Öneri Formu
Hadis Id, No:
28133, N004152
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَحْيَى بْنِ الْحَارِثِ قَالَ أَخْبَرَنَا مَحْبُوبٌ قَالَ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ خُصَيْفٍ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ الْخُمُسُ الَّذِى لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ كَانَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَقَرَابَتِهِ لاَ يَأْكُلُونَ مِنَ الصَّدَقَةِ شَيْئًا فَكَانَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم خُمُسُ الْخُمُسِ وَلِذِى قَرَابَتِهِ خُمُسُ الْخُمُسِ وَلِلْيَتَامَى مِثْلُ ذَلِكَ وَلِلْمَسَاكِينِ مِثْلُ ذَلِكَ وَلاِبْنِ السَّبِيلِ مِثْلُ ذَلِكَ . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ اللَّهُ جَلَّ ثَنَاؤُهُ ( وَاعْلَمُوا أَنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَىْءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِى الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ ) وَقَوْلُهُ عَزَّ وَجَلَّ لِلَّهِ ابْتِدَاءُ كَلاَمٍ لأَنَّ الأَشْيَاءَ كُلَّهَا لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَلَعَلَّهُ إِنَّمَا اسْتَفْتَحَ الْكَلاَمَ فِى الْفَىْءِ وَالْخُمُسِ بِذِكْرِ نَفْسِهِ لأَنَّهَا أَشْرَفُ الْكَسْبِ وَلَمْ يَنْسُبِ الصَّدَقَةَ إِلَى نَفْسِهِ عَزَّ وَجَلَّ لأَنَّهَا أَوْسَاخُ النَّاسِ وَاللَّهُ تَعَالَى أَعْلَمُ وَقَدْ قِيلَ يُؤْخَذُ مِنَ الْغَنِيمَةِ شَىْءٌ فَيُجْعَلُ فِى الْكَعْبَةِ وَهُوَ السَّهْمُ الَّذِى لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَسَهْمُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى الإِمَامِ يَشْتَرِى الْكُرَاعَ مِنْهُ وَالسِّلاَحَ وَيُعْطِى مِنْهُ مَنْ رَأَى مِمَّنْ رَأَى فِيهِ غَنَاءً وَمَنْفَعَةً لأَهْلِ الإِسْلاَمِ وَمِنْ أَهْلِ الْحَدِيثِ وَالْعِلْمِ وَالْفِقْهِ وَالْقُرْآنِ وَسَهْمٌ لِذِى الْقُرْبَى وَهُمْ بَنُو هَاشِمٍ وَبَنُو الْمُطَّلِبِ بَيْنَهُمُ الْغَنِىُّ مِنْهُمْ وَالْفَقِيرُ وَقَدْ قِيلَ إِنَّهُ لِلْفَقِيرِ مِنْهُمْ دُونَ الْغَنِىِّ كَالْيَتَامَى وَابْنِ السَّبِيلِ وَهُوَ أَشْبَهُ الْقَوْلَيْنِ بِالصَّوَابِ عِنْدِى وَاللَّهُ تَعَالَى أَعْلَمُ وَالصَّغِيرُ وَالْكَبِيرُ وَالذَّكَرُ وَالأُنْثَى سَوَاءٌ لأَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ جَعَلَ ذَلِكَ لَهُمْ وَقَسَّمَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِيهِمْ وَلَيْسَ فِى الْحَدِيثِ أَنَّهُ فَضَّلَ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَلاَ خِلاَفَ نَعْلَمُهُ بَيْنَ الْعُلَمَاءِ فِى رَجُلٍ لَوْ أَوْصَى بِثُلُثِهِ لِبَنِى فُلاَنٍ أَنَّهُ بَيْنَهُمْ وَأَنَّ الذَّكَرَ وَالأُنْثَى فِيهِ سَوَاءٌ إِذَا كَانُوا يُحْصَوْنَ فَهَكَذَا كُلُّ شَىْءٍ صُيِّرَ لِبَنِى فُلاَنٍ أَنَّهُ بَيْنَهُمْ بِالسَّوِيَّةِ إِلاَّ أَنْ يُبَيِّنَ ذَلِكَ الآمِرُ بِهِ وَاللَّهُ وَلِىُّ التَّوْفِيقِ وَسَهْمٌ لِلْيَتَامَى مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَسَهْمٌ لِلْمَسَاكِينِ مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَسَهْمٌ لاِبْنِ السَّبِيلِ مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَلاَ يُعْطَى أَحَدٌ مِنْهُمْ سَهْمُ مِسْكِينٍ وَسَهْمُ ابْنِ السَّبِيلِ وَقِيلَ لَهُ خُذْ أَيَّهُمَا شِئْتَ وَالأَرْبَعَةُ أَخْمَاسٍ يَقْسِمُهَا الإِمَامُ بَيْنَ مَنْ حَضَرَ الْقِتَالَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ الْبَالِغِينَ .
Tercemesi:
Mücahid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Allah ve Rasûlü için olan beşte bir hisse; Peygamber (s.a.v) ve akrabaları içindir. Onlar sadaka (zekat)’dan hiç yemezlerdi. Beşte birin beşte biri Rasûlullah (s.a.v)’in ve O’na yakınlığı olan kimselerin ayrıca yetimler, miskinler ve yolda kalmışlara da aynı miktarda dağıtılırdı. Ebu Abdurrahman derki: Allah Enfâl Sûresi 41. Ayetinde: “Bilesiniz ki savaşta ganimet olarak elinize ne geçirmişseniz onun beşte biri Allah’a, Rasûlü’ne ve akraba ile yetimlere, ihtiyaç içinde olanlara ve yolda kalanlara aittir….” “Ganimetler Allah’a” diye başlaması her şeyin Allah’a ait olduğunu bildirmek içindir. Ganimet şerefli ve üstün bir kazanç olduğu için bu ayetlere de yine Allah ile başlanmış olabilir. Zekat ayetinde (Tevbe sûresi 60. Ayeti) böyle başlanmamıştır. Çünkü zekat insanların kirleridir. Allah en iyisini bilendir. Bazıları da şöyle demişlerdir. Ganimetten bir miktar alınır ve Kâbe’ye konulur. Bu, Allah ve Rasûlü’nün denilen miktardır. Bunun tasarrufu devlet reisine bırakılır. Devlet reisi bununla at ve silah alır ayrıca İslâm’ın menfaati olan yerlere de harcayabilir. Muhaddislere, Alimlere, Fakihlere, Müfessir ve Kur’an okuyanlara verir. Yakın akrabalar denilen hisse ise Hâşimoğulları ve Muttalib oğulları arasında zengin fakir ayırt edilmeksizin paylaştırılır. Bazıları da bu konuda şöyle demiştir: “O hisse onlardan zenginler dışındaki fakir, yetim ve yolda kalmışlara verilir. Bana göre doğruya yakın olan görüşte budur. Allah her şeyin en iyisini bilendir. Küçük büyük erkek kadın Müsavi olarak dağıtılır. Allah böyle emretti. Rasûlullah (s.a.v)’de onların arasında böylece dağıttı. Hadislerde birini diğerine üstün tuttuğu görülmemiştir. Alimler de bu konuda ittifak etmişlerdir ve şöyle demişlerdir: Bir adam malının üçte birini falan oğullarına verilmesini vasiyet etse, o şey o kimseler arasında erkek kadın ayırımı yapmaksızın eşit olarak dağıtılır. Falan oğullarına verilsin diye vasiyet edilen veya vakfedilen bir şey de yine aynı şekilde eşit olarak dağıtılır. Ancak o iş ve dağıtmada bir açıklama getirilmemişse o zaman ona uyulur. Allah doğruların yardımcısıdır. Müslümanlardan yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara birer hisse verilir, bir kimse hem fakir hem de yolda kalmışsa ona iki hisse verilmez. Şöyle de denilmiştir. Hangi hisseden istersen ondan alabilirsin. Beşte birin beşte birinden geri kalan beşte dördünü devlet başkanı savaşa katılan Müslümanların baliğ olanlarına tahsis eder. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasemü'l-fey' 38, /2359
Senetler:
1. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
2. Ebu Avn Husayf b. Abdurrahman el-Cezerî (Husayf b. Abdurrahman)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-Fezârî (İbrahim b. Muhammed b. Hâris b. Esma b. Harice)
5. Mahbub b. Musa el-Antâkî (Mahbub b. Musa)
6. Amr b. Yahya ez-Zencârî (Amr b. Yahya b. Hâris)
Konular:
Cihad, hazırlık
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, hak sahiplerine taksimi