4 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Veki', ona Süfyan; (T)
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, onlara da Süheyl (hadisi) bu isnadla rivayet etmiştir.
Veki'nin hadisinde; yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.
İbn Cafer'in Şube'den yaptığı rivayette; ehl-i kitap olduğunu söylemiştir.
Cerir'in hadisinde de onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmaktadır. Fakat müşriklerin (olan grupların) hiçbirinin ismi verilmemiştir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T)
Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler.
Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.
İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir.
Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T)
Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler.
Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.
İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir.
Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Vekî', ona Süfyân; (T)
Bana Züheyr b. Harb, ona Cerîr, onların hepsi de Süheyl'den bu isnadla rivayet ettiler.
Vekî'in hadisinde 'Yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.
İbn Ca'fer'in Şu'be'den yaptığı rivayette Şu'be (bu hadisin) 'Ehl-i kitap hakkında' olduğunu söylemiştir.
Cerîr'in hadisinde de 'Onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmakta fakat müşriklerin hiçbirinin ismi verilmemektedir.
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.