2 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, o ikisine Cerir, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre; bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi:
"Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın." Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti:
"Allah'ım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile kıl" dedi. Ben (Aişe) bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, (İshak “ahberenâ” lafzıyla, Züheyr -hadisin lafzı Züheyr’e aittir-“haddesenâ” lafzıyla nakletmiştir), ona Cerîr, ona A’meş, ona Ebu Duha, ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre;
Bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi:
“Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.”
Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti:
“Allahım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile beraber kıl!” dedi. Ben (Aişe) bir bakayım, dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!