1740 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona İsmail b. İbrahim b. Ukbe, ona Musa b. Ukbe, ona da İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Urve b. ez-Zübeyr'in haber verdiğine göre, Misver b. Mahreme kendisine şöyle anlatmış: Âmir b. Lueyy kabilesinin yeminli dostu olan ve Rasulullah (sav) ile beraber Bedir'de hazır bulunan Amr b. Avf bana şöyle dedi:
“Rasûlullah (sav.), Bahreyn’in cizyesini getirmek üzere Ebû Ubeyde b. el-Cerrah’ı oraya göndermişti. Hz. Peygamber (sav.), daha önce Bahreynlilerle bir cizye antlaşması yapmış ve el-Alâ’ b. el-Hadramî’yi onlara emîr tayin etmişti. Ebû Ubeyde, Bahreyn’den mallarla döndüğünde, Ensâr onun döndüğünü duymuş ve Hz. Peygamber’le (sav.) birlikte sabah namazına iştirak etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav.) namazı tamamlayıp ayrılınca, onun önüne çıktılar. Rasûlullah (as.) onların bu halini görünce gülümsedi. Sonra
"Zannediyorum, Ebû Ubeyde’nin (Bahreyn’den) geldiğini ve bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Onlar da; “Evet, ey Allah’ın Rasûlü” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.) şöyle söyledi:
"Öyle ise sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi de ümit edin! Allah’a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum; ama ben dünya nimetlerinin sizden önceliklerin önüne serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden ve onların bu dünyalıklar için birbirleriyle yarışa giriştikleri gibi, sizin de yarışa girmenizden ve onları meşgul ettiği gibi, sizi de meşgul etmesinden korkuyorum."
Açıklama: Bu hadîste Hz. Peygamber, dünya malına aşırı düşkünlük göstermenin ve ihtirasla çıkar peşinde koşmanın felaketine dikkat çekmiş, bunun insanlar arasında kıskançlık ve düşmanlıklara yol açabileceğini ve uzun vadede onların maddî ve manevî helâkine sebebiyet verebileceğini ifade buyurmuştur. Mal ihtirası aynı zamanda imab zaafiyetine de yol açar.
Bize Ziyad b. Eyyüb, ona Hüşeym, ona Ya'la b. Ata, ona da Cabir b. Yezid b. Esved el-Âmirî, ona da babası (Esved el-Âmirî) şöyle demiştir:
Sabah namazını Hayf mescidinde, Rasulullah (sav) ile birlikte kıldım. Rasulullah (sav), namazını kılıp bitirince geride iki kişinin namaz kılmayıp beklediklerini fark etti ve "onları bana çağırın" buyurdu. Bunun üzerine onlar Rasulullah'ın (sav) yanına getirildiler, korkudan titriyorlardı. Rasulullah (sav) "bizimle beraber sizi namaz kılmaktan alıkoyan nedir?" diye sordu. Onlar “ey Allah'ın Rasulü, evlerimizde kılmıştık” dediler. Rasulullah (sav) "böyle yapmayın, evlerinizde kılıp sonra mescide geldiğinizde cemaatle birlikte tekrar kılın. İkinci kıldığınız namaz nafile olmuş olur" buyurdu.
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Sizden hiç kimseyi ameli kurtaramayacaktır." (Sahabiler); 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni de mi?' deyince O (sav); "Beni de. Ne var ki Allah (cc) rahmeti ile beni kuşatmıştır. Sizler dosdoğru olup (ibadetlerinize ölçülü bir şekilde) devam edin. (Güneşten korunmak için en uygun vakitler olan) Sabah, akşam ve gecenin bir kısmında yolculuk yapın (yani ibadet ve taatle Allah'a doğru olan yolculuğunuzda bu vakitlerden istifade edin). Aman sizler orta yolu tutun! Aman orta yolu tutun ki (kurtuluşa) eresiniz." buyurdu.