حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِى النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهَا قَالَتْ "كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَصُومُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يُفْطِرُ وَيُفْطِرُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يَصُومُ وَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَكْمَلَ صِيَامَ شَهْرٍ قَطُّ إِلاَّ رَمَضَانَ وَمَا رَأَيْتُهُ فِى شَهْرٍ أَكْثَرَ صِيَامًا مِنْهُ فِى شَعْبَانَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14727, D002434
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِى النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهَا قَالَتْ "كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَصُومُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يُفْطِرُ وَيُفْطِرُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يَصُومُ وَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَكْمَلَ صِيَامَ شَهْرٍ قَطُّ إِلاَّ رَمَضَانَ وَمَا رَأَيْتُهُ فِى شَهْرٍ أَكْثَرَ صِيَامًا مِنْهُ فِى شَعْبَانَ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik b. Enes, ona Ebu Nadr Mevla Ömer b. Ubeydullah, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Peygamberin hanımı Aişe bt. Ebu Bekir (r.anhüm) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) (öyle) oruç tutardı ki biz, artık orucu bırakmayacak derdik. (Bir de bıraktı mı) o kadar (uzun zaman) tutmazdı ki (bu sefer de) Artık (hiç) oruç tutmayacak derdik. Ben Peygamber'in (sav) ramazan dışında hiçbir ayı baştan sona oruçlu geçirdiğini bilmiyorum. Ben onun (sav) hiçbir ayda Şaban ayında olduğundan daha fazla oruç tuttuğunu da görmedim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Savm 59, /565
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nadr Salim b. Ebu Ümeyye el-Kuraşî (Salim b. Ebu Ümeyye)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Oruç Olgusu
Oruç, Hz. Peygamber'in
Oruç, Şaban ayında
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14745, İM001491
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ مُرَّ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِجِنَازَةٍ فَأُثْنِىَ عَلَيْهَا خَيْرًا فَقَالَ « وَجَبَتْ » . ثُمَّ مُرَّ عَلَيْهِ بِجِنَازَةٍ فَأُثْنِىَ عَلَيْهَا شَرًّا فَقَالَ « وَجَبَتْ » . فَقِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قُلْتَ لِهَذِهِ وَجَبَتْ وَلِهَذِهِ وَجَبَتْ فَقَالَ « شَهَادَةُ الْقَوْمِ وَالْمُؤْمِنُونَ شُهُودُ اللَّهِ فِى الأَرْضِ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde, ona Hammad b. Zeyd, ona Sâbit, ona da Enes b. Malik'in naklettiğine göre o (Enes) şöyle demiştir:
Rasulullah'ın (sav) yanından bir cenaze geçti. İnsanlar da onu hayırla yad ettiler. O (sav) da "Vacip oldu!" dedi. Sonra başka bir cenaze geçti. Bu sefer insanlar onu kötülüğüyle andılar. Rasulullah (sav) da yine "Vacip oldu." dedi. Bunun üzerine "Ey Allah'ın Rasulü! Bunun için de vacip oldu dedin, şunun için de?" denilince "İnsanlar şahitlik yaptılar ondan öyle dedim. Zira müminler Allah'ın yeryüzündeki şahitleridir." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi'-cenâiz 20, /240
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Bilgi, müslümanların kanaatlerinin önemi
Cenaze, hakkındaki şahitliğin önemi
KTB, CENAZE, CENAİZ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14749, İM001494
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ هَمَّامٍ عَنْ أَبِى غَالِبٍ قَالَ رَأَيْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ صَلَّى عَلَى جِنَازَةِ رَجُلٍ فَقَامَ حِيَالَ رَأْسِهِ فَجِىءَ بِجِنَازَةٍ أُخْرَى بِامْرَأَةٍ فَقَالُوا يَا أَبَا حَمْزَةَ صَلِّ عَلَيْهَا . فَقَامَ حِيَالَ وَسَطِ السَّرِيرِ فَقَالَ لَهُ الْعَلاَءُ بْنُ زِيَادٍ يَا أَبَا حَمْزَةَ هَكَذَا رَأَيْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَامَ مِنَ الْجِنَازَةِ مُقَامَكَ مِنَ الرَّجُلِ وَقَامَ مِنَ الْمَرْأَةِ مُقَامَكَ مِنَ الْمَرْأَةِ قَالَ نَعَمْ . فَأَقْبَلَ عَلَيْنَا فَقَالَ احْفَظُوا .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî, ona Said b. Âmir, ona Hemmâm, ona Ebu Galib’in rivayetine göre o şöyle demiştir: Enes b. Malik’i bir erkeğin cenaze namazını kıldırırken gördüm, onun başı hizasında durdu. Sonra bir başka kadın cenazesi getirildi.
-Ey Ebu Hamza, bunun namazını kıl, dediler. Bu sefer teneşirin ortası hizasında durdu. El-Alâ b. Ziyad ona:
-Ey Ebu Hamza, sen Rasulullah (sav)’ın erkek cenazesi ile kadın cenazesini kıldırırken senin durduğun şekilde böylece farklı şekilde durduğunu mu gördün, dedi. O: Evet dedi. Sonra bize dönüp:
-İyice belleyin, diye ekledi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi'-cenâiz 21, /241
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Galib Hazevver el-Bahili (Said b. Hazevver)
3. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Said b. Amir ed-Dube'î (Said b. Amir)
5. Sağîr Ebu Amr Nasr b. Ali el-Ezdî (Nasr b. Ali b. Nasr b. Ali b. Sahban b. Übey)
Konular:
Cenaze namazı, erkek ve kadın için
KTB, NAMAZ,
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: خَرَجَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْمَدِينَةِ إِلَى مَكَّةَ حَتَّى بَلَغَ عُسْفَانَ ثُمَّ دَعَا بِإِنَاءٍ فَرَفَعَهُ إِلَى فِيهِ لِيُرِيَهُ النَّاسَ وَذَلِكَ فِى رَمَضَانَ. فَكَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ يَقُولُ قَدْ صَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَفْطَرَ فَمَنْ شَاءَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَفْطَرَ.
Bize Müsedded, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona Mücahid, ona Tâvus, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Medine'den Mekke'ye sefere çıkıp Usfân mevkiine kadar geldi. Burada bir kap su isteyip, insanlara göstermek için kabı ağzına doğru kaldırdı ve içti. Bu sefer Ramazan'daydı. İbn Abbas şöyle derdi: Nebî (sav), seferde oruç tuttuğu da oldu, bozduğu da. Bundan dolayı isteyen oruç tutar, isteyen oruç bozar.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14652, D002404
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: خَرَجَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْمَدِينَةِ إِلَى مَكَّةَ حَتَّى بَلَغَ عُسْفَانَ ثُمَّ دَعَا بِإِنَاءٍ فَرَفَعَهُ إِلَى فِيهِ لِيُرِيَهُ النَّاسَ وَذَلِكَ فِى رَمَضَانَ. فَكَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ يَقُولُ قَدْ صَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَفْطَرَ فَمَنْ شَاءَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَفْطَرَ.
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona Mücahid, ona Tâvus, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Medine'den Mekke'ye sefere çıkıp Usfân mevkiine kadar geldi. Burada bir kap su isteyip, insanlara göstermek için kabı ağzına doğru kaldırdı ve içti. Bu sefer Ramazan'daydı. İbn Abbas şöyle derdi: Nebî (sav), seferde oruç tuttuğu da oldu, bozduğu da. Bundan dolayı isteyen oruç tutar, isteyen oruç bozar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Savm 42, /558
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Oruç Olgusu
Oruç, seferde
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Asım b. Yusuf, Kutbe b. Abdülaziz, ona A‘meş, ona Şemr b. Atıyye, ona Şehr b. Havşeb, ona Ümmü Derdâ, ona da Ebu Derdâ’nın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cehennem ehline, içinde bulundukları azaba denk bir açlık verilir. Bunun üzerine (kurtulmak için) yardım isterler. Onlara, 'ne doyuran ne de açlığı gideren' Ğâşiye, 7 kuru diken (ضَرِيعٍ) verilir. Yiyecek isterler, bu sefer boğazlarına düğümlenen bir yiyecek verilir. Dünyada boğaza takılan şeyleri suyla geçirdiklerini hatırlayıp su isterler. Bunun üzerine kendilerine, demir kancalarla yukarıdan çekilerek getirilen kaynar su (hamîm) sunulur. Kaynar su yüzlerine yaklaştığında, onların yüzlerini yakar, karınlarına ulaştığında, iç organlarını parçalar. Bunun üzerine 'Cehennem bekçilerini (meleklerini) çağırın' derler. Melekler onlara 'Rabbinizin peygamberleri açık delillerle size gelmedi mi?' diyecek, onlar da 'evet, geldi' diyecekler. Cehennem bekçileri 'yalvarın bakalım! Allah’tan gelen gerçekleri inkar edenlerin yalvarması boşunadır' Mü’min, 40/50 diyecek. Sonra kafirler Mâlik’i çağırın deyip 'Ey Mâlik, Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin böyle yapmaktansa ölüp kül ve kömür olmak iyidir' diyecekler. Mâlik de 'hayır siz burada ölmeden bu şekilde ebedi kalacaksınız' der. Zuhruf, 43/77. A’meş der ki: Bize bildirdiğine göre kafirlerin çağırması ile Mâlik’in onlara cevap vermesi arasında bin yıl geçecektir. Sonra kafirler, 'Rabbinize dua edin çünkü Rabbinizden başka rahmeti bol bir kimse yoktur der' ve 'ey Rabbimiz biz kötülüklerimize mağlup olduk ve bu yüzden yoldan çıkan kimseler olduk. Ey Rabbimiz bizi bu Cehennemden çıkar eğer tekrar işlediğimiz günahlara dönersek o zaman gerçekten zalimlerden oluruz' diye niyazda bulunacaklar Müminûn, 23/106-107 Allah da onlara 'Alçaldıkça alçalın orada ve bana karşı konuşmayın artık' Müminûn, 23/108 diyecek. İşte o zaman bütün hayırdan ümitlerini kesip feryat etmeye, pişmanlık içinde 'yazıklar olsun bize' demeye başlayacaklardır."
Abdullah b. Abdurrahman der ki: Hadisçiler bu hadisi merfu olarak rivayet etmemiştir. Tirmizî der ki: Bu hadisi A’meş’in, Şimr b. Atıyye’den, onun Şehr b. Havşeb’den, onun da Ümmü Derdâ’dan ve Ebu Derdâ’dan, Ebu Derdâ'nın kendi sözü olarak, rivayet edildiğini bilmekteyiz. Dolayısıyla merfu değildir. Kutbe b. Abdulaziz hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.
"Cehennem ehline, içinde bulundukları azaba denk bir açlık verilir. Bunun üzerine (kurtulmak için) yardım isterler. Onlara, 'ne doyuran ne de açlığı gideren' Ğâşiye, 7 kuru diken (ضَرِيعٍ) verilir. Yiyecek isterler, bu sefer boğazlarına düğümlenen bir yiyecek verilir. Dünyada boğaza takılan şeyleri suyla geçirdiklerini hatırlayıp su isterler. Bunun üzerine kendilerine, demir kancalarla yukarıdan çekilerek getirilen kaynar su (hamîm) sunulur. Kaynar su yüzlerine yaklaştığında, onların yüzlerini yakar, karınlarına ulaştığında, iç organlarını parçalar. Bunun üzerine 'Cehennem bekçilerini (meleklerini) çağırın' derler. Melekler onlara 'Rabbinizin peygamberleri açık delillerle size gelmedi mi?' diyecek, onlar da 'evet, geldi' diyecekler. Cehennem bekçileri 'yalvarın bakalım! Allah’tan gelen gerçekleri inkar edenlerin yalvarması boşunadır' Mü’min, 40/50 diyecek. Sonra kafirler Mâlik’i çağırın deyip 'Ey Mâlik, Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin böyle yapmaktansa ölüp kül ve kömür olmak iyidir' diyecekler. Mâlik de 'hayır siz burada ölmeden bu şekilde ebedi kalacaksınız' der. Zuhruf, 43/77. A’meş der ki: Bize bildirdiğine göre kafirlerin çağırması ile Mâlik’in onlara cevap vermesi arasında bin yıl geçecektir. Sonra kafirler, 'Rabbinize dua edin çünkü Rabbinizden başka rahmeti bol bir kimse yoktur der' ve 'ey Rabbimiz biz kötülüklerimize mağlup olduk ve bu yüzden yoldan çıkan kimseler olduk. Ey Rabbimiz bizi bu Cehennemden çıkar eğer tekrar işlediğimiz günahlara dönersek o zaman gerçekten zalimlerden oluruz' diye niyazda bulunacaklar Müminûn, 23/106-107 Allah da onlara 'Alçaldıkça alçalın orada ve bana karşı konuşmayın artık' Müminûn, 23/108 diyecek. İşte o zaman bütün hayırdan ümitlerini kesip feryat etmeye, pişmanlık içinde 'yazıklar olsun bize' demeye başlayacaklardır."
Abdullah b. Abdurrahman der ki: Hadisçiler bu hadisi merfu olarak rivayet etmemiştir. Tirmizî der ki: Bu hadisi A’meş’in, Şimr b. Atıyye’den, onun Şehr b. Havşeb’den, onun da Ümmü Derdâ’dan ve Ebu Derdâ’dan, Ebu Derdâ'nın kendi sözü olarak, rivayet edildiğini bilmekteyiz. Dolayısıyla merfu değildir. Kutbe b. Abdulaziz hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 5, 4/707
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, Dereceleri
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنِى يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الشَّامِ وَهُوَ يَسْأَلُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ عَنِ التَّمَتُّعِ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ هِىَ حَلاَلٌ . فَقَالَ الشَّامِىُّ إِنَّ أَبَاكَ قَدْ نَهَى عَنْهَا . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ أَبِى نَهَى عَنْهَا وَصَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَأَمْرَ أَبِى نَتَّبِعُ أَمْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ الرَّجُلُ بَلْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ لَقَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَلِىٍّ وَعُثْمَانَ وَجَابِرٍ وَسَعْدٍ وَأَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ وَابْنِ عُمَرَ قال أبو عيسى حديث ابن عباس حديث حسن. وَقَدِ اخْتَارَ قَوْمٌ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمُ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ . وَالتَّمَتُّعُ أَنْ يَدْخُلَ الرَّجُلُ بِعُمْرَةٍ فِى أَشْهُرِ الْحَجِّ ثُمَّ يُقِيمَ حَتَّى يَحُجَّ فَهُوَ مُتَمَتِّعٌ وَعَلَيْهِ دَمٌ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَإِنْ لَمْ يَجِدْ صَامَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَةً إِذَا رَجَعَ إِلَى أَهْلِهِ وَيُسْتَحَبُّ لِلْمُتَمَتِّعِ إِذَا صَامَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فِى الْحَجِّ أَنْ يَصُومَ فِى الْعَشْرِ وَيَكُونَ آخِرُهَا يَوْمَ عَرَفَةَ فَإِنْ لَمْ يَصُمْ فِى الْعَشْرِ صَامَ أَيَّامَ التَّشْرِيقِ فِى قَوْلِ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمُ ابْنُ عُمَرَ وَعَائِشَةُ وَبِهِ يَقُولُ مَالِكٌ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ يَصُومُ أَيَّامَ التَّشْرِيقِ . وَهُوَ قَوْلُ أَهْلِ الْكُوفَةِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَأَهْلُ الْحَدِيثِ يَخْتَارُونَ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ فِى الْحَجِّ وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14793, T000824
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنِى يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الشَّامِ وَهُوَ يَسْأَلُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ عَنِ التَّمَتُّعِ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ هِىَ حَلاَلٌ . فَقَالَ الشَّامِىُّ إِنَّ أَبَاكَ قَدْ نَهَى عَنْهَا . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ أَبِى نَهَى عَنْهَا وَصَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَأَمْرَ أَبِى نَتَّبِعُ أَمْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ الرَّجُلُ بَلْ أَمْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ لَقَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَلِىٍّ وَعُثْمَانَ وَجَابِرٍ وَسَعْدٍ وَأَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ وَابْنِ عُمَرَ قال أبو عيسى حديث ابن عباس حديث حسن. وَقَدِ اخْتَارَ قَوْمٌ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمُ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ . وَالتَّمَتُّعُ أَنْ يَدْخُلَ الرَّجُلُ بِعُمْرَةٍ فِى أَشْهُرِ الْحَجِّ ثُمَّ يُقِيمَ حَتَّى يَحُجَّ فَهُوَ مُتَمَتِّعٌ وَعَلَيْهِ دَمٌ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَإِنْ لَمْ يَجِدْ صَامَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَةً إِذَا رَجَعَ إِلَى أَهْلِهِ وَيُسْتَحَبُّ لِلْمُتَمَتِّعِ إِذَا صَامَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فِى الْحَجِّ أَنْ يَصُومَ فِى الْعَشْرِ وَيَكُونَ آخِرُهَا يَوْمَ عَرَفَةَ فَإِنْ لَمْ يَصُمْ فِى الْعَشْرِ صَامَ أَيَّامَ التَّشْرِيقِ فِى قَوْلِ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمُ ابْنُ عُمَرَ وَعَائِشَةُ وَبِهِ يَقُولُ مَالِكٌ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ يَصُومُ أَيَّامَ التَّشْرِيقِ . وَهُوَ قَوْلُ أَهْلِ الْكُوفَةِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَأَهْلُ الْحَدِيثِ يَخْتَارُونَ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ فِى الْحَجِّ وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Yakub b. İbrahim b. Sa‘d, ona babası, ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb’ın rivayet ettiğine göre Salim b. Abdullah kendisine şunu rivayet etmiştir: Şam ahalisinden bir adamın Abdullah b. Ömer’e, umre yaptıktan sonra hac için ihrama gireceği vakte kadar ihramdan çıkıp temettu’ haccı yapmanın hükmünü sorduğunu işitmişti. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer ona: O helaldir, dedi. Şamlı adam: Ama senin baban onu yasaklamıştı, dedi. Bu sefer Abdullah b. Ömer: Sence babam onu yapmayı yasaklamış olduğu halde, Rasulullah (sav) onu yapmış iken babamın emrine mi uymalıyız, yoksa Rasulullah’ın (sav) emrine mi? dedi. Adam: Hayır, Rasulullah’ın (sav) emrine elbette, deyince, İbn Ömer: Andolsun Rasulullah (sav) onu yapmıştır, diye cevap verdi.
(Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bu hususta Ali, Osman, Câbir, Sa‘d, Ebu Bekir kızı Esmâ ve İbn Ömer’den gelmiş rivayetler de vardır.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: İbn Abbas’ın rivayet ettiği hadis hasen bir hadistir. Nebi’nin (sav) ashabı ile onlardan başkaları arasındaki ilim ehlinden bir topluluk umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra hac niyetiyle ihrama girinceye kadar, ihramdan çıkarak temettu’ yapmayı tercih etmişlerdir. Temettu’ haccı, hac aylarında kişinin umre niyetiyle ihrama girdikten (ve umresini eda ettikten) sonra, hacca başlayıncaya kadar (ihramdan çıkmak suretiyle) temettu’ edip (ihram dolayısıyla yasak olan şeylerden) faydalanmaya devam etmesidir. Böyle bir hac yapan kimseye kolayına gelen bir kurbanlık düşer. Kurban kesemeyecek olursa, hac günlerinde üç, ailesinin bulunduğu memleketine dönünce de yedi gün oruç tutar. Temettu’ haccı yapan kimsenin hac günlerindeki üç günlük orucu (Zülhicce’nin) ilk on gününde tutması ve tutacağı son günün de Arefe gününde olması müstehabtır. Eğer ilk on günde oruç tutmayacak olursa, Nebi’nin (sav) ashabı arasından kimi ilim ehlinin kanaatine göre (Kurban Bayramının 2., 3., ve 4. günleri olan) Teşrîk günlerinde oruç tutar. Bu kanaat sahipleri arasında İbn Ömer ve Âişe de vardır. Mâlik, Şâfiî, Ahmed ve İshak da bu görüştedir. Bazılarına göre ise Teşrîk günlerinde oruç tutmaz. Bu da Kûfelilerin görüşüdür.
Ebu İsa dedi ki: Hadis ehli hacda umre ile temettu’ yapmayı (temettu’ haccını) yapmayı tercih ederler. Bu aynı zamanda Şâfiî, Ahmed, İshak’ın da görüşüdür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 12, 3/185
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Umre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14770, T000815
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زِيَادٍ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ حُبَابٍ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم حَجَّ ثَلاَثَ حِجَجٍ حَجَّتَيْنِ قَبْلَ أَنْ يُهَاجِرَ وَحَجَّةً بَعْدَ مَا هَاجَرَ وَمَعَهَا عُمْرَةٌ فَسَاقَ ثَلاَثًا وَسِتِّينَ بَدَنَةً وَجَاءَ عَلِىٌّ مِنَ الْيَمَنِ بِبَقِيَّتِهَا فِيهَا جَمَلٌ لأَبِى جَهْلٍ فِى أَنْفِهِ بُرَةٌ مِنْ فِضَّةٍ فَنَحَرَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ كُلِّ بَدَنَةٍ بِبَضْعَةٍ فَطُبِخَتْ وَشَرِبَ مِنْ مَرَقِهَا . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ سُفْيَانَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ زَيْدِ بْنِ حُبَابٍ . وَرَأَيْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ فِى كُتُبِهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى زِيَادٍ . قَالَ وَسَأَلْتُ مُحَمَّدًا عَنْ هَذَا فَلَمْ يَعْرِفْهُ مِنْ حَدِيثِ الثَّوْرِىِّ عَنْ جَعْفَرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَرَأَيْتُهُ لاَ يَعُدُّ هَذَا الْحَدِيثَ مَحْفُوظًا . وَقَالَ إِنَّمَا يُرْوَى عَنِ الثَّوْرِىِّ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ مُجَاهِدٍ مُرْسَلاً .
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا حَبَّانُ بْنُ هِلاَلٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ قَالَ قُلْتُ لأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ كَمْ حَجَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قَالَ حَجَّةٌ وَاحِدَةٌ وَاعْتَمَرَ أَرْبَعَ عُمَرٍ عُمْرَةٌ فِى ذِى الْقَعْدَةِ وَعُمْرَةُ الْحُدَيْبِيَةِ وَعُمْرَةٌ مَعَ حَجَّتِهِ وَعُمْرَةُ الْجِعِرَّانَةِ إِذْ قَسَّمَ غَنِيمَةَ حُنَيْنٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَحَبَّانُ بْنُ هِلاَلٍ هُوَ أَبُو حَبِيبٍ الْبَصْرِىُّ هُوَ جَلِيلٌ ثِقَةٌ وَثَّقَهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ .
Tercemesi:
Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), üç kere hac yapmıştır. Hicretten önce iki hac, hicretten sonra umre ile beraber bir hac ki bu haccında Rasûlullah (s.a.v.) altmış üç deve getirmişti geri kalan (otuz yedi) deveyi de Ali, Yemen’den getirmişti. Ebû Cehil’in burnunda gümüş halka bulunan devesi de bunların arasında idi. Rasûlullah (s.a.v.) bunların hepsini kurban etti ve hepsinden birer parça alınıp pişirilmesini emretti de Rasûlullah (s.a.v.) onun suyundan içti.” Tirmîzî: Sûfyân’ın rivâyeti olan bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Zeyd b. Hubab’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. Abdurrahman’ın bu hadisi kendi yazdığı hadislerde Abdullah b. ebiz Ziyâd’tan rivâyet ettiğini gördüm. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum; Sevrî’nin, Cafer’den, babasından, Câbir’den rivâyeti olarak tanımadı ve bu hadisi pek makbul saymadı ve şöyle dedi: Bu hadis Sevrî’den Ebû İshâk’dan ve Mücahid’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir.
Katâde’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’e sordum “Rasûlullah (s.a.v.) kaç sefer haccetti?” Dedi ki: “Bir hac ve dört umre yaptı; Zilkade’de bir umre, Hudeybiye umresi, Hac ile birlikte yaptığı umre ve Huneyn ganimetini dağıttığı zaman yaptığı “Cirane” umresi.
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Habban b. Hilâl; Ebû Habib el Basrî’dir. O güvenilen ve hürmete layık bir insandır. Yahya b. Saîd el Kattan onun güvenilir bir kimse olduğunu söylemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 6, 3/178
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, veda haccı
Umre
Umre, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14790, T000823
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ أَنَّهُ سَمِعَ سَعْدَ بْنَ أَبِى وَقَّاصٍ وَالضَّحَّاكَ بْنَ قَيْسٍ وَهُمَا يَذْكُرَانِ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَقَالَ الضَّحَّاكُ بْنُ قَيْسٍ لاَ يَصْنَعُ ذَلِكَ إِلاَّ مَنْ جَهِلَ أَمْرَ اللَّهِ . فَقَالَ سَعْدٌ بِئْسَ مَا قُلْتَ يَا ابْنَ أَخِى . فَقَالَ الضَّحَّاكُ بْنُ قَيْسٍ فَإِنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ قَدْ نَهَى عَنْ ذَلِكَ . فَقَالَ سَعْدٌ قَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَصَنَعْنَاهَا مَعَهُ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Mâlik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona Muhammed b. Abdullah b. el-Hâris b. Nevfel’in rivayet ettiğine göre o, Sa‘d b. Ebu Vakkas ile ed-Dahhâk b. Kays’ı, hac vaktine kadar umre yapıp ihramdan çıkmak suretiyle temettu’ yapmayı aralarında karşılıklı konuştuklarını işitmiştir. Ed-Dahhâk b. Kays: Böyle bir işi ancak Allah’ın emrini bilmeyen kişi yapar, dedi. Bu sefer Sa‘d: Kardeşimin oğlu, ne de kötü bir söz söyledin, dedi. ed-Dahhâk b. Kays dedi ki: Şüphesiz Ömer b. el-Hattâb bunu yasaklamıştı. Bu sefer Sa‘d: Ama bunu Rasulullah (sav) da yaptı, biz de onunla birlikte yapmıştık, dedi.
(Tirmizi) dedi ki: Bu, sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 12, 3/185
Senetler:
()
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hz. Peygamber, veda haccı
Umre
Umre, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14924, T002592
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ الْوَلِيدِ الْكِنْدِىُّ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا الْمُفَضَّلُ بْنُ صَالِحٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « اشْتَكَتِ النَّارُ إِلَى رَبِّهَا وَقَالَتْ أَكَلَ بَعْضِى بَعْضًا فَجَعَلَ لَهَا نَفَسَيْنِ : نَفَسًا فِى الشِّتَاءِ وَنَفَسًا فِى الصَّيْفِ فَأَمَّا نَفَسُهَا فِى الشِّتَاءِ فَزَمْهَرِيرٌ وَأَمَّا نَفَسُهَا فِى الصَّيْفِ فَسَمُومٌ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ قَدْ رُوِىَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ . وَالْمُفَضَّلُ بْنُ صَالِحٍ لَيْسَ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ بِذَلِكَ الْحَافِظِ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cehennem bir kısım bir kısmımı yiyip bitiriyor diye Allah’a şikayette bulundu. Allah’ta ona iki sefer nefes almasını takdir etti. Kışın bir nefes, yazın bir nefes; kışın aldığı nefesten dolayı soğuklar ve zemheri meydana geldi. Yazın aldığı nefesten dolayı baskın sıcaklar ve sâm yeli ortaya çıktı.”Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Ebû Hüreyre’den değişik şekilde de rivâyet edilmiştir. Mufaddal b. Salih hadisçilere göre hafız değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 9, 4/711
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Dereceleri
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14810, T002547
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ أَنْبَأَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ :سَمِعْتُ عَمْرَو بْنَ مَيْمُونٍ يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ: كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قُبَّةٍ نَحْوًا مِنْ أَرْبَعِينَ فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « أَتَرْضَوْنَ أَنْ تَكُونُوا رُبُعَ أَهْلِ الْجَنَّةِ » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ :« أَتَرْضَوْنَ أَنْ تَكُونُوا ثُلُثَ أَهْلِ الْجَنَّةِ » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ « أَتَرْضَوْنَ أَنْ تَكُونُوا شَطْرَ أَهْلِ الْجَنَّةِ إِنَّ الْجَنَّةَ لاَ يَدْخُلُهَا إِلاَّ نَفْسٌ مُسْلِمَةٌ مَا أَنْتُمْ فِى الشِّرْكِ إِلاَّ كَالشَّعْرَةِ الْبَيْضَاءِ فِى جِلْدِ الثَّوْرِ الأَسْوَدِ أَوْ كَالشَّعْرَةِ السَّوْدَاءِ فِى جِلْدِ الثَّوْرِ الأَحْمَرِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَفِى الْبَابِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ وَأَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ .
Tercemesi:
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kubbe altında kırk kişi kadar Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber idik Bu sırada Rasûlullah (s.a.v.) Cennetliklerin dörtte biri olmanıza razı mısınız? Oradakiler “Evet” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Cennetliklerin üçte biri olmanıza razı mısınız? Buyurdu. Oradakiler yine “evet” dediler. Bu sefer Rasûlullah (s.a.v.): “Cennetliklerin yarısı olmaya razı mısınız? Cennete ancak Müslüman kişi girecektir. İnsanlığın pek çoğu şirke düşecektir. Şirke bulaşmayan sizler siyah öküzün üzerindeki beyaz kıllar gibi veya kırmızı öküzün derisindeki siyah kıl gibi olacaksınız.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.Bu konuda Imrân b. Husayn ve Ebû Husayn ve Ebû Saîd el Hudrî’den de hadis rivâyet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-cennet 13, 4/684
Senetler:
()
Konular:
Cennet,
Cennet, cennet müslümanlara aittir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Dereceleri