Öneri Formu
Hadis Id, No:
36522, MU000977
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ أَنَّهُ سَمِعَ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ يَقُولُ كَانَ النَّاسُ فِى الْغَزْوِ إِذَا اقْتَسَمُوا غَنَائِمَهُمْ يَعْدِلُونَ الْبَعِيرَ بِعَشْرِ شِيَاهٍ . قَالَ مَالِكٌ فِى الأَجِيرِ فِى الْغَزْوِ إِنَّهُ إِنْ كَانَ شَهِدَ الْقِتَالَ وَكَانَ مَعَ النَّاسِ عِنْدَ الْقِتَالِ وَكَانَ حُرًّا فَلَهُ سَهْمُهُ وَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلاَ سَهْمَ لَهُ وَأَرَى أَنْ لاَ يُقْسَمَ إِلاَّ لِمَنْ شَهِدَ الْقِتَالَ مِنَ الأَحْرَارِ .
باب مَا لاَ يَجِبُ فِيهِ الْخُمْسُ . قَالَ مَالِكٌ فِيمَنْ وُجِدَ مِنَ الْعَدُوِّ عَلَى سَاحِلِ الْبَحْرِ بِأَرْضِ الْمُسْلِمِينَ فَزَعَمُوا أَنَّهُمْ تُجَّارٌ وَأَنَّ الْبَحْرَ لَفَظَهُمْ وَلاَ يَعْرِفُ الْمُسْلِمُونَ تَصْدِيقَ ذَلِكَ إِلاَّ أَنَّ مَرَاكِبَهُمْ تَكَسَّرَتْ أَوْ عَطِشُوا فَنَزَلُوا بِغَيْرِ إِذْنِ الْمُسْلِمِينَ أَرَى أَنَّ ذَلِكَ لِلإِمَامِ يَرَى فِيهِمْ رَأْيَهُ وَلاَ أَرَى لِمَنْ أَخَذَهُمْ فِيهِمْ خُمُسًا .
باب مَا يَجُوزُ لِلْمُسْلِمِينَ أَكْلُهُ قَبْلَ الْخُمْسِ . قَالَ مَالِكٌ لاَ أَرَى بَأْسًا أَنْ يَأْكُلَ الْمُسْلِمُونَ إِذَا دَخَلُوا أَرْضَ الْعَدُوِّ مِنْ طَعَامِهِمْ مَا وَجَدُوا مِنْ ذَلِكَ كُلِّهِ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ فِى الْمَقَاسِمِ . قَالَ مَالِكٌ وَأَنَا أَرَى الإِبِلَ وَالْبَقَرَ وَالْغَنَمَ بِمَنْزِلَةِ الطَّعَامِ يَأْكُلُ مِنْهُ الْمُسْلِمُونَ إِذَا دَخَلُوا أَرْضَ الْعَدُوِّ كَمَا يَأْكُلُونَ مِنَ الطَّعَامِ وَلَوْ أَنَّ ذَلِكَ لاَ يُؤْكَلُ حَتَّى يَحْضُرَ النَّاسُ الْمَقَاسِمَ وَيُقْسَمَ بَيْنَهُمْ أَضَرَّ ذَلِكَ بِالْجُيُوشِ فَلاَ أَرَى بَأْسًا بِمَا أُكِلَ مِنْ ذَلِكَ كُلِّهِ عَلَى وَجْهِ الْمَعْرُوفِ وَلاَ أَرَى أَنْ يَدَّخِرَ أَحَدٌ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا يَرْجِعُ بِهِ إِلَى أَهْلِهِ . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الرَّجُلِ يُصِيبُ الطَّعَامَ فِى أَرْضِ الْعَدُوِّ فَيَأْكُلُ مِنْهُ وَيَتَزَوَّدُ فَيَفْضُلُ مِنْهُ شَىْءٌ أَيَصْلُحُ لَهُ أَنْ يَحْبِسَهُ فَيَأْكُلَهُ فِى أَهْلِهِ أَوْ يَبِيعَهُ قَبْلَ أَنْ يَقْدَمَ بِلاَدَهُ فَيَنْتَفِعَ بِثَمَنِهِ قَالَ مَالِكٌ إِنْ بَاعَهُ وَهُوَ فِى الْغَزْوِ فَإِنِّى أَرَى أَنْ يَجْعَلَ ثَمَنَهُ فِى غَنَائِمِ الْمُسْلِمِينَ وَإِنْ بَلَغَ بِهِ بَلَدَهُ فَلاَ أَرَى بَأْسًا أَنْ يَأْكُلَهُ وَيَنْتَفِعَ بِهِ إِذَا كَانَ يَسِيرًا تَافِهًا .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Said, ona da Said b. Müseyyeb şöyle rivayet etmiştir:
İnsanlar, ganimetlerini taksim ettiklerinde on koyunu bir deve denk sayıyorlardı.
Mâlik, gazâda(ki) paralı asker hakkında şöyle demiştir: Savaşa katılırsa ve savaş esnasında insanlarla beraber olursa ve hür ise kendisine ganimet payı verilir. Bunu yapmazsa ona ganimet payı yoktur. Sadece hür kimselere ganimet payı verilmesini benimsiyorum.
Ganimetin Beşte Birinin (Humus) Sarf Edilmeyeceği Yerler
Mâlik, müslüman memleketinin sahil kesiminde bulunan düşman hakkında şöyle demiştir: (Düşman), kendilerinin tüccar olduklarını, kıyıya vurduklarını iddia etse ve müslümanlar da bunun doğruluğunu bilemeseler, (bununla birlikte düşman), gemileri parçalanmış ya da susuz kalmış olsalar, (bundan dolayı da) müslümanların izni olmadan konaklamışsalar, yöneticinin onlar hakkında (kendi fikrine göre) görüş beyan etmesini benimserim. Onları ele geçirenlere ganimetin beşte birinin sarf edileceğini ise benimsemiyorum.
Ganimetin Beşte Birinden Önce Müslümanların Yemesinin Caiz Olduğu Şeyler
Mâlik şöyle demiştir: Düşman memleketine girdiğinde müslümanların, yemek adına ne bulurlarsa ganimet taksimi gerçekleşmeden önce onları yemelerinde bir sakınca görmüyorum.
Mâlik şöyle demiştir: Müslümanların düşman memleketine girdiklerinde yemek yiyebildikleri gibi yemek yerine geçen deve, inek ve koyundan yemelerinde de bir sakınca görmüyorum. Eğer bunlar yenmese, insanlar ganimet taksiminde hazır bulunup aralarında paylaşma söz konusu olana dek (bozulabilir ki) bu (durum), orduya daha çok zarar verir. Bunların hepsinin örf gereğince yenmesinde bir sakınca görmüyorum. Birinin, bunlardan birini stoklayıp evine götürmesini ise benimsemiyorum.
Mâlik'e, "Düşman memleketinde bir yemek elde edip ondan yiyen ve azık olarak yanında bulunduran, (sonra da) ondan bir şeyin artması hâlinde onu yanında bulundurmaya devam eden kişinin, onu ailesi için yedirmesi mi yoksa memleketine gelmeden önce onu satıp ücretinden fayladalanması mı uygun olur?" diye soruldu. Mâlik, "Gazâda iken onu satarsa onun ücretini müslümanların ganimetine koymasını benimsiyorum. Eğer onunla memleketine varmışsa (ve kişi) yemeği az olan biri ise onu yemesinde ve ondan faydalanmasında bir sakınca görmüyorum" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Cihâd 977, 1/158
Senetler:
()
Konular:
Fe'y ve Ganimet
Ganimet, ganimete ihanet etmek
Ganimet, hak sahiplerine taksimi