1740 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Hüseyin, ona Abdullah b. Büreyde, ona Büşeyr b. Ka'b, ona Şeddad b. Evs (ra), ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Seyyidü'l-istiğfar (Duaların en faziletlisi) şöyle dua etmendir"
"Allahümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene abdüke, ve ene alâ ahdike ve va'dike me'steta'tü, eûzü bike min şerri mâ sana'tü, ebûü leke bi-ni'metike, ve ebûü bi-zenbî, i'firlî, fe-innehû la ya'firu'z-zünûbe illâ ente"
"Allah’ım! Rabbimsin Sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince Sana verdiğim söz ve vaad üzerinde kalacağım. İşlediğim amellerin şerrinden Sana sığınırım. Bana verdiğin nimetleri gönülden kabul ve itiraf ediyorum. Günahımı da mahcubiyetle itiraf kabul ediyorum. Beni bağışla. Zaten günahları Senden başka hiç kimse bağışlayacak kimse de yok."
"Kim de inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse o da cennet ehlindendir."
Bize Müsedded, ona Yezid b. Zurey, ona Hüseyin, ona Abdullah b. Büreyde, ona Büşeyr b. Ka'b, ona Şeddad b. Evs, ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Seyyidü'l-istiğfar duası şudur: Allahümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene abdüke, ve ene alâ ahdike ve va'dike me'steta'tü, ebûü leke bi-ni'metike, ve ebûü leke bi-zenbî, fa'firlî, fe-innehû la ya'firu'z-zünûbe illâ ente, eûzü bike min şerri mâ sana'tü. (Allahım! Rabbim sensin, senden başka ilah da yoktur. Beni sen yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim ahdim ve va'dim üzereyim. Senin nimetlerini ve günahlarımı sana itiraf ediyorum. Beni bağışla, senden başka günahları bağışlayacak yoktur. Yapıp ettiklerimin şerrinden sana sığınırım.) Kim bu duayı akşam okur veya sabah okur da o gün ölürse cennete girer ya da cennet ehlinden olur."
Bize Musa b. Hizâm et-Tirmizî ve Harun b. Abdullah, onlara Ebu Usame, ona Süfyân, ona Muâviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr) şöyle demiştir:
Ukbe b. Amir Peygamber'e (sav) Nâs ve Felâk surelerinden sordu. Ukbe der ki: Rasulullah (sav), bize imam oldu ve sabah namazını bu iki sure ile kıldırdı.
Bize Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb, ona Amr b. Ali, ona Ebu Asım, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esîd b. Ebu Esîd, ona Muaz b. Abdullah b. Hubeyb, ona babası (Abdullah b. Hubeyb) şöyle söylemiştir:
Yağmurlu ve zifiri karanlık bir gecede bize namaz kıldırması için Hz. Peygamber'i (sav) bekledik. -Ravi buna benzer şeyler söyledi- Sonra Rasulullah (sav) bize namaz kıldırmak üzere çıkageldi ve "söyle" buyurdu. Ben “Ya Rasulallah ne söyleyeyim?” dedim. "Akşam ve sabah, (قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ) İhlas ve (الْمُعَوِّذَتَيْنِ) felak ve nas surelerini üç kez okuman seni her türlü kötülüğe karşı korur" buyurdu.
Bize Süleyman b. Davud, ona İbn Vehb, ona Yunus , ona İbn Şihab, ona da Abdurrahman b. Ka’b b. Malik , Abdullah b. Ka’b’ın şöyle anlattığını nakletti: Ka’b b. Malik’in Tebük seferine katılmayışını anlatırken şöyle söylediğini işittim: Rasulullah (sav) bir sabah Tebük gazvesinden dönüp Medine’ye geldi. Bir savaştan dönünce önce mescide girer iki rekat namaz kılar sonra (insanları irşad etmek, öğretmek ve konuşmak için) orada otururdu. Yine aynı şekilde yapıp oturunca Tebük seferine katılmayanlar geldiler ve (aslı astarı olmayan) özür dileyip (yalandan yere) yemin etmeye başladılar. Bunlar seksen küsur kişi idiler. Rasulullah (sav) onların zahirî beyanlarını kabul etti ve onlarla antlaştı (biatlarını kabul etti). Onlar için istiğfar etti, iç yüzlerini de Allah’a havale etti. Bu sırada ben de geldim ve selâm verdim, (Rasulullah) bana öfkeli bir şekilde tebessüm etti ve şöyle dedi: "Gel…!" Ben de gelip önüne oturdum, bana dedi ki: "Seni savaşa katılmaktan geri bırakan sebep nedir? Sen bineceğin hayvanı satın almamış mıydın?" Ben de “Ey Allah’ın Rasulü! Vallahi dünyada sizden başka kimin yanına otursam (özür beyan ederek) onun gazabından kurtulacağımı biliyorum. Çünkü bana fesahat ve etkili konuşma yeteneği verilmiştir. (İkna kabiliyetim çok fazladır.) Fakat, Allah’a yemin olsun ki şunu iyice anladım: Bugün benden hoşnut olmanız için size yalan söylesem kısa bir süre sonra Allah bunu bana kızgınlığa çevirir. Eğer size doğruyu söylesem yine bana kızarsınız ama doğruyu söylemekle Allah’ın beni affedeceğini umarım. Vallahi ben sizinle savaşa katılmayıp geri kaldığım günlerdeki kadar hiçbir vakit bedenen sağlam ve bolluk içerisinde olmadım (Mazeretim yoktu).” Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Evet bu doğru söyledi" dedi. (Bana) "Kalk ve Allah senin hakkında bir hüküm verinceye kadar (bekle)" dedi. Ben de kalktım ve belli bir süre bekledim. Bu hadis buradakinden daha uzundur.
Açıklama: Elbani bu hadisin sahih olduğunu ifade ettikten sonra قَالَ وَكَانَ إِذَا بَعَثَ سَرِيَّةً أَوْ جَيْشًا بَعَثَهُمْ فِى أَوَّلِ النَّهَارِ . قَالَ وَكَانَ صَخْرٌ رَجُلاً تَاجِرًا فَكَانَ يَبْعَثُ تِجَارَتَهُ فِى أَوَّلِ النَّهَارِ فَأَثْرَى وَكَثُرَ مَالُهُ kısmının ise zayıf olduğunu belirtmiştir