Öneri Formu
Hadis Id, No:
35485, MU000612
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زِيَادِ بْنِ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ لاَ يُؤْخَذُ فِى صَدَقَةِ النَّخْلِ الْجُعْرُورُ وَلاَ مُصْرَانُ الْفَارَةِ وَلاَ عَذْقُ ابْنِ حُبَيْقٍ . قَالَ وَهُوَ يُعَدُّ عَلَى صَاحِبِ الْمَالِ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهُ فِى الصَّدَقَةِ . قَالَ مَالِكٌ وَإِنَّمَا مِثْلُ ذَلِكَ الْغَنَمُ تُعَدُّ عَلَى صَاحِبِهَا بِسِخَالِهَا وَالسَّخْلُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْهُ فِى الصَّدَقَةِ وَقَدْ يَكُونُ فِى الأَمْوَالِ ثِمَارٌ لاَ تُؤْخَذُ الصَّدَقَةُ مِنْهَا مِنْ ذَلِكَ الْبُرْدِىُّ وَمَا أَشْبَهَهُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْ أَدْنَاهُ كَمَا لاَ يُؤْخَذُ مِنْ خِيَارِهِ . قَالَ وَإِنَّمَا تُؤْخَذُ الصَّدَقَةُ مِنْ أَوْسَاطِ الْمَالِ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا أَنَّهُ لاَ يُخْرَصُ مِنَ الثِّمَارِ إِلاَّ النَّخِيلُ وَالأَعْنَابُ فَإِنَّ ذَلِكَ يُخْرَصُ حِينَ يَبْدُو صَلاَحُهُ وَيَحِلُّ بَيْعُهُ وَذَلِكَ أَنَّ ثَمَرَ النَّخِيلِ وَالأَعْنَابِ يُؤْكَلُ رُطَبًا وَعِنَبًا فَيُخْرَصُ عَلَى أَهْلِهِ لِلتَّوْسِعَةِ عَلَى النَّاسِ وَلِئَلاَّ يَكُونَ عَلَى أَحَدٍ فِى ذَلِكَ ضِيقٌ فَيُخْرَصُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ ثُمَّ يُخَلَّى بَيْنَهُمْ وَبَيْنَهُ يَأْكُلُونَهُ كَيْفَ شَاءُوا ثُمَّ يُؤَدُّونَ مِنْهُ الزَّكَاةَ عَلَى مَا خُرِصَ عَلَيْهِمْ . قَالَ مَالِكٌ فَأَمَّا مَا لاَ يُؤْكَلُ رَطْبًا وَإِنَّمَا يُؤْكَلُ بَعْدَ حَصَادِهِ مِنَ الْحُبُوبِ كُلِّهَا فَإِنَّهُ لاَ يُخْرَصُ وَإِنَّمَا عَلَى أَهْلِهَا فِيهَا إِذَا حَصَدُوهَا وَدَقُّوهَا وَطَيَّبُوهَا وَخَلُصَتْ حَبًّا فَإِنَّمَا عَلَى أَهْلِهَا فِيهَا الأَمَانَةُ يُؤَدُّونَ زَكَاتَهَا إِذَا بَلَغَ ذَلِكَ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ وَهَذَا الأَمْرُ الَّذِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا أَنَّ النَّخْلَ يُخْرَصُ عَلَى أَهْلِهَا وَثَمَرُهَا فِى رُءُوسِهَا إِذَا طَابَ وَحَلَّ بَيْعُهُ وَيُؤْخَذُ مِنْهُ صَدَقَتُهُ تَمْرًا عِنْدَ الْجِدَادِ فَإِنْ أَصَابَتِ الثَّمَرَةَ جَائِحَةٌ بَعْدَ أَنْ تُخْرَصَ عَلَى أَهْلِهَا وَقَبْلَ أَنْ تُجَذَّ فَأَحَاطَتِ الْجَائِحَةُ بِالثَّمَرِ كُلِّهِ فَلَيْسَ عَلَيْهِمْ صَدَقَةٌ فَإِنْ بَقِىَ مِنَ الثَّمَرِ شَىْءٌ يَبْلُغُ خَمْسَةَ أَوْسُقٍ فَصَاعِدًا بِصَاعِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أُخِذَ مِنْهُمْ زَكَاتُهُ وَلَيْسَ عَلَيْهِمْ فِيمَا أَصَابَتِ الْجَائِحَةُ زَكَاةٌ وَكَذَلِكَ الْعَمَلُ فِى الْكَرْمِ أَيْضًا وَإِذَا كَانَ لِرَجُلٍ قِطَعُ أَمْوَالٍ مُتَفَرِّقَةٌ أَوِ اشْتِرَاكٌ فِى أَمْوَالٍ مُتَفَرِّقَةٍ لاَ يَبْلُغُ مَالُ كُلِّ شَرِيكٍ أَوْ قِطَعُهُ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ وَكَانَتْ إِذَا جُمِعَ بَعْضُ ذَلِكَ إِلَى بَعْضٍ يَبْلُغَ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِنَّهُ يَجْمَعُهَا وَيُؤَدِّى زَكَاتَهَا .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona da Ziyad b. Sa’d’ın rivayet ettiğine göre İbn Şihab (ez-Zührî) şöyle demiştir:
“Hurmaların zekatı toplanırken yaş hurmalarla karışık işe yaramaz küçük değersiz hurmalar, çekirdeğinin üzerinde kalın kabuk bulunan değersiz hurmalar, ibn hubeyk cinsi hurmalar (uzun ama küçük olup soluk renkli düşük kalite bir hurma türü) zekat olarak alınmaz. Bu tür hurmalar, sahibi namına hesaba katılır ancak zekat olarak onlardan bir şey alınmaz.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Kuşkusuz bunun bir benzeri de koyunlardır. Nisab konusunda yavruları, sahibi namına hesaba katılır ancak zekat olarak koyunlar içerisinden kuzular alınmaz. Zekatı toplanan ürünler içerisinde öyle meyveler vardır ki zekat olarak onlardan da bir şey alınmaz. Bürdî denilen yüksek kaliteli hurma ve ona benzer hurmalar, bu tür ürünlerdendir. Zekat olarak malların en iyileri alınmadığı gibi en düşük kalitede olanları da alınmaz.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Bizde ittifak edilen uygulama şöyledir: Ürünlerden sadece hurmalar ve yaş üzümlerin miktarı tahmini yolla hesaplanır. Bu ürünler, olgunlaşmaya başlayıp satışı helal olunca tahminen hesaplanır. Çünkü hurma ve üzüm, yaşken yenilebilmektedir. Dolayısıyla insanlara kolaylık olması ve bu konuda hiç kimseye sıkıntı olmaması adına sahipleri için bu ürünler tahmini yolla hesaplanır. Bu sebeple mükellefler adına ürünler tahminen hesap edilir ardından da ürünleriyle baş başa bırakılırlar ve istedikleri gibi yerler. (Hasattan) sonra da onlar namına tahmini yolla hesap edilen miktara uygun olarak zekatı öderler.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Yaşken yenilmeyen ve sadece hasattan sonra yenilebilen tüm ürünlerde ise tahmini hesaplama yoluna gidilmez. Bu tür ürün sahiplerinin; hasat edip dövdükleri, savurup temizledikleri ve böylece tane olarak ayrıldıkları zaman ürünlerinin zekatını vermeleri gerekir. Söz konusu ürün sahipleri, ürünleri konusunda emin sayılırlar ve ürünleri, zekat nisabına ulaşınca zekatını verirler. Bu husus, bizde herhangi bir ihtilaf bulunmayan bir uygulamadır.”
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Bizde ittifak edilen uygulama şöyledir: Satışı helal bir hale geldiği vakit hurmalar, henüz dallarındayken sahipleri namına tahmini yolla hesap edilir; bilahare hasat esnasında kuru hurma olarak zekatı alınır. Sahipleri namına tahmini yolla hesap edildikten sonra, hasat edilmeden önce afet gelir de bütün meyveleri kuşatırsa sahiplerine herhangi bir zekat düşmez. Fakat üründen geriye, döneminde Hz. Peygamber’in (sav) esas aldığı sâ’ ile beş vesk veya daha fazla miktarda bir ürün kalırsa kendilerinden zekat alınır. Ancak afetin isabet ettiği kısımda kendilerine herhangi bir zekat düşmemektedir.
Üzümde de uygulama bu şekildedir. Bir kişinin farklı farklı yerlerde bulunan arazilerinden çıkan parça parça ürünleri ya da farklı farklı yerlerdeki mallarda hisseleri bulunsa ve her bir pay malı veya parça ürünü zekat nisabına ulaşmıyor da birbirine eklendiği vakit nisaba ulaşıyorsa ilgili kişi, onları toplar ve zekatını verir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 612, 1/92
Senetler:
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
2. Ebu Abdurrahman Ziyad b. Sa'd el-Horasanî (Ziyad b. Sa'd b. Abdurrahman)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, meyvelerin zekatı