Öneri Formu
Hadis Id, No:
19877, T003305
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ مُحَمَّدٍ هُوَ ابْنُ الْحَنَفِيَّةِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَافِعٍ قَالَ سَمِعْتُ عَلِىَّ بْنَ أَبِى طَالِبٍ يَقُولُ: بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَا وَالزُّبَيْرَ وَالْمِقْدَادَ بْنَ الأَسْوَدِ فَقَالَ « انْطَلِقُوا حَتَّى تَأْتُوا رَوْضَةَ خَاخٍ فَإِنَّ فيهَا ظَعِينَةً مَعَهَا كِتَابٌ فَخُذُوهُ مِنْهَا فَائْتُونِى بِهِ » . فَخَرَجْنَا تَتَعَادَى بِنَا خَيْلُنَا حَتَّى أَتَيْنَا الرَّوْضَةَ فَإِذَا نَحْنُ بِالظَّعِينَةِ فَقُلْنَا : أَخْرِجِى الْكِتَابَ . فَقَالَتْ مَا مَعِى مِنْ كِتَابٍ . فَقُلْنَا لَتُخْرِجِنَّ الْكِتَابَ أَوْ لَتُلْقِيَنَّ الثِّيَابَ . قَالَ فَأَخْرَجَتْهُ مِنْ عِقَاصِهَا . قَالَ فَأَتَيْنَا بِهِ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا هُوَ مِنْ حَاطِبِ بْنِ أَبِى بَلْتَعَةَ إِلَى نَاسٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ بِمَكَّةَ يُخْبِرُهُمْ بِبَعْضِ أَمْرِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « مَا هَذَا يَا حَاطِبُ ؟ » . قَالَ لاَ تَعْجَلْ عَلَىَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى كُنْتُ امْرَأً مُلْصَقًا فِى قُرَيْشٍ وَلَمْ أَكُنْ مِنْ أَنْفُسِهَا وَكَانَ مَنْ مَعَكَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ لَهُمْ قَرَابَاتٌ يَحْمُونَ بِهَا أَهْلِيهِمْ وَأَمْوَالَهُمْ بِمَكَّةَ فَأَحْبَبْتُ إِذْ فَاتَنِى ذَلِكَ مِنْ نَسَبٍ فِيهِمْ أَنْ أَتَّخِذَ فِيهِمْ يَدًا يَحْمُونَ بِهَا قَرَابَتِى وَمَا فَعَلْتُ ذَلِكَ كُفْرًا وَلاَ ارْتِدَادًا عَنْ دِينِى وَلاَ رِضًا بِالْكُفْرِ بَعْدَ الإِسْلاَمِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « صَدَقَ » . فَقَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رضى الله عنه: دَعْنِى يَا رَسُولَ اللَّهِ أَضْرِبْ عُنُقَ هَذَا الْمُنَافِقِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّهُ قَدْ شَهِدَ بَدْرًا فَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ اللَّهَ اطَّلَعَ عَلَى أَهْلِ بَدْرٍ فَقَالَ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ فَقَدْ غَفَرْتُ لَكُمْ » . قَالَ وَفِيهِ أُنْزِلَتْ هَذِهِ السُّورَةُ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَتَّخِذُوا عَدُوِّى وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ ) السُّورَةَ . قَالَ عَمْرُو وَقَدْ رَأَيْتُ ابْنَ أَبِى رَافِعٍ وَكَانَ كَاتِبًا لِعَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَفِيهِ عَنْ عُمَرَ وَجَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ . وَرَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ هَذَا الْحَدِيثَ نَحْوَ هَذَا وَذَكَرُوا هَذَا الْحَرْفَ فَقَالُوا لَتُخْرِجِنَّ الْكِتَابَ أَوْ لَتُلْقِيَنَّ الثِّيَابَ . وَقَدْ رُوِىَ أَيْضًا عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ السُّلَمِىِّ عَنْ عَلِىٍّ نَحْوُ هَذَا الْحَدِيثِ . وَرؤى بَعْضُهُمْ فِيهِ فَقَالَ: لَتُخْرِجِنَّ الْكِتَابَ أَوْ لَنُجَرِّدَنَّكِ .
Tercemesi:
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Amr b. Dinar, ona el-Hasan b. Muhammed –ki o İbnü’l-Hanefiyye’dir-, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi’in şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Talib’i şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav) beni, ez-Zübeyr’i ve el-Mikdâd b. el-Esved’i yola göndererek: “Ravzatuhâh denilen yere varıncaya kadar gidin. Orada beraberinde bir mektup bulunan yolcu bir kadın vardır. O mektubu ondan alın ve onu bana derhal getirin” buyurdu. Biz de atlarımızı koşturarak yola çıktık. Sonunda Ravzatuhâh’a geldiğimizde o yolcu kadını da bulduk, mektubu çıkart dedik. Kadın: Beraberimde mektup yok, dedi. Biz: Ya mektubu çıkartırsın yahut üzerindeki elbiseleri çıkartacaksın, dedik. (Ali) dedi ki: Bu sefer kadın o mektubu saçının örgüsü arasından çıkardı. Biz de o mektubu alıp Rasulullah’a (sav) getirdik. Meğer o mektup, Hâtıb b. Ebu Beltea tarafından Mekke’deki müşriklerden bazı kimselere gönderilmiş, onlara Nebi’nin (sav) durumuna dair bazı haberler veriyormuş. Rasulullah (sav): “Bu ne ey Hâtıb!” buyurdu. Hâtıb: Beni cezalandırmakta acele etme, ey Allah’ın Rasulü, ben Kureyş’e sonradan eklenmiş bir kimseyim. Bizzat Kureyş’lilerden değilim. Senin beraberindeki muhacirlerin ise Mekke’de bulunan akrabalarını ve mallarını kendisi sebebiyle koruyabilecek akrabalıkları vardır. Benim onlarla böyle bir nesep akrabalığım olmasa dahi onlara akrabalarımı kendisi sebebiyle korumalarını sağlayacak, bir iyilikte bulunmak istedim. Ben bu işi ne kâfir olduğum için, ne dinimden döndüğüm için, ne de İslam’dan sonra küfre razı olduğum için yapmış değilim, dedi. Nebi (sav): “Doğru söyledi” buyurdu. Bu sefer Ömer b. el-Hattab (ra): Ey Allah’ın Rasulü, bana izin ver, bu münafığın boynunu vurayım, dedi. Nebi (sav) ise: “Şüphesiz o, Bedir’e katılmış birisidir. Nerden bilirsin, belki Allah Bedir’e katılanlara: Dilediğinizi yapınız, ben size yaptıklarınızı bağışladım, buyurmadığını” dedi. (Ali) dedi ki: İşte şu: “Ey iman edenler, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları… veliler (dostlar) edinmeyin” (Mümtahine, 60/1) (diye başlayan) suresi onun hakkında nazil olmuştur.
Amr dedi ki: Ben Ali b. Ebu Talib’in kâtipliğini yapan İbn Ebu Râfi’i gördüm.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bu hususta Ömer ve Câbir b. Abdullah’tan nakledilmiş rivayetler de vardır. Birden çok kişi Süfyan b. Uyeyne’den bu hadisi buna yakın olarak rivayet etmiş ve onlar (kadına söyledikleri sözleri) şöylece rivayet etmişlerdir: Ya mektubu çıkartırsın yahut elbiselerini çıkartırsın.
Yine bu hadis Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Ali tarafından buna yakın olarak rivayet edilmiştir. Kimisi de bu hadiste: “Ya sen mektubu çıkarırsın yahut biz elbiselerini soyar, (mektubu öyle arar)ız” demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 60, 5/409
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Kur'an, nuzül sebebi