فَزَعَمَ مَحْمُودٌ أَنَّهُ سَمِعَ عِتْبَانَ بْنَ مَالِكٍ الأَنْصَارِىَّ - رضى الله عنه - وَكَانَ مِمَّنْ شَهِدَ بَدْرًا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ كُنْتُ أُصَلِّى لِقَوْمِى بِبَنِى سَالِمٍ ، وَكَانَ يَحُولُ بَيْنِى وَبَيْنَهُمْ وَادٍ إِذَا جَاءَتِ الأَمْطَارُ فَيَشُقُّ عَلَىَّ اجْتِيَازُهُ قِبَلَ مَسْجِدِهِمْ ، فَجِئْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ لَهُ إِنِّى أَنْكَرْتُ بَصَرِى ، وَإِنَّ الْوَادِىَ الَّذِى بَيْنِى وَبَيْنَ قَوْمِى يَسِيلُ إِذَا جَاءَتِ الأَمْطَارُ فَيَشُقُّ عَلَىَّ اجْتِيَازُهُ ، فَوَدِدْتُ أَنَّكَ تَأْتِى فَتُصَلِّى مِنْ بَيْتِى مَكَانًا أَتَّخِذُهُ مُصَلًّى . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَأَفْعَلُ » . فَغَدَا عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - بَعْدَ مَا اشْتَدَّ النَّهَارُ فَاسْتَأْذَنَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَذِنْتُ لَهُ فَلَمْ يَجْلِسْ حَتَّى قَالَ « أَيْنَ تُحِبُّ أَنْ أُصَلِّىَ مِنْ بَيْتِكَ » . فَأَشَرْتُ لَهُ إِلَى الْمَكَانِ الَّذِى أُحِبُّ أَنْ أُصَلِّىَ فِيهِ ، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَبَّرَ وَصَفَفْنَا وَرَاءَهُ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ سَلَّمَ وَسَلَّمْنَا حِينَ سَلَّمَ ، فَحَبَسْتُهُ عَلَى خَزِيرٍ يُصْنَعُ لَهُ فَسَمِعَ أَهْلُ الدَّارِ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِى فَثَابَ رِجَالٌ مِنْهُمْ حَتَّى كَثُرَ الرِّجَالُ فِى الْبَيْتِ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ مَا فَعَلَ مَالِكٌ لاَ أَرَاهُ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ ذَاكَ مُنَافِقٌ لاَ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَقُلْ ذَاكَ أَلاَ تَرَاهُ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . يَبْتَغِى بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ » . فَقَالَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . أَمَّا نَحْنُ فَوَاللَّهِ لاَ نَرَى وُدَّهُ وَلاَ حَدِيثَهُ إِلاَّ إِلَى الْمُنَافِقِينَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَإِنَّ اللَّهَ قَدْ حَرَّمَ عَلَى النَّارِ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . يَبْتَغِى بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ » . قَالَ مَحْمُودٌ فَحَدَّثْتُهَا قَوْمًا فِيهِمْ أَبُو أَيُّوبَ صَاحِبُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى غَزْوَتِهِ الَّتِى تُوُفِّىَ فِيهَا وَيَزِيدُ بْنُ مُعَاوِيَةَ عَلَيْهِمْ بِأَرْضِ الرُّومِ ، فَأَنْكَرَهَا عَلَىَّ أَبُو أَيُّوبَ قَالَ وَاللَّهِ مَا أَظُنُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَا قُلْتَ قَطُّ . فَكَبُرَ ذَلِكَ عَلَىَّ فَجَعَلْتُ لِلَّهِ عَلَىَّ إِنْ سَلَّمَنِى حَتَّى أَقْفُلَ مِنْ غَزْوَتِى أَنْ أَسْأَلَ عَنْهَا عِتْبَانَ بْنَ مَالِكٍ - رضى الله عنه - إِنْ وَجَدْتُهُ حَيًّا فِى مَسْجِدِ قَوْمِهِ ، فَقَفَلْتُ فَأَهْلَلْتُ بِحَجَّةٍ أَوْ بِعُمْرَةٍ ، ثُمَّ سِرْتُ حَتَّى قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فَأَتَيْتُ بَنِى سَالِمٍ ، فَإِذَا عِتْبَانُ شَيْخٌ أَعْمَى يُصَلِّى لِقَوْمِهِ فَلَمَّا سَلَّمَ مِنَ الصَّلاَةِ سَلَّمْتُ عَلَيْهِ وَأَخْبَرْتُهُ مَنْ أَنَا ، ثُمَّ سَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ الْحَدِيثِ فَحَدَّثَنِيهِ كَمَا حَدَّثَنِيهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ .
Mahmud'un iddiasına göre Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir’de bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik el-Ensarî’yi (ra) şöyle demiştir:
Ben Salim oğulları mahallesinde bir topluluğa imamlık yapıyordum. Benimle onlar arasında bir vadi vardı ve yağmur yağdığı zaman, mescitlerinin önündeki bu vadiyi aşmak bana zor geliyordu. Bu sebeple Rasulullah’a (sav) geldim ve ona “artık gözlerim iyi görmüyor, benimle kavmim arasındaki vadide ise yağmur yağdığında sel oluyor. Bu bakımdan onu aşıp geçmek benim için zor oluyor, bu sebeple senin gelip evimde namazgâh edineceğim bir yerde namaz kılmanı arzu ediyorum” dedim. Rasulullah (sav) de "Yapacağım" buyurdu. Ertesi sabah Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir (ra) günün sıcaklığının arttığı bir vakitte bana geldiler. Rasulullah (sav) içeriye girmek için izin istedi, ben de ona izin verdim. Daha oturmadan "evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. Ben de ona namaz kılmayı arzu ettiğim yeri işaret ettim. Rasulullah (sav) kalktı, tekbir aldı ve biz de onun arkasında saf olduk. İki rekât namaz kıldırdı. Sonra o selam verdi, o selam verince, biz de selam verdik. Kendisi için hazırlanan, hazîr denilen yemeği yemek üzere, Onu alıkoydum. Rasulullah’ın (sav) evimde olduğunu işiten mahalle halkından erkekler de geldiler ve evimde hatırı sayılır miktarda erkek toplandı. İçlerinden bir adam “Malik ne yaptı, onu göremiyorum” dedi. Onlardan bir adam da “o bir münafıktır, Allah’ı ve Rasulünü sevmez” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "hayır, öyle deme, sen onun 'Lâ ilâhe illallah' dediğini ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözettiğini bilmiyor musun" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette daha iyi bilir. Ama bizler Allah’a yemin olsun, onun münafıklardan başkasını sevdiğini de, başkasıyla konuştuğunu da görmüyoruz” dedi. Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu.
Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Rasulullah’ın (sav) arkadaşı Ebu Eyyûb’un da bulunduğu bir takım kimselere Ebu Eyyûb’un vefat ettiği ve Yezid b. Muaviye’nin komutan olduğu Rum diyarında anlattım. Ebu Eyyûb bana tepki göstererek şöyle dedi: Vallahi, Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum. Onun böyle demesi bana çok ağır geldi. Bunun üzerine, bu gazvemden selametle dönmemi nasip edecek olursam, eğer İtbân b. Malik de kavminin mescidinde ve hala sağ olursa, mutlaka bunu ona soracağıma yemin ettim. Döndüğüm vakit, bir hac ya da bir umre yapmak üzere ihrama girdim. Sonra Medine’ye kadar yoluma devam ettim. Salim oğulları diyarına vardım. İtban’ı kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Namazı bitirip selam verince ben de ona selam verdim. Kim olduğumu ona söyledim. Sonra da o hadisi ona sorunca, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9294, B001186
Hadis:
فَزَعَمَ مَحْمُودٌ أَنَّهُ سَمِعَ عِتْبَانَ بْنَ مَالِكٍ الأَنْصَارِىَّ - رضى الله عنه - وَكَانَ مِمَّنْ شَهِدَ بَدْرًا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ كُنْتُ أُصَلِّى لِقَوْمِى بِبَنِى سَالِمٍ ، وَكَانَ يَحُولُ بَيْنِى وَبَيْنَهُمْ وَادٍ إِذَا جَاءَتِ الأَمْطَارُ فَيَشُقُّ عَلَىَّ اجْتِيَازُهُ قِبَلَ مَسْجِدِهِمْ ، فَجِئْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ لَهُ إِنِّى أَنْكَرْتُ بَصَرِى ، وَإِنَّ الْوَادِىَ الَّذِى بَيْنِى وَبَيْنَ قَوْمِى يَسِيلُ إِذَا جَاءَتِ الأَمْطَارُ فَيَشُقُّ عَلَىَّ اجْتِيَازُهُ ، فَوَدِدْتُ أَنَّكَ تَأْتِى فَتُصَلِّى مِنْ بَيْتِى مَكَانًا أَتَّخِذُهُ مُصَلًّى . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَأَفْعَلُ » . فَغَدَا عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - بَعْدَ مَا اشْتَدَّ النَّهَارُ فَاسْتَأْذَنَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَذِنْتُ لَهُ فَلَمْ يَجْلِسْ حَتَّى قَالَ « أَيْنَ تُحِبُّ أَنْ أُصَلِّىَ مِنْ بَيْتِكَ » . فَأَشَرْتُ لَهُ إِلَى الْمَكَانِ الَّذِى أُحِبُّ أَنْ أُصَلِّىَ فِيهِ ، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَبَّرَ وَصَفَفْنَا وَرَاءَهُ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ سَلَّمَ وَسَلَّمْنَا حِينَ سَلَّمَ ، فَحَبَسْتُهُ عَلَى خَزِيرٍ يُصْنَعُ لَهُ فَسَمِعَ أَهْلُ الدَّارِ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِى فَثَابَ رِجَالٌ مِنْهُمْ حَتَّى كَثُرَ الرِّجَالُ فِى الْبَيْتِ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ مَا فَعَلَ مَالِكٌ لاَ أَرَاهُ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ ذَاكَ مُنَافِقٌ لاَ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَقُلْ ذَاكَ أَلاَ تَرَاهُ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . يَبْتَغِى بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ » . فَقَالَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . أَمَّا نَحْنُ فَوَاللَّهِ لاَ نَرَى وُدَّهُ وَلاَ حَدِيثَهُ إِلاَّ إِلَى الْمُنَافِقِينَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَإِنَّ اللَّهَ قَدْ حَرَّمَ عَلَى النَّارِ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . يَبْتَغِى بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ » . قَالَ مَحْمُودٌ فَحَدَّثْتُهَا قَوْمًا فِيهِمْ أَبُو أَيُّوبَ صَاحِبُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى غَزْوَتِهِ الَّتِى تُوُفِّىَ فِيهَا وَيَزِيدُ بْنُ مُعَاوِيَةَ عَلَيْهِمْ بِأَرْضِ الرُّومِ ، فَأَنْكَرَهَا عَلَىَّ أَبُو أَيُّوبَ قَالَ وَاللَّهِ مَا أَظُنُّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَا قُلْتَ قَطُّ . فَكَبُرَ ذَلِكَ عَلَىَّ فَجَعَلْتُ لِلَّهِ عَلَىَّ إِنْ سَلَّمَنِى حَتَّى أَقْفُلَ مِنْ غَزْوَتِى أَنْ أَسْأَلَ عَنْهَا عِتْبَانَ بْنَ مَالِكٍ - رضى الله عنه - إِنْ وَجَدْتُهُ حَيًّا فِى مَسْجِدِ قَوْمِهِ ، فَقَفَلْتُ فَأَهْلَلْتُ بِحَجَّةٍ أَوْ بِعُمْرَةٍ ، ثُمَّ سِرْتُ حَتَّى قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فَأَتَيْتُ بَنِى سَالِمٍ ، فَإِذَا عِتْبَانُ شَيْخٌ أَعْمَى يُصَلِّى لِقَوْمِهِ فَلَمَّا سَلَّمَ مِنَ الصَّلاَةِ سَلَّمْتُ عَلَيْهِ وَأَخْبَرْتُهُ مَنْ أَنَا ، ثُمَّ سَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ الْحَدِيثِ فَحَدَّثَنِيهِ كَمَا حَدَّثَنِيهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ .
Tercemesi:
Mahmud'un iddiasına göre Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir’de bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik el-Ensarî’yi (ra) şöyle demiştir:
Ben Salim oğulları mahallesinde bir topluluğa imamlık yapıyordum. Benimle onlar arasında bir vadi vardı ve yağmur yağdığı zaman, mescitlerinin önündeki bu vadiyi aşmak bana zor geliyordu. Bu sebeple Rasulullah’a (sav) geldim ve ona “artık gözlerim iyi görmüyor, benimle kavmim arasındaki vadide ise yağmur yağdığında sel oluyor. Bu bakımdan onu aşıp geçmek benim için zor oluyor, bu sebeple senin gelip evimde namazgâh edineceğim bir yerde namaz kılmanı arzu ediyorum” dedim. Rasulullah (sav) de "Yapacağım" buyurdu. Ertesi sabah Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir (ra) günün sıcaklığının arttığı bir vakitte bana geldiler. Rasulullah (sav) içeriye girmek için izin istedi, ben de ona izin verdim. Daha oturmadan "evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. Ben de ona namaz kılmayı arzu ettiğim yeri işaret ettim. Rasulullah (sav) kalktı, tekbir aldı ve biz de onun arkasında saf olduk. İki rekât namaz kıldırdı. Sonra o selam verdi, o selam verince, biz de selam verdik. Kendisi için hazırlanan, hazîr denilen yemeği yemek üzere, Onu alıkoydum. Rasulullah’ın (sav) evimde olduğunu işiten mahalle halkından erkekler de geldiler ve evimde hatırı sayılır miktarda erkek toplandı. İçlerinden bir adam “Malik ne yaptı, onu göremiyorum” dedi. Onlardan bir adam da “o bir münafıktır, Allah’ı ve Rasulünü sevmez” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "hayır, öyle deme, sen onun 'Lâ ilâhe illallah' dediğini ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözettiğini bilmiyor musun" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette daha iyi bilir. Ama bizler Allah’a yemin olsun, onun münafıklardan başkasını sevdiğini de, başkasıyla konuştuğunu da görmüyoruz” dedi. Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu.
Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Rasulullah’ın (sav) arkadaşı Ebu Eyyûb’un da bulunduğu bir takım kimselere Ebu Eyyûb’un vefat ettiği ve Yezid b. Muaviye’nin komutan olduğu Rum diyarında anlattım. Ebu Eyyûb bana tepki göstererek şöyle dedi: Vallahi, Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum. Onun böyle demesi bana çok ağır geldi. Bunun üzerine, bu gazvemden selametle dönmemi nasip edecek olursam, eğer İtbân b. Malik de kavminin mescidinde ve hala sağ olursa, mutlaka bunu ona soracağıma yemin ettim. Döndüğüm vakit, bir hac ya da bir umre yapmak üzere ihrama girdim. Sonra Medine’ye kadar yoluma devam ettim. Salim oğulları diyarına vardım. İtban’ı kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Namazı bitirip selam verince ben de ona selam verdim. Kim olduğumu ona söyledim. Sonra da o hadisi ona sorunca, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Teheccüd 36, 1/420
Senetler:
1. İtban b. Malik el-Ensârî (İtban b. Malik b. Amr b. Aclân)
2. Mahmud b. Rabi' el-Hazreci (Mahmud b. Rabi' b. Süraka b. Amr b. Zeyd b. Abde b. Amira)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Kelime-i Şahadet, Kelime-i Şehadetin Fazileti
KTB, NAMAZ,
KTB, TEVHİD
Münafık, Nifak / Münafık
Namaz, zaruret halinde evde kılmak
Teberrük, Allah Resûlü'nün musallasıyla
Tevhid, Kelime-i tevhidi söyleyene cehennemin haram olması
Tevhit, La ilahe illallah / kelime-i tevhidi söyleyen cennete girecektir
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ يُونُسُ قَالَ الزُّهْرِىُّ أَخْبَرَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ الْمُسْلِمِينَ بَيْنَا هُمْ فِى الْفَجْرِ يَوْمَ الاِثْنَيْنِ ، وَأَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - يُصَلِّى بِهِمْ فَفَجَأَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قَدْ كَشَفَ سِتْرَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - فَنَظَرَ إِلَيْهِمْ ، وَهُمْ صُفُوفٌ ، فَتَبَسَّمَ يَضْحَكُ ، فَنَكَصَ أَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - عَلَى عَقِبَيْهِ ، وَظَنَّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُرِيدُ أَنْ يَخْرُجَ إِلَى الصَّلاَةِ ، وَهَمَّ الْمُسْلِمُونَ أَنْ يَفْتَتِنُوا فِى صَلاَتِهِمْ فَرَحًا بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حِينَ رَأَوْهُ ، فَأَشَارَ بِيَدِهِ أَنْ أَتِمُّوا ، ثُمَّ دَخَلَ الْحُجْرَةَ وَأَرْخَى السِّتْرَ ، وَتُوُفِّىَ ذَلِكَ الْيَوْمَ.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunusi ona ez-Zühri, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Müslümanlar Pazartesi günü sabah namazında bulunurken Ebu Bekir (ra) de onlara namaz kıldırdığı sırada ansızın Nebi (sav), Aişe'nin (r.anha) hücresinin perdesini açıp onlara baktığını fark ettiler. (Rasulullah) onların (namaz için) saf olmuş hallerine baktı. Gülercesine tebessüm etti. Ebu Bekir (ra) topukları üzerine gerisin geri gitti ve Rasulullah'ın (sav) namaza çıkmak istediğini sandı. Müslümanlar da Nebi'yi (sav) gördükleri zaman onun bu haline sevindikleri için az kalsın namazlarını bozacaklardı. (Rasulullah) Eliyle tamamlayın diye işaret buyurdu, sonra hücreye girip perdeyi indirdi ve o gün de vefat etti.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9331, B001205
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ قَالَ يُونُسُ قَالَ الزُّهْرِىُّ أَخْبَرَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ الْمُسْلِمِينَ بَيْنَا هُمْ فِى الْفَجْرِ يَوْمَ الاِثْنَيْنِ ، وَأَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - يُصَلِّى بِهِمْ فَفَجَأَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قَدْ كَشَفَ سِتْرَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - فَنَظَرَ إِلَيْهِمْ ، وَهُمْ صُفُوفٌ ، فَتَبَسَّمَ يَضْحَكُ ، فَنَكَصَ أَبُو بَكْرٍ - رضى الله عنه - عَلَى عَقِبَيْهِ ، وَظَنَّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُرِيدُ أَنْ يَخْرُجَ إِلَى الصَّلاَةِ ، وَهَمَّ الْمُسْلِمُونَ أَنْ يَفْتَتِنُوا فِى صَلاَتِهِمْ فَرَحًا بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حِينَ رَأَوْهُ ، فَأَشَارَ بِيَدِهِ أَنْ أَتِمُّوا ، ثُمَّ دَخَلَ الْحُجْرَةَ وَأَرْخَى السِّتْرَ ، وَتُوُفِّىَ ذَلِكَ الْيَوْمَ.
Tercemesi:
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunusi ona ez-Zühri, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Müslümanlar Pazartesi günü sabah namazında bulunurken Ebu Bekir (ra) de onlara namaz kıldırdığı sırada ansızın Nebi (sav), Aişe'nin (r.anha) hücresinin perdesini açıp onlara baktığını fark ettiler. (Rasulullah) onların (namaz için) saf olmuş hallerine baktı. Gülercesine tebessüm etti. Ebu Bekir (ra) topukları üzerine gerisin geri gitti ve Rasulullah'ın (sav) namaza çıkmak istediğini sandı. Müslümanlar da Nebi'yi (sav) gördükleri zaman onun bu haline sevindikleri için az kalsın namazlarını bozacaklardı. (Rasulullah) Eliyle tamamlayın diye işaret buyurdu, sonra hücreye girip perdeyi indirdi ve o gün de vefat etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Amel fi's-Salât 6, 1/424
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Hz. Peygamber, vefatı
Hz. Peygamber, vefatına yakın zamanlar
KTB, NAMAZ,
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9163, M006610
Hadis:
حَدَّثَنِى سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنِى حَفْصُ بْنُ مَيْسَرَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ عَبْدَ الْمَلِكِ بْنَ مَرْوَانَ بَعَثَ إِلَى أُمِّ الدَّرْدَاءِ بِأَنْجَادٍ مِنْ عِنْدِهِ فَلَمَّا أَنْ كَانَ ذَاتَ لَيْلَةٍ قَامَ عَبْدُ الْمَلِكِ مِنَ اللَّيْلِ فَدَعَا خَادِمَهُ فَكَأَنَّهُ أَبْطَأَ عَلَيْهِ فَلَعَنَهُ فَلَمَّا أَصْبَحَ قَالَتْ لَهُ أُمُّ الدَّرْدَاءِ سَمِعْتُكَ اللَّيْلَةَ لَعَنْتَ خَادِمَكَ حِينَ دَعَوْتَهُ. فَقَالَتْ سَمِعْتُ أَبَا الدَّرْدَاءِ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لاَ يَكُونُ اللَّعَّانُونَ شُفَعَاءَ وَلاَ شُهَدَاءَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ."
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysere, ona da Zeyd b. Eslem şöyle rivayet etti ki: Abdülmelik b. Mervan Ümmü Derdâ'ya kendinden bazı ev eşyası göndermiş. Gecelerden birinde Abdülmelik geceden kalkarak hizmetçisini çağırmış. Galiba hizmetçisi yanma gelmekte gecikmiş de ona lanet etmiş. Sabah olunca Ümmü Derdâ ona; bu gece hizmetçini çağırdığın vakit ona lanet ettiğini işittim demiş. Ve sözüne şöyle devam etmiş: Ben Ebu Derdâ'yı şunu söylerken işittim: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Lanetçiler kıyamet gününde ne şefaatçi olabilirler ne de şahit!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Birr ve's-sıla ve'l-edeb 6610, /1074
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Ebu Muhammed Süveyd b. Saîd el-Herevî (Süveyd b. Saîd b. Sehl b. Şehriyâr)
Konular:
KTB, ADAB
Lanet, Lanetlemek,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9341, B001210
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا شَبَابَةُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ صَلَّى صَلاَةً قَالَ « إِنَّ الشَّيْطَانَ عَرَضَ لِى ، فَشَدَّ عَلَىَّ لِيَقْطَعَ الصَّلاَةَ عَلَىَّ ، فَأَمْكَنَنِى اللَّهُ مِنْهُ ، فَذَعَتُّهُ ، وَلَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ أُوثِقَهُ إِلَى سَارِيَةٍ حَتَّى تُصْبِحُوا فَتَنْظُرُوا إِلَيْهِ فَذَكَرْتُ قَوْلَ سُلَيْمَانَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - رَبِّ هَبْ لِى مُلْكًا لاَ يَنْبَغِى لأَحَدٍ مِنْ بَعْدِى . فَرَدَّهُ اللَّهُ خَاسِيًا » . ثُمَّ قَالَ النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ فَذَعَتُّهُ بِالذَّالِ أَىْ خَنَقْتُهُ وَفَدَعَّتُّهُ مِنْ قَوْلِ اللَّهِ ( يَوْمَ يُدَعُّونَ ) أَىْ يُدْفَعُونَ وَالصَّوَابُ ، فَدَعَتُّهُ إِلاَّ أَنَّهُ كَذَا قَالَ بِتَشْدِيدِ الْعَيْنِ وَالتَّاءِ .
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Şebâbe, ona Şu‘be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) bir namaz kılıp arkasından şöyle buyurmuştur: "Şeytan bana gösterildi, namazımı bozmak üzere, benim üzerime hücum etti ama Allah bana ona karşı güç ve imkân verdi ve ben de onun boğazını sıktım. Sabah uyanıp onu görmeniz için bir direğe bağlamak istedimse de Süleyman’ın (as): “Rabbim bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ver” (Sâd 38/35) dediğini hatırladım. Bundan dolayı Allah, onu köpek gibi sinmiş vaziyette geri çevirdi."
Sonra en-Nadr b. Şumeyl dedi ki: Zel harfi ile “Fezeattuhû,” onu boğdum, demektir. Bu kelime Yüce Allah’ın: “Yevme yuda‘ûne: o gün onlar itilip, kakılırlar” (Tûr 52/13) buyruğu ile aynı kökten gelmektedir, bu da itilirler anlamındadır. Doğrusu ise “Fedeadduhu” şeklidir. Ancak (Şu‘be) ayn ve te harflerini şeddeli olarak söylemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Amel fi's-Salât 10, 1/425
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Muhammed b. Ziyad el-Kuraşi (Muhammed b. Ziyad)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Amr Şebabe b. Sevvar el-Fezarî (Şebabe b. Sevvar)
5. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
KTB, NAMAZ,
KTB, ŞEYTAN, İBLİS
Peygamberler, Hz. Süleyman
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Şeytan, ibadette vesvese vermesi
وَحَدَّثَتْنِى أُخْتِى حَفْصَةُ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُصَلِّى سَجْدَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ بَعْدَ مَا يَطْلُعُ الْفَجْرُ ، وَكَانَتْ سَاعَةً لاَ أَدْخُلُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا . تَابَعَهُ كَثِيرُ بْنُ فَرْقَدٍ وَأَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ . وَقَالَ ابْنُ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ بَعْدَ الْعِشَاءِ فِى أَهْلِهِ .
(İbn Ömer dedi ki) Bana kız kardeşim Hafsa şöyle söylemiştir:
Hz. Peygamber (sav) fecir doğduktan sonra kısa iki rekat namaz kılardı. İbn Ömer dedi ki; 'Sabah namazından önceki vakit benim Hz. Peygamber'in (sav) yanına giremediğim bir vakitti.'
İbn Ebu Zinâd dedi ki, ona Musa ibn Ukbe, ona da Nâfi'nin naklettiğine göre 'Yatsıdan sonraki iki rekatı ailesiyle kılardı.'
Bu hadisi Nâfi'den rivayet etmede Kesir b. Ferkad ile Eyyub es-Sahtiyânî, Ubeydullah'a mütâbaat etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9113, B001173
Hadis:
وَحَدَّثَتْنِى أُخْتِى حَفْصَةُ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُصَلِّى سَجْدَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ بَعْدَ مَا يَطْلُعُ الْفَجْرُ ، وَكَانَتْ سَاعَةً لاَ أَدْخُلُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا . تَابَعَهُ كَثِيرُ بْنُ فَرْقَدٍ وَأَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ . وَقَالَ ابْنُ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ بَعْدَ الْعِشَاءِ فِى أَهْلِهِ .
Tercemesi:
(İbn Ömer dedi ki) Bana kız kardeşim Hafsa şöyle söylemiştir:
Hz. Peygamber (sav) fecir doğduktan sonra kısa iki rekat namaz kılardı. İbn Ömer dedi ki; 'Sabah namazından önceki vakit benim Hz. Peygamber'in (sav) yanına giremediğim bir vakitti.'
İbn Ebu Zinâd dedi ki, ona Musa ibn Ukbe, ona da Nâfi'nin naklettiğine göre 'Yatsıdan sonraki iki rekatı ailesiyle kılardı.'
Bu hadisi Nâfi'den rivayet etmede Kesir b. Ferkad ile Eyyub es-Sahtiyânî, Ubeydullah'a mütâbaat etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Teheccüd 29, 1/419
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Namaz, Sünnet namazlar
Bize Ebu Velid, ona Şu‘be, ona Abdülmelik, ona Ziyâd’ın azatlısı Kazaa, ona da Ebu Said el-Hudri (ra), Hz. Peygamber’in (sav), beni hayrete düşüren ve çok sevindiren şu dört şeyi buyurduğunu nakletmiştir: "Kadınlar, beraberinde kocası ya da mahremi bulunmadan iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan bayramı ve kurban bayramı günlerinde oruç tutulmaz. Sabah namazını kılındıktan sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar namaz kılınmaz. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ ve benim Mescidim'den (Mescid-i Nebî) ibaret şu üçü dışındaki herhangi bir mescit için yolculuğa çıkılmaz."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9323, B001197
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ سَمِعْتُ قَزَعَةَ مَوْلَى زِيَادٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ رضى الله عنه يُحَدِّثُ بِأَرْبَعٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَعْجَبْنَنِى وَآنَقْنَنِى قَالَ: "لاَ تُسَافِرِ الْمَرْأَةُ يَوْمَيْنِ إِلاَّ مَعَهَا زَوْجُهَا أَوْ ذُو مَحْرَمٍ. وَلاَ صَوْمَ فِى يَوْمَيْنِ الْفِطْرِ وَالأَضْحَى. وَلاَ صَلاَةَ بَعْدَ صَلاَتَيْنِ بَعْدَ الصُّبْحِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ وَبَعْدَ الْعَصْرِ حَتَّى تَغْرُبَ. وَلاَ تُشَدُّ الرِّحَالُ إِلاَّ إِلَى ثَلاَثَةِ مَسَاجِدَ مَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَسْجِدِ الأَقْصَى وَمَسْجِدِى."
Tercemesi:
Bize Ebu Velid, ona Şu‘be, ona Abdülmelik, ona Ziyâd’ın azatlısı Kazaa, ona da Ebu Said el-Hudri (ra), Hz. Peygamber’in (sav), beni hayrete düşüren ve çok sevindiren şu dört şeyi buyurduğunu nakletmiştir: "Kadınlar, beraberinde kocası ya da mahremi bulunmadan iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan bayramı ve kurban bayramı günlerinde oruç tutulmaz. Sabah namazını kılındıktan sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar namaz kılınmaz. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ ve benim Mescidim'den (Mescid-i Nebî) ibaret şu üçü dışındaki herhangi bir mescit için yolculuğa çıkılmaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fazlu's-Salât fî Mescid-i Mekke ve Medîne 6, 1/422
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Ğâdiye Kaze'a b. Yahya el-Basrî (Kaz'ea b. Yahya b. Esved)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
İbadethaneler, Mescid-i Aksa, saygınlığı
İbadethaneler, Mescid-i Haram, fazileti ve önemi
İbadethaneler, Mescid-i Nebi, fazileti ve önemi
Kadın, hak ve sorumlulukları
Kadın, yalnız yolculuğa çıkması
KTB, NAMAZ,
KTB, ORUÇ
Namaz, sabah ve ikindiden sonra nafile ibadet,
Oruç, Bayram, bayramlarda nafile oruç tutmak
Oruç, yasaklandığı günler
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ حَفِظْتُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَشْرَ رَكَعَاتٍ رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الظُّهْرِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْمَغْرِبِ فِى بَيْتِهِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ فِى بَيْتِهِ ، وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ صَلاَةِ الصُّبْحِ ، وَكَانَتْ سَاعَةً لاَ يُدْخَلُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9288, B001180
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ حَفِظْتُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَشْرَ رَكَعَاتٍ رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الظُّهْرِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْمَغْرِبِ فِى بَيْتِهِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ فِى بَيْتِهِ ، وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ صَلاَةِ الصُّبْحِ ، وَكَانَتْ سَاعَةً لاَ يُدْخَلُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Nâfi‘, ona da İbn Ömer’in (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etti:
Nebi’den (sav) öğleden önce iki rekat, öğleden sonra iki rekat, evinde kılmak üzere akşam namazından sonra iki rekat, yine evinde kılmak üzere yatsından sora iki rekat, sabahın farzından önce iki rekat kılmayı belledim. (Sabah namazının iki rekatını kıldığı vakit) Nebi’nin (sav) yanına o saatte kimsenin girmediği bir zamandı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Teheccüd 34, 1/420
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Namaz, Nafile namazlar, Duha/Kuşluk Namazı
Namaz, namazların sünnetleri
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْتَشِرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يَدَعُ أَرْبَعًا قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْغَدَاةِ . تَابَعَهُ ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ وَعَمْرٌو عَنْ شُعْبَةَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9290, B001182
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْتَشِرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يَدَعُ أَرْبَعًا قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْغَدَاةِ . تَابَعَهُ ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ وَعَمْرٌو عَنْ شُعْبَةَ .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona İbrahim b. Muhammed b. Münteşir, ona babası (Muhammed b. Münteşir), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) öğle namazının farzından önce dört rekat, sabah namazının farzından önce de iki rekat nafile namazı terk etmezidi.
Bu hadisi Şu'be'den rivayet etmede İbn Ebu Adiy ile Amr, Yahya b. Saîd'e mutâbaat etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Teheccüd 34, 1/420
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. İbrahim b. Muhammed el-Hemdani (İbrahim b. Muhammed b. Münteşir b. Ecda')
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Namaz, namazların sünnetleri
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْتَشِرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ "أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يَدَعُ أَرْبَعًا قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ صَلاَةِ الْغَدَاةِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9386, D001253
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْتَشِرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ "أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يَدَعُ أَرْبَعًا قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ قَبْلَ صَلاَةِ الْغَدَاةِ."
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Yahya (b. Said), ona Şube (b. Haccâc), ona İbrahim b. Muhammed el-Münteşir, ona babası (Muhammed b. Münteşir), ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) öğle namazından önceki dört rekât namazla, sabah namazından önceki iki rekât namazı terk etmezdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Tatavvu' 291, /295
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Münteşir el-Hemedanî (Muhammed b. Münteşir b. el-Ecda')
3. İbrahim b. Muhammed el-Hemdani (İbrahim b. Muhammed b. Münteşir b. Ecda')
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
İbadet, Nafile İbadet, öğlenden önce
Namaz, Sünnet namazlar
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ كُرَيْبٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ بَاتَ عِنْدَ مَيْمُونَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ - رضى الله عنها - وَهْىَ خَالَتُهُ - قَالَ فَاضْطَجَعْتُ عَلَى عَرْضِ الْوِسَادَةِ ، وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَهْلُهُ فِى طُولِهَا ، فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى انْتَصَفَ اللَّيْلُ أَوْ قَبْلَهُ بِقَلِيلٍ أَوْ بَعْدَهُ بِقَلِيلٍ ، ثُمَّ اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَلَسَ ، فَمَسَحَ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ بِيَدِهِ ، ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ آيَاتٍ خَوَاتِيمَ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ ، ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقَةٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهَا ، فَأَحْسَنَ وُضُوءَهُ ، ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - فَقُمْتُ فَصَنَعْتُ مِثْلَ مَا صَنَعَ ، ثُمَّ ذَهَبْتُ فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ ، فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِى ، وَأَخَذَ بِأُذُنِى الْيُمْنَى يَفْتِلُهَا بِيَدِهِ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ أَوْتَرَ ، ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى جَاءَهُ الْمُؤَذِّنُ ، فَقَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ ، ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الصُّبْحَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9324, B001198
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ كُرَيْبٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ بَاتَ عِنْدَ مَيْمُونَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ - رضى الله عنها - وَهْىَ خَالَتُهُ - قَالَ فَاضْطَجَعْتُ عَلَى عَرْضِ الْوِسَادَةِ ، وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَهْلُهُ فِى طُولِهَا ، فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى انْتَصَفَ اللَّيْلُ أَوْ قَبْلَهُ بِقَلِيلٍ أَوْ بَعْدَهُ بِقَلِيلٍ ، ثُمَّ اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَلَسَ ، فَمَسَحَ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ بِيَدِهِ ، ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ آيَاتٍ خَوَاتِيمَ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ ، ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقَةٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهَا ، فَأَحْسَنَ وُضُوءَهُ ، ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - فَقُمْتُ فَصَنَعْتُ مِثْلَ مَا صَنَعَ ، ثُمَّ ذَهَبْتُ فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ ، فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِى ، وَأَخَذَ بِأُذُنِى الْيُمْنَى يَفْتِلُهَا بِيَدِهِ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ أَوْتَرَ ، ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى جَاءَهُ الْمُؤَذِّنُ ، فَقَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ ، ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الصُّبْحَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Mahreme b. Süleyman, ona İbn Abbas’ın azatlısı Kureyb, ona da Abdullah b. Abbas’dan (ra) haber verdiğine göre, kendisi bir gece müminlerin annesi Meymune’nin (ra) –ki onun teyzesidir- yanında kaldı. Dedi ki: Ben yastığın eni üzerine yattım. Rasulullah (sav) ve ailesi de uzunlamasına üzerine yattı. Rasulullah (sav) gece yarısına yahut yarısından biraz öncesine ya da ondan biraz sonrasına kadar uyudu. Sonra Rasulullah (sav) uyandı, oturdu, eliyle yüzünden uykuyu sildi (dağıttı), sonra Âli İmran suresinin sonlarındaki o on ayeti okudu. Sonra kalkıp duvarda asılı bulunan kırbayı aldı, ondan abdest aldı, ama güzelce bir abdest aldı, sonra namaz kılmak üzere kıyama durdu. Abdullah b. Abbas (ra) dedi ki: Ben de kalktım ve onun yaptığının aynısını yaptım, sonra gidip onun yan tarafında ayakta durdum. Rasulullah (sav) sağ elini başımın üzerine koydu, sağ kulağımdan yakalayıp eliyle onu büktü (ve beni sağ tarafına durdurdu). İki rekât namaz kıldı, sonra iki rekât daha, sonra iki rekât daha, sonra iki rekât daha, sonra iki rekât daha, sonra iki rekât daha kıldı, sonra da vitir kıldı. Daha sonra da müezzin onu çağırmak üzere gelinceye kadar yattı. Müezzin geldikten sonra kalkıp hafif iki rekât namaz kıldı, sonra çıkıp sabah namazını kıldırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Amel fi's-Salât 1, 1/423
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. Mahreme b. Süleyman el-Esedi (Mahreme b. Süleyman)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Dua, Hz. Peygamber'in teheccüde kalkınca yaptığı
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
KTB, NAMAZ,
Nafile ibadet, Hz. Peygamber'in
Namaz, bozulması: önünden geçilmesi nedeniyle
Namaz, Namazda disiplin
Namaz, namazda iken yapılan hareketler
Namaz, Teheccüt namazı