1739 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysân, ona da Cabir b. Abdullah (r. anhuma) şöyle nakletmiştir:
Bir gazvede Hz. Peygamberle (sav) beraber bulunuyordum. Devem yavaşladı ve yürüyemez oldu. Hz. Peygamber (sav) yanıma gelerek "Cabir" dedi. Ben de “buyur” dedim. Hz. Peygamber "Durumun nedir?" dedi. Ben “devem yavaşladı ve yürüyemiyor, geride kaldım” dedim. Hz. Peygamber (devesinden) indi ve devemi elindeki ucu eğik çengelli değneği ile çekmeye başladı. Sonra da bana "devene bin" buyurdu. Deveme bindim. Sonrasında baktım ki devemi Hz. Peygamber'i geçmesin diye engellemeye çalışıyorum. Hz. Peygamber bu esnada bana "evlendin mi" diye sordu. Ben de “evet” dedim. "Bekar mı dul mu?" diye sordu. Ben de “dul”, dedim. "Senin onunla oynaşacağın, onun da seninle oynaşacağı bekar kız yok muydu?" dedi. Ben de “benim kız kardeşlerim var. Onları bir araya getiren, saçlarını toplayan, onların bakımını üstlenen birisiyle evlenmeyi istedim” dedim. Hz. Peygamber (sav), "şimdi sen (Medine'ye) gidiyorsun. Oraya varınca (ailene karşı) olgun, zarif ol" buyurup, "deveni satıyor musun?" diye sordu. “Evet” dedim. Hz. Peygamber "onu bana bir ukiyye (bedeli) karşılığında sat" buyurdu. Hz. Peygamber (sav) benden önce Medine'ye vardı. Ben de sabah vakitlerinde ulaştım. Mescid'e geldik, Hz. Peygamber'i mecsidin kapısında buldum. Hz. Peygamber (sav) "şimdi mi geldin" buyurdu. Ben de “evet” dedim. Hz. Peygamber (sav) "deveni bırak da iki rekat namaz kıl" buyurdu. Girip iki rekat namaz kıldım. Bilal'e (deve için) bir ukiyye tartmasını emretti. Bilal de benim için tarttı, hatta fazladan tarttı. Ayrılmak üzere arkamı dönüp giderken, Hz. Peygamber (sav) "Cabir'i bana çağırın" buyurdu. Ben de (içimden) şimdi (iyi olmadığı için) deveyi iade edecek, diye düşündüm. Bana o deveden daha sevimsiz gelen başka bir şey yoktu. Hz. Peygamber (sav) "deveni al, bedeli de sende kalsın" buyurdu.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Yahyâ b. Saîd, ona Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre, ona da Kays b. Şemmâs'ın karısı Habibe bt. Sehl el-Ensâriyye'nin haber verdiğine göre; Rasulullah (sav) sabah namazına çıkınca, Habibe bt. Sehl'i alaca karanlıkta kapısının önünde bulmuş ve "kimdir o?" diye seslenmiş. O da ben Habibe bt. Sehl'im demiş.
"Neyin var?" diye sorunca, artık kocam Sabit b. Kays ile bir arada olamayız dedi. Sonra Sabit b. Kays gelince, Hz. Peygamber ona "bak, bu (karın) Habibe!.. Yüce Allah’ın, anlatmasını istediği şeyleri bana anlattı" dedi. Habibe de Ey Allah'ın Rasulü, onun bana (mehir olarak) verdiklerinin hepsi yanımda dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Sabit b. Kays'a, "(Verdiklerini) ondan al!" buyurdu. Sabit onları aldı, kadın da kendi ailesinin yanına gitti.
Bize Osman b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. el-Alâ -mana ile-, onlara İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Amr b. Ata, -İbnu'l-Alâ ona İbn Alkame b. Ayyâş dedi-, ona Süleyman b. Yesar, ona Seleme b. Sahr -İbnu'l-Alâ, ona el-Beyâdî dedi-, rivayet etmiştir: Ben kadınlarla temas konusunda başka kimsenin gücü yetmeyeceği kadar güçlü idim. Ramazan ayı gelince, karımdan dolayı başıma bir iş gelir ve sabaha kadar bu işi sürdürürüm korkusuyla, Ramazan ayı çıkana kadar karıma zıhâr yapmıştım. Bir gece karım bana hizmet ederken birden vücudunun bir kısmı açılıverdi; onunla ilişkide bulunmaktan kendimi alıkoyamadım. Sabah olunca kabile efradımın yanına gittim ve onlara durumu anlattım. Onlara birlikte Rasulullah'a (sav) gidelim dedim. Vallahi olmaz! dediler. Bunun üzerine ben kalktım, Hz. Peygamber’e gidip durumu anlattım. Hz. Peygamber, "bu işi sen mi yaptın ya Seleme?" diye sordu. Ben de iki defa evet, ben yaptım ey Allah'ın Rasulü dedim ve sonra şunu ekledim: Ben, Allah'ın emrine sabrederim; dolayısıyla benim hakkımda Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmet! Bunun üzerine Hz. Peygamber, "bir köle âzâd et!" buyurdu. Ben de elimi boynuma vurarak seni hakla gönderen Allah adına yemin ederim ki, benim ondan başka kölem yok dedim. Bu sefer "öyleyse iki ay peş peşe oruç tut!" buyurdu. Cevaben zaten bu iş başıma oruç yüzünden geldi dedim.
"Öyleyse altmış fakire bir vesak hurma dağıt!" buyurdu. Ben de seni hakla gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz geceyi aç geçirdik, hiçbir yiyeceğimiz yok dedim. O zaman Rasulullah (sav) dedi ki:
"Zurayk oğullarının zekâtlarını toplayan memura git, o topladıklarını sana versin, sen de altmış fakire bir vesak hurma dağıt, kalanını da ailenle birlikte ye!" Hemen kabileme döndüm ve onlara sizin yanınızda darlık ve kötü bir fikir buldum, ama Allah Rasulü'nün yanında bolluk ve güzel fikir buldum. Hz. Peygamber sizin zekâtlarınızın bana verilmesini emretti dedim.
Ravî İbn İdris dedi ki: Beyâde, Zurayk oğulları kabilesinin bir koludur.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona da Ziyâd'ın mevlâsı olan Kazaa, ona da Hz. Peygamber'le (sav) birlikte on iki savaşa katılmış olan Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber'den duyduğum veya Hz. Peygamber'in (sav) söylediği, benim de çok hoşuma giden ve hayretimi çeken dört şey vardır: 'Hiçbir kadın yanında kocası veya mahremi bulunmadığı halde iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan ve kurban bayramları günlerinde oruç yoktur. İki namaz kılındıktan sonra namaz yoktur; ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar. Şu üç mescid dışında hiçbir mescid için yolculuğun meşakkatine katlanılmaz: Mescid-i Haram, benim mescidim (Mescid-i Nebî) ve Mescid-i Aksâ'."
Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir