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ دَخَلَ دَارَ أَبِى سُفْيَانَ فَهُوَ آمِنٌ وَمَنْ أَلْقَى السِّلاَحَ فَهُوَ آمِنٌ وَمَنْ أَغْلَقَ بَابَهُ فَهُوَ آمِنٌ » . فَقَالَتِ الأَنْصَارُ أَمَّا الرَّجُلُ فَقَدْ أَخَذَتْهُ رَأْفَةٌ بِعَشِيرَتِهِ وَرَغْبَةٌ فِى قَرْيَتِهِ . وَنَزَلَ الْوَحْىُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قُلْتُمْ أَمَّا الرَّجُلُ فَقَدْ أَخَذَتْهُ رَأْفَةٌ بِعَشِيرَتِهِ وَرَغْبَةٌ فِى قَرْيَتِهِ . أَلاَ فَمَا اسْمِى إِذًا - ثَلاَثَ مَرَّاتٍ - أَنَا مُحَمَّدٌ عَبْدُ اللَّهِ وَرَسُولُهُ هَاجَرْتُ إِلَى اللَّهِ وَإِلَيْكُمْ فَالْمَحْيَا مَحْيَاكُمْ وَالْمَمَاتُ مَمَاتُكُمْ » . قَالُوا وَاللَّهِ مَا قُلْنَا إِلاَّ ضِنًّا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ . قَالَ « فَإِنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُصَدِّقَانِكُمْ وَيَعْذِرَانِكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Yahya b. Hassân, ona Hammâd b. Seleme, ona Sâbit, ona da Abdullah b. Rabâh şöyle rivayet etmiştir:
Muâviye b. Ebu Süfyân'a heyet olarak geldik ve içimizde Ebu Hureyre de vardı. Her birimiz arkadaşları için bir gün yemek yapıyordu. (O gün de) sıra bende idi. Ben, "Ey Ebu Hureyre! Bugün, benim sıramdır!" dedim. Onlar da eve geldiler. (Ancak) yemeğimiz yetişmedi. Ben, "Ey Ebu Hureyre! Yemeğimiz yetişene kadar bize Rasulullah'tan (sav) hadis rivayet etsen ya!" dedim. O da şöyle dedi:
(Mekke'nin) Fetih günü Rasulullah (sav) ile beraberdik. Nebî (sav), Hâlid b. Velid'i ordunun sağ tarafına, Zübeyr'i sol tarafına, Ebu Ubeyde'yi de piyadeler ile vadinin ortasına (komutan olarak) atadı (ve) "Ey Ebu Hureyre! Bana Ensâr'ı çağır!" buyurdu. Ben de onları çağırdım. (Hemen) koşarak geliverdiler. Nebî (sav), "Ey Ensâr cemaati! Kureyş'in ayak takımını görüyor musunuz?" buyurdu. Onlar, "Evet!" dediler. Hz. Peygamber (sav), "Bakın (hele)! Onlarla karşılaştığınızda onları kırıp geçirin!" buyurdu. Eli ile işaret etti, sağ elini sol eline koydu ve "Buluşma yeriniz Safâ (Tepesi'dir)!" buyurdu. O gün (Ensâr'ın) karşısına kim çıktı ise onları (öldürüp) yere serdiler! Rasulullah (sav), Safâ Tepesi'nin üzerine çıktı, Ensâr da geliverip Safâ (Tepesi'ni) sardılar. (Derken) Ebu Süfyân gelip "Yâ Rasulullah! Kureyş mahvoldu! Bugünden sonra Kureyş (falan) kalmadı!" dedi. Ebu Süfyân (diyeceğini) dedi. Rasulullah (sav) da "Ebu Süfyân'ın evine giren güvendedir. Silah bırakan güvendedir. Kapısını kapatan güvendedir!" buyurdu. (Bunun üzerine) Ensâr, "Adamı kabilesine karşı yumuşak huyluluk kapladı ve memleket sevdasına düştü!" dediler. (Derken) Rasulullah'a (sav) vahiy indi. Nebî (sav), "Sizler 'Adamı kabilesine karşı yumuşak huyluluk kapladı ve memleket sevdasına düştü' mü dediniz?" buyurdu (ve sözlerine devam ederek üç kere) "O zaman ismim (Muhammed falan) değil! Ben, Allah'ın kulu ve rasulü Muhammed'im! Allah'a ve size hicret ettim! Hayat(ım) sizin hayatınız, ölüm(üm) sizin ölümünüzdür!" buyurdu. (Ensâr), "Vallahi! (O sözü) sadece Allah ve peygamber sevdasından dolayı söyledik" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Allah ve rasulü sizi doğruluyor ve sizi kınamıyor!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4624, /760
Senetler:
()
Konular:
Şehirler, Mekke, Mekkenin fethi ve sonraki gelişmeler
Siyer, Mekke'nin fethi