802 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası, ona Şube, ona Abdurrahman b. el-Kasım, ona babası, ona Salih b. Havvat, ona da Sehl b. Ebu Hasme'nin rivayet ettiğine göre;
"Rasulullah (sav), ashabına korku halinde namaz kıldırmıştı. Cemaati, arkasında iki saf yaptı; önce hemen arkasında duranlara bir rekât kıldırdı. Sonra arkasındaki safta duranlar bir rekât daha kılıncaya kadar kıyamda durdu. Sonra arka saftakiler ön safa, öndekiler de arka safa geçtiler. Hz. Peygamber onlara da bir rekât kıldırdı. Sonra da arkasındakiler bir rekât daha kılıncaya kadar oturdu, sonra da selam verdi."
Açıklama: Korku namazı; savaş esnasında kılınan namazın adıdır. Bir taraftan namaz farizasını eda etmek, öte yandan da düşman tarafından gâfil avlanmamak için bazı tedbirler alınarak kılınan namazdır. Bu namaz, Kur'an ayetleriyle de (Nisâ, 101-103) sabittir.
Bize el-Hasan b. Ali, ona Ebu Abdurrahman el-Mukrî, ona Hayve ile İbn Lehîa, onlara Ebu Esved, ona da Urve b. ez-Zübeyr, Mervan b. el-Hakem'den naklettiğine göre, "Mervan Ebu Hureyre'ye (ra) sormuş; sen, Rasulullah'la (sav) birlikte korku namazı kıldın mı? Evet. Ne zaman? Necid'deki savaş sırasında. Rasulullah (sav) ikindi namazına kalkmış, bir gurup insan da O'nunla birlikte namaza durmuş, diğer gurup ise sırtını kıbleye doğru çevirerek düşmana karşı nöbet almıştı. Rasulullah (sav) tekbir alınca hem kendi yanında bulunanlar hem de düşmana karşı duranlar hep birlikte tekbir aldılar. Sonra Hz. Peygamber rükûa gitti, yanındakiler de rükûa vardılar. Sonra secde yaptı, arkasındaki cemaat da secdeye vardı. Diğerleri ise düşman karşısında beklemeye devam ettiler. Sonra Hz. Peygamber ikinci rekâta kalktı. Kendisiyle birlikte secde yapanlar da kalkıp düşmanın karşısına geçtiler. Düşman karşısında duranlar ise gelip rükû ve secdelerini yaptılar. O sırada Rasûlullah (as.) hala kıyamda duruyordu. Sonra onlar da secdelerini tamamlayıp kıyama kalktılar. Hz. Peygamber (ikinci rekât için) rükûa vardı, arkasındakiler rükûa gittiler. O, secdeye gitti, onlar da secdeye vardılar. Sonra düşman karşısında bekleyen gurup gelerek (ikinci rekâtın) rükû ve secdelerini yaptılar. O sırada Rasulullah (sav) ve yanındakiler kadede bekliyorlardı. Sonra selam vakti geldi, Hz. Peygamber selam verdi, cemaat da hep birlikte selâm verdiler. Böylece Rasulullah (sav) iki rekât, guruplardan her biri de birer rekât kılmış oldular."
Açıklama: Çeşitli rivayetlerde korku namazının kılınış şekli ile ilgili farklı uygulamalar görülmektedir. Bu farklılık, korku halinin şiddeti ve düşmanın durduğu yerle kıble istikametinin aynı olup olmadığından kaynaklanmış olabilir.
Bize Musa b. İsmail ve Müslim b. İbrahim manen, onlara Vüheyb, ona Yahya b. Ebu İshak, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etti:
"Rasulullah (sav) ile Medine'den Mekke'ye doğru yola çıktık. Medine'ye döndüğümüz zamana kadar namazları bize ikişer rekât olarak kıldırdı."
(Ravi Yahya b. Ebu İshak dedi ki): Enes b. Malik'e; Mekke'de ne kadar kaldınız? diye sorduk, orada on gün kaldık diye cevap verdi.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ile İbnu'l-Müsenna –buradaki lafız İbnu'l-Müsenna'nındır-, onlara da Ebu Üsame rivayet etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki: Bana Abdullah b. Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebu Talib, ona da babası vasıtasıyla dedesinin rivayet ettiğine göre; "Hz. Ali (ra) bir yolculuğa çıkacağı zaman güneş battıktan sonra çıkar, hava karardığında hayvanından iner, akşam namazını kılardı. Sonra akşam yemeğini ister, yemeği yedikten sonra da yatsıyı kılardı. Sonra, işte Rasulullah (sav) böyle yapardı diyerek yola devam ederdi."
Ravi Osman (b. Ebu Şeybe), Abdullah b. Muhammed b. Ömer b. Ali'nin, Ebû Davud'un şöyle söylediğini işittim diyerek şu rivayetini zikreder: Üsame b. Zeyd, Hafs b. Ubeydullah b. Enes b. Malik'ten rivayet ettiğine göre; "Enes, akşamın kızıllığı kaybolup gittiğinde akşamla yatsıyı cem eder ve Hz. Peygamber (sav) işte böyle yapardı dermiş." ez-Zührî'nin Enes (ra) vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayeti de böyledir.
Bize Said b. Mansur, ona Cerir b. Abdulhamid, ona Mansur, ona Mücahid, ona da Ebû Ayyaş ez-Zuraki şöyle rivayet etti:
"Rasulullah'la (sav) birlikte Usfân'da idik. Müşriklerin başında da Halid b. Velid vardı. Biz öğle namazını kıldık. Bu sırada müşrikler; Gafil davrandık. Keşke namazda iken Müslümanlara saldırsaydık diye konuşuyorlardı. Bunun üzerine öğle ile ikindi arasında namazı kısaltma ayeti nazil oldu. İkindi vakti olunca Rasulullah (sav) kıbleye karşı durdu. Müşrikler de O'nun ön tarafında idiler. Hz. Peygamber'in arkasında bir saf, onun arkasında da başka bir saf teşkil edildi. Rasulullah (sav) rükûa gidince (iki saf da) birlikte rükûa vardı. Ancak O, secdeye gidince, sadece kendi arkasında duran saf secdeye gitti. Diğer saftakiler, onları bekliyorlardı. Onlar secdeleri yapıp ayağa kalktıklarında, arka saftakiler secdelerini yaptılar. Sonra ilk saftakiler geri çekilerek arkadakilerin yerini, arka saftakiler de ön safın yerini aldı. Sonra Hz. Peygamber (ikinci rekâtın) rükûuna gitti, saftakiler de hep birlikte rükûa gittiler. Sonra secdeye vardı, O'nunla birlikte arkasındaki (ilk) saf da secdeye gitti. Gerideki saf onları bekliyordu. Rasulullah (sav) ve arkasındaki saf (secdeleri yapıp kadeye) oturunca, arka saftakiler de secdeleri yapıp birlikte oturdular. Sonra hep birlikte selam verdiler. Rasûl-i Ekrem'in Usfan'da kıldığı bu namazı bir de Benû Süleym günü kıldı."
Ebû Davud dedi ki: Bu manada bir rivayeti Eyyûb ile Hişam da Ebu'z-Zübeyr, ve Cabir vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmişlerdir.
Bunu Davud b. Husayn, İkrime vasıtasıyla İbn Abbas'dan (ra); Abdülmelik, Atâ vasıtasıyla Cabir'den (ra); Katade de el-Hasan ve Hıttân vasıtasıyla Ebu Musa'dan -Ebu Musa'nın kendi fiili olarak- rivayet ettiler.
Aynı şekilde İkrime b. Halid, Mücahid vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav); Hişam b. Urve de babası vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Bu, es-Sevrî'nin görüşüdür.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) Tebük'te yirmi gün kaldı, bu süre zarfında namazları kısaltarak kılıyordu."
Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Mamer'den başka kimse müsned olarak rivayet etmedi.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Yezid b. Rûmân, ona da Salih b. Havvat'ın Zâtü'r-Rikaa' harbi vuku bulduğu gün Rasulullah (sav) ile birlikte korku namazı kılan bir zattan rivayet ettiğine göre;
"Bir taife Peygamber (sav) ile birlikte (arkasında), bir başka taife de düşmana karşı saf tutmuştu. (Hz. Peygamber) Yanındakilere bir rekât namaz kıldırmış, sonra ayakta dururken (cemaat) kendi kendilerine (namazı) tamamlamışlar. Sonra namazdan çıkarak düşmanın karşısına saf bağlamışlar. (Bu sefer) öteki taife gelmiş, Rasulullah (sav) onlara da namazından kalan rekâtı kıldırmış, sonra oturarak beklemiş, cemaat kendi kendilerine namazı tamamlamışlar, sonra Rasulullah (sav) onlarla selam vermiş."
Malik dedi ki: (Bu mevzuda) duyduklarımın bana en hoş geleni Yezid b. Rûman'ın hadisidir.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Yahya b. Saîd, ona el-Kasım b. Muhammed, ona Salih b. Havvat el-Ensarî'nin rivayet ettiğine göre; Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (ra), korku namazını şöyle anlatmış:
"İmam namaza durur, bir kısım cemaat da onunla birlikte durur. Cemaatin kalan kısmı, düşmanın karşısına geçer. İmam, kendisine uyanlarla birlikte bir rekât kılar, secdeleri yapıp ayağa kalkınca ayakta bekler. Cemaat, kalan rekâtı kendi kendilerine tamamlar, sonra selam verip namazdan çıkarlar. Bu esnada imam, hala kıyamdadır. Namazı tamamlayanlar, düşmanın karşısına geçip nöbeti devralırlar. Sonra namaz kılmayan gurup gelir, imamın gerisinde durup tekbir alırlar. İmam, onlara da bir rekât kıldırıp selam verir. Onlar da kalkıp kılamadıkları rekâtı kendi başlarına tamamlar, sonra selam verirler."
Ebû Davud dedi ki: Yahya b. Saîd'in el-Kasım'dan (naklettiği) rivayeti Yezîd b. Rûmân'ın rivayeti gibidir. Ancak Yahya b. Saîd’in rivayeti, sadece selam konusunda Yezid b. Rûmân'ın rivayetinden farklıdır. Ubeydullah'ın rivayeti de Yahya b. Saîd'in rivayeti gibidir. Ubeydullah da (aynen Yahya gibi) "İmam ayakta bekler" dedi.